SUR AJANS- 14 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen ‘Ulusal ve Uluslararası Görünürlük İçin Türkiye’nin En Önemli 100 Jeolojik Mirası ve Anahtar Jeolojik Alanlarının Belirlenmesi Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Türkiye’nin en önemli jeolojik mirası ve anahtar jeolojik alanlarının belirlendiği sonuç bildirgesine göre, Munzur Vadisi de 39. sıradan Türkiye’nin ilk 100 jeolojik miras alanı içine alındı.
Jeoçeşitliliğin korunması ve gelecek nesillere aktarılması için yapılıyor
2021 yılında UNESCO tarafından alınan karar çerçevesinde dünyanın sahip olduğu jeoçeşitliliğin korunması ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla başlatılan ve ilki Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliğin (IUGS) öncülüğünde 2022 yılında açıklanan ‘Dünyanın En İyi 100 Jeolojik Miras Alanı’ seçiminden sonra, bu yıl da ikinci 100 en iyi jeolojik miras alanı ile anahtar jeolojik alanlar, Ağustos-2024 tarihinde Güney Kore’de gerçekleştirilecek olan Dünya Jeoloji Kongresinde belirlenecek.
Bu kongrenin öncesinde, UNESCO Türk Milli Komisyonu, MTA Genel Müdürlüğü, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRCO) ile Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından, 14 Mart 2024 tarihinde ortaklaşa, ‘Ulusal ve Uluslararası Görünürlük İçin Türkiye’nin En Önemli 100 Jeolojik Mirası Ve Anahtar Jeolojik Alanlarının Belirlenmesi Çalıştayı’ düzenlendi.
Çalıştayın amacı dünya listelerine Türkiye’den yeni yerler eklemek
Doğaseverlerin de büyük ilgi gösterdiği çalıştaya, üniversite, kamu, özel sektörden başta jeoloji mühendisleri olmak üzere harita mühendisleri, coğrafyacılar, mimarlar, şehir plancıları, peyzaj mimarları, öğretmenler, maden mühendisleri ve profesyonel turist rehberleri katıldı.
Çalıştayda amaç Uluslararası Yer Bilimleri Birliği’nin (IUGS) yapmış olduğu listelere Türkiye’den yeni yerler eklemekti. 2022 yılında Türkiye’den 2 bölge dünyanın 100 jeolojik mirası listesine girdi. Birincisi Kapadokya, ikincisi Pamukkale oldu. Gelecek dönemde de bu listeye girmesi muhtemel olan yerler Nemrut Dağı ve Salda Gölü.
Jeolojik miras: Yok olduğunda yerine konulamayan doğal zenginlik
Çalıştayın sonuç bildirgesinde şu hususlar vurgulandı:
“Jeolojik miras, yok olduğunda bir daha asla yerine konulamayan doğal zenginliklerdir. Yerkürenin geçmişini ortaya koymasının yanında doğal afetleri tanıma, iklim değişikliğine uyum gibi küresel sorunlara cevaplar taşımakta, bu yüzden UNESCO ve diğer uluslararası kurumlar tarafından desteklenmektedir. Uluslararası Yerbilimleri Birliği (IUGS) “Dünyanın En Önemli 100 Jeositi Listesi” projesini başlatmış, Kapadokya ve Pamukkale’nin içinde olduğu birinci grubu 2022’de ilan etmiş, ikinci yüzlük liste bu yıl Ağustos ayında açıklanacaktır.
Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN), “Uluslararası Anahtar Jeolojik Alanlar”ı seçmek ve ortaya çıkacak yerleri dünyaya tanıtmak için başvuru ölçütlerini tamamlanmak üzeredir. Türkiye adı geçen uluslararası projelere uzak kalamayacağını bu çalıştay ile göstermiştir. Çabalar ve varılmak istenen sonuç, dünyanın bu önemli projelerinin parçası olmaktır. Çalıştayda ülkemizin önde gelen jeolojik zenginlikleri, “jeolojik miras” ve “anahtar jeolojik alan” olarak seçilmiş ve tercih sırasına konulmuştur. Listelerde yer alma şartı uluslararası yayınlara ve tezlere konu olmalarıdır. Anahtar Jeolojik Alanlar ile Jeolojik Miraslar birbirlerinin alternatifi değil, farklı projelere adaylık şartları gözetilerek belirlenmiştir. Yeni alanların listeye eklenmesi için çalışmalar sürdürülmelidir.
“Doğa korundukça geleceğe güvenimiz artacaktır”
Çalıştayda listelerin ortaya çıkışını takiben yapılan değerlendirmeler iki husus üzerinde yoğunlaşmış olup ilgililere çağrı nitelindedir. Birincisi dar alanlardan başlayarak, kasaba, ilçe, il ve ülke düzeyinde jeolojik miras envanterlerinin ilgili kamu kuruluşları, meslek örgütleri ve sivil toplum desteği ile güvenilir şekilde ortaya çıkarılmasıdır. İkincisi ve önceki kadar değerli olan jeolojik mirasların tescili ve korunması için yerel yönetimlerin katkıları ile gerekli önlemlerin alınması ve bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Doğa, tek tek fertlerin ve ilgili bütün tarafların katkıları ile korunur, korundukça da geleceğe güvenimiz artacaktır.”