Türkiye, 14 Mayıs’ta seçime gidiyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 18 Mart’ta seçim takvimini başlattı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için aday olanların listesi, 31 Mart 2023’te Resmî Gazete’den ilan edilerek kesinleşecek. Siyasi partilerin milletvekili aday listelerini YSK’ye teslim etmeleri için son gün ise 9 Nisan 2023.

Siyasi partilerin cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği için aday gösterme süreçlerinin yeterince demokratik olmadığını belirten Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün, her iki sürecin de yargı denetimine tabi tutulması önerisi yaptı.

Liyakata değil sadakata bakılıyor

Siyasi partilerin aday belirleme süreçlerine ilişkin Mehmet Gün’ün değerlendirmesi şöyle: “Siyasi partilerin cumhurbaşkanı adayı belirlemesi sürecinde bir çekişme olmadı. Parti tabanları farklı isimler çıkarır mıydı bilinmez ancak ittifakların adayları belli. Cumhurbaşkanlığı için bağımsız adaylıklar ise 100 bin imza toplanmasına bağlı. Dolayısı ile seçim öncesi asıl çekişme, partilerin milletvekili adaylıklarında yaşanacak. Aday adayları, genel başkanın veya merkez yönetimin gözüne girip listede yer bulabilmek için kıyasıya yarışacak; liyakatlarından çok, parti içinde etkili kişilere ve gruplara aidiyetlerini ve sadakatlarını ortaya koymak, dikkatlerini çekmek için her türlü referansa başvuracaklar. Bu tutumun nedeni, önseçim yapılmaması. Milletvekili adaylarını parti tabanları belirlemiyor. Partilerde aday belirleme yetkisi merkez yönetimlerine ve nihayetinde genel başkana bırakılmış. Kimin milletvekili adayı olacağına genel başkan karar verecek.”

Temsilde adaletsizliğin sonu seçimli otokrasi

Siyasi partilerde aday belirleme sürecinin demokrasiye ve hukuka uygun olmadığını ifade eden Gün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargı ve hukukun üstünlüğü sorunlarına ek olarak aday belirlemedeki keyfilik, temsilde adaleti de aksatarak ülkemizi ‘seçimli otokrasi’ seviyesine düşürüyor. Bu nedenle cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarının belirlenmesi süreci, açık, şeffaf ve yargı denetimine tâbî olmalı. Ülke sorunlarının çözümü için siyasi partiler demokratikleştirilmeli. Temsilde adalet, daha adayların belirlenmesi aşamasında sağlanmalı. Seçimlerde halk, bağımsız adaylar bir yana bırakılacak olursa, demokratik bir seçim ile belirlenmemiş, siyasi partiler tarafından önüne konulan cumhurbaşkanı ve milletvekili adayları arasından bir tercihte bulunacak. ‘Demokrasi hukuku’ da diyebileceğimiz halkın yönetimde temsil hakkını ihlal eden bu durum, ülke siyasetini sığlaştırıyor, 85 milyonu küçük bir oligarşik liderler sultasına mahkûm ederken ülkenin gelişmiş insan kaynaklarının siyaset dışına itilmesine neden oluyor. Bu da en başta bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü olmak üzere temel yapısal sorunların çözümsüz kalmasına yol açıyor.”

‘Önseçimler seçim kurulları gözetiminde yapılmalı’

Siyasi partilerin aday belirleme süreçlerinde yargının önemli görev ve sorumluluk üstlenebileceğine vurgu yapan Gün, “Aday belirleme süreç ve kararları bağımsız yargı denetimine tâbî tutularak, demokratikleşme yönünde önemli bir ilerleme sağlanabilir. İktidara gelmek için halkın seçimine başvuranlar, parti içinde önseçimler ile belirlenmelidir. Önseçimler de tıpkı genel seçimler gibi seçim kurulları gözetiminde yapılmalı, sonuçları YSK kararı ile kesinleştirilmelidir. Böylece YSK de demokrasinin bekçisi olabilir.” İfadelerini kullandı.

  

Editör: Ali Abbas Yılmaz