16 Haziran 2013 günü, Gezi protestoları sırasında, Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeği ile başından vurulan Berkin Elvan, aylarca komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014’de yaşamını yitirmişti.

14 yaşındaki Berkin Elvan’ın, yaşamını yitirmesine neden olduğuna hükmedilen ve 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan polis memuru Fatih Dalgalı’nın cezası İstinaf Mahkemesi tarafından onaylandı. Yargıtay’ın da onaylaması halinde 10 yıldır devam eden yargılama süreci tamamlanacak ve polis Fatih Dalgalı, hapse girecek.

Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, İstinaftan çıkan onama kararını değerlendirdi. Duruşmalar sonrası yapılan açıklamalar gerekçe gösterilerek Gülsüm Elvan ve eşi Sami Elvan’a ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davası açılmıştı.

Gülsüm Elvan, hakaret etmediğini aksine hakarete uğradığını ancak yine kendisinin yargılandığını dile getirdi.

‘Büyük haksızlık’

Gülsüm Elvan, İstinaf Mahkemesinin onama kararını ve bu kararın hakkaniyetini şu sözlerle değerlendirdi: “16 yıl hakkaniyetli bir karar değil. Çocuğumun bedeli 16 yıl değil. Biliyorsunuz Berkin 16 kilograma düştü. İstinaf tarafından onanması bizim için iyi bir şey. Eğer Yargıtay da onay verirse içeri girer. Üstüne basa basa söylüyorum 16 yıl çok değil. Bugün avukatımız Can Atalay, Mücella Yapıcı, Oya Aslan, Gezi olaylarından birçok arkadaşımız ve Osman Kavala müebbet ceza aldı. Bu insanlar ne yaptılar? Can Atalay 16 yıl o katile cezayı kopardı ama peşinden de Can’a 16 yıl verdiler. Bu büyük bir haksızlıktı. Bu katil 16 yıl ceza alıyor, onlar çocuğumu savundular, sürekli yanımızdalardı diye onlara da 16 yıl ceza verdiler.”

‘Başka Berkin’ler ölmesin diye çırpındık’

Mücadele ederken ve mahkemelere giderken yaptığı çağrıların “başka çocuklar öldürülmesin” olduğunu vurgulayan Gülsün Elvan, “Tam 9 yıl oldu. Van’da şuan görev yapıyor. Özellikle Van’da herhangi bir yürüyüş, eyleme polis müdahale ettiğinde hala ‘o mu yapıyor, o katil başka çocuğu mu öldürüyor?’ diye düşünüyorum. Hep aklımdan bu geçiyor. Şu açıdan bir nevi içeri sokarsak silah sıktıkları zaman ‘ bize de ceza verilir’ diye düşünürler. Bu açıdan iyi. Ama cezası bu değildi ağırlaştırılmış müebbet olması gerekiyordu. Berkin geri gelmez bunu çok iyi biliyorum. Biz bu ana kadar başka Berkin’ler ölmesin diye çırpındık. Ama maalesef üstünden kaç kişi öldürüldü, kaç canı annelerinden kopardılar. Onun için mücadeleye devam edeceğim. ‘Emri ben verdim’i sadece Fatih Dalgalı denen katil değil, bunların içinde emniyet müdürü, vali var. Hepsi emri verdi. Bunların hepsi yargılanana kadar mücadeleye devam edeceğim. Bununla kalmayacak. Daha çok ceza alması için elimden geleni yapacağım. Çünkü ceza bu değil” şeklinde konuştu.

‘Hakaret yedim ama yine ben yargılanıyorum’

Gülsüm Elvan ve eşi Sami Elvan hakkında duruşmalardan sonraki açıklamalar gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanına hakaret davası açılmıştı. Senelerdir bir adalet mücadelesi verip kendilerinin yargılandığını ve tek isteklerinin adaletin yerini bulup başka çocukların da ölmemesi olduğunu dile getiren Elvan, şunları söyledi: “Senelerdir mücadele ediyoruz. Bu sadece önde geleni sürekli soruşturmalar oluyor. Bu dava ilk oluyor ama kaç kere soruşturmadan geçtik, kaç kere ifade verdik. Hakarete gelince ben kimseye hakaret etmedim. Ben doğruyu söyledim. Ben söylediğim her sözümün arkasındayım. Ben gerçekleri söyledim. Çünkü ‘emri ben verdim’ dedi. Emri sen verdiysen çocuğumun katili sensin. Sen öldürdün. Ben hakaret etmedim ama hakaret yedim. Buna nazaran suç duyurusunda bulundum. Hiçbir şey yapmadılar. Ama yine ben yargılanıyorum. Her türlü şiddete maruz kalan benim yine yargılanan da benim. Benim alnım ak, başım dik. Bu böyle kalmaz. Ben sadece savunmamı yaptım adalet istedim, adalet istedim, adalet istedim. Bunun için de varsın yargılasınlar.

Sırf gözdağı vermek için kızımı defalarca gözaltına aldılar, kolumu kırdılar. Yine yılmadım, yine vazgeçmedim. Mücadeleme devam edeceğim. Hiçbir şekilde mücadelemi bırakmadım, bırakmaya da niyetim yok. Valisi, emniyet müdürü, polisleri kim varsa bu işin içinde, hepsinin yargılanması için elimden geleni yapacağım, mücadelemi sürdüreceğim. Berkin daha 14 yaşındaydı.

Ben çocuğumu tam sevecek yaştayken doğru düzgün sevemedim. Ben isterdim ki gençliğini göreyim, kız arkadaşı olduğunda getirsin. Ben hala onlarla yatıp kalkıyorum. Recep Tayyip Erdoğan, benim çocuğum ne yaptı sana? Bu daha başlangıç mücadeleye devam derler ya bende hesap sormaya devam edeceğim. Onlar eninde sonunda bu hesabı bana verecekler. Adalet yerini bulduğunda o zaman oğlumun mezarı başına gider derim ki ‘oğlum rahat uyu, hesabını sordum’. Ben şu anda doğru düzgün gidip ‘oğlum hesabını sordum, adalet yerini buldu’ diyemiyorum. O zaman bir nefes alacağım işte.” (Kaynak: PİRHA)

Editör: Ali Abbas Yılmaz