CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da uğradığı taşlı saldırı ile ilgili, "Anneler, çocuklar taşların hedefi oldu. El kadar çocuklar kan revan içinde kaldı. Bu çocukların dökülen kanının hesabını kim verecek" dedi. 

Öztrak'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: 

Sözlerime başlarken önceki dönem Devlet Bakanlarımızdan, partimizde Genel Başkan Yardımcılığı yapmış, birlikte çalışmaktan her zaman onur duyduğum bir devlet insanını Dr. Kemal Derviş’i kaybettik. Kendisine Allah’tan rahmet Ailesine, acılı yakınlarına ve milletimize sabır diliyoruz.

Milletimizin, sesini duymayan, halini görmeyen, oturduğu sarayda kendisini unutan Hükümetin tasdiknamesini eline verip, sandıkta evine yollamasına, artık 6 gün kaldı. Şafak atarsa Ankara. Ankaralı hemşerilerimize selam olsun…

Milletimiz, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında; cebini boşaltan, Pandemide beş maskeyi bedava dağıtamayan, depremde 48 saat boyunca, Mehmetçiğimizi enkazın başına göndermeyen, ucube tek kişilik hükümet sistemini demokratik yollarla sandıkta değiştirecek, yeniden tarih yazacak.

“Saray hükümeti bu seçimi kaybettiğini kabul etmiyor”

Ama kibirli saray hükümeti, bu seçimi kaybettiğini bir türlü kabul etmiyor. Yapıştığı koltuktan kalkmamak için her yola başvuruyor. Muhalefet partilerinin binalarının önünde silahlar atılıyor. İl başkanlıklarına kurşunlar sıkılıyor. Genel Başkanımıza tehditler savurmaya cüret eden, mafya bozuntularının hamiliğine soyunan Bahçeli de insanları, mermilerle tehdit etmeye kadar işi getiriyor. Hükümet partisinden milletvekili adayı yapılarak dokunulmazlık zırhı giydirilmeye çalışılan, partizan İçişleri Bakanı ise bu rezaletlerin, sorumlularını koruyor. Tehdit, darp, hatta cinayet bile cezasız kalıyor.

“Bu çocukların dökülen kanının hesabını kim verecek”

 Dün, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, seçim kampanyası kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Erzurum’daydı. Önce, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı, Belediyenin otobüslerini alana çekerek mitingi engellemek istedi. Yetmedi, hükümetin kendi listelerinde milletvekili adayı yaptığı, Al bayrağımıza “Türk bayrağı” demeyen domuz bağıyla insan boğan, Gaffar Okkan’ı şehit eden Terör örgütünün sempatizanı partinin yandaşları, milliyetçi olduğunu iddia eden partinin yandaşlarıyla birlikte ellerinde ay yıldızlı bayrağımızla Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayını desteklemek için meydanı dolduran Erzurumlulara saldırdı. Anneler, çocuklar bunların attıkları taşların hedefi oldu. El kadar çocuklar kan revan içinde kaldı. Bu çocukların dökülen kanının hesabını kim verecek.

“Tüm yanıtları sandıkta vereceğiz"

Tüm bunlar olurken vatandaşın canına malına sahip çıkması gereken vali, Emniyet Müdürü seyretti. Polisler eli taşlı zorbaları işte böyle izledi. Partizan İçişleri Bakanı da görevini yapmayan valiye, emniyet müdürüne yine sahip çıktı. Saray’ın partisinin sözcüsü de Anayasa’nın 34. Maddesi açık olmasına rağmen “Kafanıza estiği gibi bir şey yapmaya kalkarsanız sıkıntı olur” diyerek, taşı atanları değil, taşlananları suçladı. Biz tam da bunu değiştirmek için geliyoruz. Oy için vatandaşı vatandaşa karşı kışkırtan, ülkeyi karıştırmaktan, Küçücük çocukları yaralamaktan, ağlatmaktan çekinmeyen, bu karanlık siyasete son vermek için geliyoruz. Vatandaşlarımıza çağrımızdır. Tüm bu rezilliklere karşı, Millet İttifakı’na gönül verenler itidal içinde dimdik durmalıdır. 14 Mayısta yapılacak seçime odaklanmalıdır. Seçimi kaybettiklerini anlayınca, o gözü dönmüş birkaç militanı milletin üstüne salanların, değirmenine su taşımayacağız. Bu ülkenin güzel insanları, bu azgın kötülüğü sandıkta bitirecek. Bu gözü dönmüşler seçimi kaybedecek. Biz tüm dikkatimizi 14 Mayıs’ta sandığa yönelteceğiz. Tüm yanıtları sandıkta vereceğiz.

“Ak koyun kara koyun belli oldu”

“Metal yorgunuyum” diyen, Aslında beyin ölümü gerçekleşmiş, millete verdiği sözleri tutmayan, şahsım Hükümeti telaş içinde tüm tuşlara basıyor. Kah, dün “Seçim kaybedeceğimi bilsem de yapmam” dediği her şeyi yapıyor. Bütçenin, Merkez Bankası’nın döviz kasasının dibini sıyırıyor. Kah, kendisinden olmayan herkesi terörist ilan ediyor, kah, partizan İçişleri Bakanının koruması altında, militanlarını meydana salıyor. Bunların hepsi, sarayın dalya dediğinin ikrarıdır. Artık görevdeki son günlerini yaşayan Saray, bundan 21 yıl önce göreve geldiğinde, ülkeyi 2001 krizinden çıkaran ve tüm dünyada güven uyandıran bir programı kucağında buldu. Ama üretim cephesini güçlendirecek, sanayinin, küresel arenada yarışma gücünü artıracak. Reformları yapmak yerine işin kolayına kaçtı. Sıcak para ve ithalat üzerinde sörf yapmaya kalktı. Ama 2013’te küresel piyasalarda sular çekilmeye başlayınca, Ak koyun, kara koyun belli oldu. Türkiye, en kırılgan ekonomiler listesinin başına yerleşti. (Kaynak: Gazete Duvar)

Editör: İnanç Yildiz