Arif Bulut/ÖZEL HABER

Erzurum'un Karayazı ilçesi girişindeki tabela önünde verdikleri ırkçı poz nedeniyle yargılanan '4 öğretmeni' mahkeme ‘beraat’ etti. 14 Şubat’ta  davayı kara bağlayan mahkeme, HSK’nin deprem nedeniyle avukatların ‘mazeret başvurularına hassasiyet gösterilsin’ talebi ve  ‘OHAL Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere' ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne rağmen avukatların yokluğunda ‘beraat’ karar verdi. Mahkeme verdiği beraat kararının gerekçesinde, sanıkların suçlama konusu yapılan paylaşımları sosyal medyada gizli yaptıkları bu nedenle suçun yasal unsurlarının oluşmadığını ileri sürdü.

Erzurum'un Karayazı ilçesi girişinde 27 Nisan 2022 tarihinde Kürtçe ve Türkçe yazılı “Hûn bî xer hatin-Hoş geldiniz” tabelası önünde ilçede görevli '4 öğretmenin’ verdiği ‘hakaret ve ırkçı’ içerikli poz, kamuoyunda büyük tepkilere neden olmuştu.

erzurumda-karayazi-ilcesi-girisinde

Öğretmenler açığa alınmıştı

Tepkiler üzerine 3 Mayıs'ta, '4 öğretmen' hakkında adli ve idari soruşturma başlatıldı. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 5 Mayıs’ta öğretmenleri açığa aldı. Diyarbakır Barosu ise 5 Mayıs 2022 tarihinde öğretmenler hakkında Karayazı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

Sanıklara 6 aydan 1 yıla kadar hapis isteniyordu

Diyarbakır Barosu’nun başvurusuna istinaden Karayazı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 8 Haziran 2022’de öğretmenler Nagihan Ulutürk, Büşra Ergan, Ebru Katı Keleş ve Hatice Keskin Yetkin hakkında “Halkın Bir Kesimini Sosyal Sınıf Din Mezhep Cinsiyet, Bölge Farklılığına Dayanarak Alenen Aşağılama” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis ile cezalandırılmaları istemiyle iddianame hazırlandı. Suç duyurusunda bulunan Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir iddianamede müşteki olarak yer aldı.

Davacı Avukat Mehdi Özdemir ise Diyarbakır Barosu’nun kurumsal kimliği adına ve şahsı olarak yargılama konusu eylem nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatmış ve  davaya Diyarbakır Barosu’nun ‘katılan’ sıfatıyla müdahil olması talebini mahkemeye sunmuştu. Özdemir'in bu talebi mahkeme tarafından reddedilmişti. 

Karayazı Asliye Ceza Mahkemesinde 8 Kasım 2022’de görülen davanın ilk duruşmasında sanıklar savunma yaptı. Sanıklar savunmalarında, fotoğrafları 24 saat sonra kaybolacağı instagram hikâyesi olarak herkesin göremeyeceği şekilde paylaştıklarını iddia ederek, suçlamaları reddetti.

Avukatsız duruşma yapıldı

14 Şubat’ta 2023’de ise mahkeme Diyarbakır Barosu’na kayıtlı davacı avukatlarının mazeret bildirimini işleme almayarak davanın 2’nci duruşmasını avukatların yokluğunda gerçekleştirdi.

"Kasıt yok şut çekiyormuş gibi yaptık, el işaretini sansürleyerek gizli paylaştık"

Sanıklar, 8 Kasım 2022 tarihli duruşmada verdikleri ifadeleri tekrarlayarak kendilerini şöyle savundu:

“Büşra ile Karayazı da öğretmen olarak çalışıyorduk. Doğum iznine gidip tekrar ilçeye dönmeyeceği için ilçede yapabileceğimiz aktivite bulunmadığı için giriş tabelasının önüne gelerek sanki şut çekiyormuş gibi ilçeden onu gönderdiğimize dair kendi aramızda bir anı kalması için bir fotoğraf çektirdik.

Fotoğrafı çektiğimiz sırada Büşra'nın yaptığı el hareketini görmedik. Bu paylaşımı yaptığımız esnada dördümüzün hesapları da "gizli" şekilde sadece hesaplarımızda ekli olan arkadaşlarımızın görebileceği şekilde yapılmıştır. Bu paylaşım sadece 24 saat kalıp daha sonra kendiliğinden silinmektedir. İnstagram hikayesinde paylaşırken elin olduğu kısma çiçek koyarak sansürlemeye çalıştık

Aslında tabelanın ‘güle güle’ yazan haliyle paylaşmak istedik, ancak yanlışlıkla bu şekilde bir paylaşım olmuş ise de bunun altında iddia edildiği gibi bir kasıt söz konusu olamaz.”

Emniyet paylaşımların 'gizli' yapıldığını mahkemeye bildirdi

Karar duruşmasında Mahkeme, Erzurum İl Emniyet Müdürlüğü'nden istediği yazının “Yapılan açık kaynak araştırmasında hesapların rapor tanzim tarihi itibariyle yayında olduğu ancak herkese gizli olduğu bildirilmiştir” şeklindeki cevabına yer verdi. Ancak Türkiye’de hesabı gizli olmasına rağmen sosyal medya paylaşımları nedeniyle haklarında dava açılan ve tutuklanan çok sayıda kişinin bulunmasına rağmen mahkemenin ‘gizli paylaşımı’ suç unsuru olarak görmemesi dikkat çekti.

Duruşma savcısı "ceza verilsin" dedi

Duruşma savcısının mahkemeye sunduğu esas hakkında mütalaada “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde halkın bir kesimini yayın yoluyla alenen aşağılama suçunu işledikleri sabit olduğundan” sanıkların “TCK 216/2, 218, 37/1, 53/1” maddeleri uyarında cezalandırılmasını istedi.  

HSK'nin kararını pas geçen mahkeme, avukatların itiraz dilekçesini işleme almadı 

HSK’nin mahkeme başkanlıklarına ve Cumhuriyet Başsavcılıklarına 7 Şubat’ta gönderdiği “Deprem Kapsamında Alınan Ek Tedbirler” başlıklı karar yazısında “Deprem bölgesindeki barolara kayıtlı olarak görev yapan avukatların eski hale getirme başvuruları ile mazeret dilekçelerinin değerlendirilmesinde hassasiyet gösterilmesi hususu önemle vurgulanmıştır” ifadesi yer aldı. Ancak katılan sıfatı ile davaya dahil olma taleplerini görmezden gelen Mahkeme, Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukatların mazeret dilekçesini işleme almayarak reddetti. Mahkeme, 14 Şubat’ta da avukatların yokluğunda 2’nci duruşmayı yaptı. Duruşma savcısının cezalandırma talebini reddeden Mahkeme ‘kullanılan sözlerin aşağılama niteliğinde olmadığına ve paylaşımların bu amaçla yapılmadığına’ hükmederek sanıklar hakkında beraat kararı verdi

"Paylaşımın gizli yapılması suç unsuru sayılamadı"

Mahkeme verdiği beraatın gerekçesini şu sözlerle savundu, “Gizli sosyal medya hesapları üzerinden belirli kişilerin görebileceği şekilde paylaşıldığı ancak paylaşım tarihinden yaklaşık bir hafta sonra çeşitli hesap/haber sitelerinde bahse konu paylaşım ile halkın bir kesiminin sosyal sınıf, din, mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanılarak alenen aşağılandığı algısının oluşturulma gayesi ile paylaşıma kamuoyu nezdinde aleniyet kazandırıldığı olayda bu haliyle kurucu unsur olan aleniyetin sanıklar tarafından yapılan paylaşım ile sağlanmadığı kabul ve kanaatiyle yasal unsurları oluşmayan müsnet suçtan ve her ne kadar sanıklar hakkında ‘Halkın Bir Kesimini Sosyal Sınıf Din Mezhep Cinsiyet, Bölge Farklılığına Dayanarak Alanen Aşağılama’ suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmaması sebebiyle CMK' nın 223/2-a maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatine karar verilerek hüküm tesis edilmiştir”

Hazineden sanıklara avukatlık vekalet ücreti verilecek

Mahkeme kararında ayrıca 9 bin 200 liralık avukatlık vekâlet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara eşit şekilde verilmesine hükmetti.

"Avukatlar kararı istinafa taşıdı"

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Davacı Avukat Mehdi Özdemir ve vekilleri Avukat Serdar Özer ile Avukat Ahmet Güler, Karayazı Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen ‘beraat’ kararını Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşıdı.

"Yokluğumuzda duruşmanın yapılması hukuka aykırıdır"

Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşıyan avukatlar, istinaf dilekçesinde 11 Şubat’ta resmi gazetede yayımlanan ‘Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere’ ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne atıfta bulunarak, hak kayıplarına karşı yargılamaların 4 Nisan’a kadar durdurulduğunu şu sözlerler hatırlattı:

“Tarafımızca 14.02.2023 tarihli duruşmaya katılamayacağımızı bildirir mazeret dilekçesini dosyaya sunmuş olmamıza rağmen ve 11.02.2023 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Resmi Gazetede yayımlanmasına rağmen yokluğumuzda duruşma yapılması ve sanıklar hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmesi avukatla temsil hakkı ve savunma hakkının sınırlandırılması anlamına gelmektedir. Bahse konu karar haksız ve hukuka aykırıdır. Hem katılma talebimiz hemde dosyanın esası yönünden istinaf başvurusunda bulunma gereği hasıl olmuştur”

"Kürtçe dili ve Kürt kimliğinin maneviyatına hakaret kastı var"

Irkçı paylaşımda bulunan nota değinilen istinaf dilekçesinde, sanıkların eğitim düzeyine dikkat çekildi. Diyarbakır Barosu’nun katılma talebinin kamusal alan ile ilişkili olduğu, yerel mahkeme kararının yasaya ve usule aykırı olduğu şu sözlerle detaylandırıldı:

"Tabelanın diğer kısmında da 'Hoş Geldiniz' yazıyor. Ama o kısma olan hareketimiz belli" notlu paylaşmaları, Kürtçe dili ve Kürt kimliğinin maneviyatına hakaret kastıyla hareket ettiklerini göstermektedir.

"Sanıkların eğitim düzeyleri dikkate alındığında 'anlatım bozukluğu' savunması komik kalıyor"

'Güle Güle' yazan kısmına ait fotoğrafın paylaşılması düşünülürken sehven 'Hoş Geldiniz' yazan kısmına ait fotoğrafın paylaşıldığını, tabelanın Kürtçe yazılı kısmı çıkmadığı ve paylaşım notundaki 'da' bağlacının ayrı yazılması sebebiyle anlatım bozukluğu yaşandığı beyan edilmiştir.

Paylaşımda 'da' bağlacının ayrı yazılması sebebiyle anlatım bozukluğu olduğu şeklindeki savunmanın, eylemin ağırlığı ve sanıkların eğitim düzeyleri dikkate alındığında tabiri caiz ise komik kaldığı görülmektedir. Yazım kuralları yönünden değerlendirmek gerekirse; cümle içerisinde belirtilen ekin kullanıldığı kelimenin 'kısmında da' şeklinde yazıldığı, kelimenin sonunda iki defa 'da' eki kullanılmasının isnat edilen suç kastının mevcut olduğu görülmektedir.

"Kürtçe dili alenen aşağılandı"

Gerçekleşen fiilin dış dünyada meydana getirdiği etki ve tepki gözetildiğinde, açık ve yakın tehlikenin ortaya çıktığı mevcut olup, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğu görülmektedir Sanıkların yapmış oldukları paylaşımın Kürtçe dilini alenen aşağıladığı ortadadır. Nitekim hem fotoğraf şeklinde bir paylaşım hem de fotoğrafın altına yazılan yazı ile aşağılayıcı bir dil kullanılmıştır.

"Suçun unsuru tabelanın görünmesi değil, sergilenen uygunsuz hareketler ve yazı"

Sanıklara isnat edilen suçun unsurlarını; paylaşımlarında tabelanın Kürtçe yazılı kısmının görünmemesi değil, sanıkların paylaşımı yaparken sergiledikleri hakaret anlamına gelen uygunsuz hareketleri ve eklenen yazı oluşturmaktadır.

"Yerel mahkemenin kararı usule ve yasaya aykırı"

Nitekim iddia makamı da esas hakkındaki mütalasında ''Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde halkın bir kesimini yayın yoluyla aynen aşağılama suçunu işledikleri sabit olduğundan TCK 216/2, 218, 37/1, 53/1 maddeleri gereği cezalandırılması mütalaa olunur'' demek suretiyle sanıkların cezalandırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya detaylı şekilde incelendiğinde yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu görülmektedir”

Mahkemenin berat kararı sonrası açığa alınan 4 sanığın göreve iade edilip edilmediği ise bilinmiyor. 

Editör: Ali Abbas Yılmaz