Okula gittim. Müdür yardımcımız, elime kolonya döktü. Müdürümüz bana maske verdi ve hocam, arkadaşlar sana suikast yapmasınlar, dedi.  Hepsi korona olmuş, kendine dikkat et!  Okulu dezenfekte ediyorlardı. Öğretmenler Odası’na girdim. Maskeyi öğretmen arkadaşlarıma göstererek dedim ki kendim için takıyorsam Donald Trump olayım. Sizin için takıyorum dedim. Bizim kutsal hocamız Gurbet Hoca, Aydın Hoca’mız mutasyon geçirmiş, ona bir şey olmaz, dedi.  Öğretmenler Odası’nda bana, hayrola bu sabah neden gülmüyorsun, dediler. Bağlar Güneşi Çocukları romanımın kahramanı Kardeşim Kepçekulak Celo, yoğun bakımda dedim. Arkadaşlar, geçmiş olsun, dedi. Bütün arkadaşlarımı, istemeden, üzmüş oldum! Çünkü bazıları romanı da okuduklarından gerçekten üzüldüler!

Ejder Hoca, bütün istatistikler 60/62 yaş kritik bir dönemdir, diyor.

-Ben gidiciyim yani! Hayır hayır, sen bu kritik dönemi aşmışsın, doksana kadar yolun var! Ben de şimdi 90’a kadar yolum varsa, bir yığın yeni eser oluşturayım, dedim.

Ben, demir almak günü gelmişse zamandan, dedim. Tekrarladığım bu dizeleri, öğretmenler ezberlemişti. Tülay Hocam, meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan, dedi. Ejder Hoca; Aydın Hoca giderse, limanı da beraberinde götürür, dedi. Ben de götürülecek liman kaldıysa dedim.

Ölümden söz edince yaşadığım bir olayı da yeri gelmişken aktarmış olayım ki unutulmuş olmasın! Ölümün karanlık dehlizlerinde kaybolmasın!

İngiliz Remzi, bana öğretmen kardeşim Remzi’nin ablasının vefat ettiğini haber verdi. Taziye evini öğrendim, birazdan oradayım, dedim. Girişte Taziye sahibi Remzi Kardeşim ve arkadaşlar karşıladı beni. Öptüm onları! Ve Remzi Kardeşime başsağlığı diledikten sonra merhumenin ruhuna elfatiha dedim ve ellerimi açtım, fatihamı okudum. Remzi bana, ben ateistim hocam! Bu yola bizi sen soktun, şimdi de her şeyi bana yolla der gibi ellerini öyle geniş açmış, fatiha okuyorsun, dedi.

Kafamın tası attı! Ben de ona, bak içerideki insanlarımızı görüyor musun? Bizim onlarla kumaşımız ortak! Karşı çıktığımız ya da sevdiğimiz çok şeyler benzer! Onları Budist mi sanıyorsun? Hepimiz Müslümanız ve Müslüman kültürüyle biçimlenmişiz! Bana, hocam seni kızdırmak için abarttım biraz. Saatlerdir dursuz duraksız fatiha okuyoruz, imanımız gevredi. İçeriden, girişe kaçtık! Anla bizi, dedi. Ben de ona, yılbaşı akşamı, eve geceyi kutlamaya giderken yaşadığım olayı aktardım. O talihsiz olaydaki adam da tıpkı senin dediğin gibi, bizi bu yola sen soktun, dediğini aktardım. Olay da şöyle oldu dedim: Bağlardan geçerken, eski öğretmenler lojmanın orada, yolumun üstündeki o büyük büfenin önünde durdum. Sevgili kardeşim, bana bir yılbaşı bileti verir misiniz, dedim. Sakallı adam bana, bilet satmıyoruz, satanları da vuruyoruz, dedi. Kan beynime sıçradı! İstem dışı gerildim. Ben de ona, sevgili kardeşim, sen bana bilet satanı göster de önce biletimi alayım, sonra ben adamı evire çevire vururum, dedim. Sesim böyle yükselince bana: Aydın Hocam, bizi bu yola siz soktunuz, şimdi de bilet istiyorsunuz, dedi. Ben de ona yahu bu ne biletmiş ne yolmuş! Sen de amma abarttın kardeşim, dedim. Oradan öfkeyle ve sıkkın ayrıldım. Yılbaşı akşamına can sıkıntısıyla başladım! Yeni yıla hiç de iyi bir başlangıç olmadı! Şimdi de sen aynı lafı bana tekrarladın, dedim.

SIRILSIKLAM YAŞAYANLAR

bunca sokulmuşken yitirdiğimiz uyumdu

geride hıçkırıklarla sarsılan biz

onca garip sevdalılar

onca dolu can

 renginde durmayan kaypak gökyüzü

sınanmış belalı yollarda

sağlaması yapılmış

yüreklerimizin maviliğini hiç görmedin mi

 -içimdekileri dökmeliyim-

 ey sabır

göz alıcı parlaklık

hızlı çekimli çocuklarındık

kahkahalarımızın sekerek uçuştuğu bahçelerde

yanar yüreklerimiz sevginin şiirini püskürürdü

öfkenin keskinini

o sırılsıklam yaşayanlarız

acılı, dalgın

 -içimdekileri dökmeliyim-

 onu anmaktan alıkonan

dudaklarım tutsak yüreğimin çığlığına

uzaklarda yankılanır boğumlanmış sesim

sevgilim sevgilim

suyun akışına karşı yürüyenler

çarpılarak gerisin geriye

geldiklerinden beter döner

derin, uğultulu

sulara verdik kendimizi

günleri demliyoruz

AYDIN ALP- ŞARKILAR TILSIMI (MEMLEKET YAYINLARI1986 )

RUHLAR MAHŞERİ ( TOPLU ŞİİRLER )  (J&J YAYINLARI 2015)

Öğretmenler odasında dünkü deneme sınavında, her sınıfta, sınava girenler ve girmeyenlerin bir arada eşsiz ve sessiz (!) uyumunu konuşuyorduk! Allahım biz öğretmenlerin aklını koru! Din dersi hocamız ve ruhani liderimiz Hasan Hoca, öğrenciler onu çok kızdırmış olmalı ki, sohbete kılıçlı kelamıyla daldı. : “ Peygamber gelse bunları ( öğrencileri ) ıslah edemez !“ Kahkaha attık, ama çaresizliğimize de yüreğimiz burkuldu!

Hasan Hoca’mızın kızı Lorin de Öğretmenler Odası’nda sabah sabah bülbül gibi şakıyordu! Lorin dedim, Orhan Amca’na (güldüğü görülmemiştir) sen de küçükken böyle şakıyor muydun diye bir sor! Sonra kahkaha attım! Her kafadan bir ses çıktı! Lorin bize, susun dedi! Kimseler susmadı tabi ki.  Kızcağız sesini daha bir incelterek susar mısınız acaba, dedi. Biz Vikingler gibi gülmeyi sürdürüyorduk! Bir de öğrencilerimize, niye susmuyorlar diye kızıyoruz!  /  Sevgiler, saygılarımla…