Diyarbakır Barosu, adliye önünde 5 Nisan Avukatlar Günü'ne ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, deprem döneminde yaşamını yitiren avukatları andı. Tahir Elçi’nin katledilişine dair yıllardır devam eden davaya da değinen Eren, adaletin henüz sağlanmamasını dikkat çekti. Yaklaşan seçimlere de atıfta bulunan Eren, seçim güvenliğinin sağlanması için çaba sarf edeceklerini açıkladı.

Avukatlık mesleğine ilişkin var olan sorunlara değinen Eren, “Yıllardır yaptığımız tespitler ile sunduğumuz önerilere rağmen, sorunlarımız bütün ağırlığıyla varlığını sürdürmektedir” dedi.

‘Bu hukuki süreçlerin titizlikle takipçisi olacağız’

Diyarbakır Barosu olarak, her yıl 5 Nisan Avukatlar Günü vesilesiyle avukatların yaşadıkları sorunların yanı sıra yargı ve toplum gündemindeki konulara dair; görüş ve önerilerini açıkladıklarını belirten Eren,  açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Avukatlar Gününü bu yıl deprem felaketinde üçü baromuz üyesi olan 121 meslektaşımızı ve on binlerce yurttaşımızı kaybetmenin acısıyla, hak arama özgürlüğü ve savunma hakkının teminatı olan avukatlar ile örgütlü yapısı olan barolara yönelik baskı ve soruşturma tehditlerinin devam ettiği, avukatlık mesleği ile yargı sorunlarının bütün ağırlığıyla yerinde durduğu bir ortamda karşılıyoruz. Deprem felaketinde yaşamını yitiren meslektaşlarımıza ve yurttaşlarımıza bir kez daha rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz. Doğal felaketlerin yol açtığı ağır tahribat, bizlere bir kez daha doğaya uygun yapılaşma zorunluğunu hatırlatmıştır. Afetlere dayanıklı yapılaşmanın göz ardı edilmesi, yeterli tedbirlerin alınmaması ve özellikle de afet sonrası müdahale konusundaki yetersizlik acılarımızın artmasının asıl nedenleridir. Bu ağır bedeli ödememize sebep olanlara yönelik soruşturmalar, etkin şekilde yürütülmeli ve sorumlular en kısa sürede yargı önüne çıkarılmalıdır. Barolar ve avukatlar olarak bu hukuki süreçlerin titizlikle takipçisi olacağız.”

‘Tahir Elçi suikastı, aradan geçen 7 yıla rağmen halen aydınlatılmamış’

Açıklamada Tahir Elçi davasının aydınlatılmadığına vurgu yapan Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Baro Başkanımız Tahir ELÇİ suikastı, aradan geçen 7 yıla rağmen halen aydınlatılmamış ve failleri cezalandırılmamıştır. Faillerin tespitine yönelik soruşturma aşamasındaki isteksizlik, kamuoyuna yansıdığı üzere kovuşturma aşamasında da devam etmektedir. Bütün bu isteksizliğe rağmen Diyarbakır Barosu, ilk günden itibaren bu suikastın bütün yönleriyle aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması için verdiği mücadeleye büyük bir kararlılıkla devam edecektir. Bu vesileyle suikast sonucu yitirdiğimiz Baro Başkanımız Tahir Elçi’yi, bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz.”

‘Yeniden yaygınlaşan işkence ve kötü muamele…’

Eren, avukatların yaşadıkları sorunlara ilişkin olarak da açıklamaya şöyle devam etti: "Her 5 Nisan da Avukatlar Günü nedeniyle sadece savunma makamını temsil eden avukatların sorunlarını değil, aynı zamanda yargı ve toplumsal sorunlara ilişkin tespit ve çözüm önerilerimizi de kamuoyuyla paylaşmaktayız. Ancak yıllardır yaptığımız tespitler ile sunduğumuz önerilere rağmen, sorunlarımız bütün ağırlığıyla varlığını sürdürmektedir.  Ülkemizde hala yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı en önemli sorun olmaya devam ederken; yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile kişi güvenliği hakkı gibi temel hak alanlarında ihlaller yaşanmaya devam etmektedir. Özellikle yeniden yaygınlaşan işkence ve kötü muamele; kolluğun orantısız ve keyfi silah kullanımı ile nefret saikli ırkçı saldırılar kaygı verici boyutuyla gündemdeki yerini korumaktadır. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan bu tür fiil ve suçların bu çağda büyük bir rahatlık ve cesaretle işleniyor olması, kamu görevlileri bakımından öngörülen ayrıcalıklı yargılanma usulleri ve sağlanan güvencelerden, yani cezasızlık politikasından kaynaklanmaktadır. Son olarak Lice ilçesinde 14 yaşında bir çocuğun kolluk tarafından hukuk dışı alıkonularak zırhlı araçta işkenceye maruz bırakılması; Çermik İlçesinde kolluğun yetki aşımı, orantısız güç ile yaşama hakkının ihlal edilmesi; Bursa’da bir spor karşılaşmasında yaşananlardan sonra Muğla’da Kürt kimlikleri ve Kürtçe konuşmaları nedeniyle ırkçı saldırıya maruz kalan Kürt işçiler bu konulardaki endişelerimizin haklılığını göstermektedir.”

‘Seçimler ve seçim güvenliği demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır’

Gündemdeki seçim sürecine ilişkin olarak da Eren şunları söyledi: “Türkiye bir seçim sürecine girmiştir. Seçimler ve seçim güvenliği demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ayrımsız her seçmenin, seçimlerle ilgili bilgiye eşit erişimi ve hiçbir baskı ve zorlama ile karşılaşmadan özgür iradesi ile oy kullanması, seçimlere katılacak tüm partiler ve adayların eşit fırsatlara sahip olması seçimlerin meşruiyeti için temel kriterlerdir. Bu nedenle, seçimlerin demokratik, adil ve dürüst seçim ilkesine göre yürütülmemesi konusundaki kaygılar dikkate alınmalı ve giderilmelidir. Diyarbakır Barosu, yurttaşların seçme haklarını özgürce kullanması ve seçmen iradesinin üstünlüğünün sağlanması hususundaki endişelerin aşılabilmesi adına, seçim güvenliği açısından üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. Her seçim takvimi, aktörler açısından doğal olarak rekabeti ve propaganda süreçlerini barındırmaktadır. Ülkemizde can yakıcı boyutuyla devam eden başta Kürt meselesi olmak üzere toplumsal sorunlarını daha da derinleştirecek söylemlerden bu süreçlerde kaçınma gerekliliğini hatırlamak istiyoruz.”

‘Avukatlar yargı tehdidine maruz kalmakta’

Türkiye’de savunmanın yaşadığı sorunlara değinen Eren, şu ifadeleri kullandı: “Avukatlar; tarih boyunca hukukun gelişimine paralel olarak daima barışın, özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin savunucuları olmuşlardır. Bu sebeple avukatlar hak arama özgürlüğünün,  savunma hakkının, hukuk devletinin ve demokrasinin de en temel güvencesidir. Türkiye’de sivil alanın daraltılması sonucunu doğuran baskıcı pratiklerden en çok etkilenen hak savunucuları olmuştur. Hiçbir demokratik ülkede tanık olunamayacak şekilde; hak savunuculuğu faaliyetleri nedeniyle başta Diyarbakır Barosu üyeleri olmak üzere avukatlar yargı tehdidine maruz kalmakta, tutuklanmakta ve ağır cezalara mahkum edilmektedir. Türkiye’de savunma aslında hiçbir zaman yargının asli unsurlarından biri olarak görülmese de, hiçbir dönemde bugün gözlemlediğimiz kadar kriminalize edilmemiş ve susturulmaya çalışılmamıştır. Her zaman ifade ettiğimiz üzere, hak arama özgürlüğünün önünde engel oluşturan mesleki sorunlarımız da bütün ağırlığıyla sürmektedir. Adli ve idari makamların avukatlara yönelik olumsuz tutum ve davranışların önüne geçilmesi, avukatlara yönelik artan fiziki saldırıların engellenmesi, özellikle de mesleğe yeni başlayan avukatların ve deprem nedeniyle yaşanan ekonomik sorunların giderilmesi için acil çözümler geliştirilmelidir. Diyarbakır Barosu Avukat Hakları Merkezi, bölgemizde son bir içerisinde avukatların maruz kaldı şiddet, tehdit ve yargı tacizlerine ilişkin rapor hazırlamıştır. Kamuoyuyla paylaşılacak olan raporda, avukatların mesleki faaliyeti engelleyen tutumlar, avukatlara yönelik şiddet ve tehdit hususunda ki tespit ve verilerin yanı sıra çözüm önerileri yer almaktadır.”

Editör: Ali Abbas Yılmaz