SUR AJANS - Diyarbakır Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahri Saylak, piyasada glikoz balı üretiminin yüzde 70-80’e dayandığını arıcıların ballarını satamadığını, desteklerin yetersiz olduğunu belirterek, “Glikoz balı arıcıların belini büktü” dedi. Ali Abbas Yılmaz / Özel Haber Sahte bal konusunda denetimlerin arttırılması gerektiğini ifade eden Saylak, “Dolum yapan firmalar Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ya müstahsil kesemez. Arılarımızın hepsi tespitlidir, üretim bellidir. Hangi üreticiden ne kadar bal aldığının müstahsillerini göstersinler. Devlet istese her şeyi tespit eder. Bizim belimizi büken sahte ballar ve yetersiz desteklerdir. Kuraklıkla beraber yükümüz daha da ağırlaştı. Denetimler yapılsın, sahte bala izin verilmesin ki arıcıların balı satılsın” ifadelerini kullandı. fahri saylak Diyarbakır Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahri Saylak, Diyarbakır’da son birkaç yıldır ciddi kuraklık yaşandığını ve Arıcıların kuraklıktan kaynaklı arılarını Adana, Mersin gibi illere götürmek zorunda kaldığını söyledi. Nakliye fiyatlarının ciddi oranda arttığını ve Arıcıların arılarını sürekli olarak mevsime göre yer değiştirmek zorunda kaldığını ifade eden Saylak, üreticilere devlet desteğinin arttırılması gerektiğini ce kovan başına verilen 30 TL’nin en az 100 TL’ye çıkarılması gerektiğini belirtti. arıcılar

Arıcılığın güçlendirilmesi lazım: Kovan başına 100 TL verilsin

Geçen yıl Arıcılar için kuraklık desteği talebinde bulunduklarını ancak bunun bir karşılık bulmadığını belirten Saylak, girdi maliyetlerinin arttığını belirterek, “Nakliye maliyetleri 3 katına çıkmış. Arıcının arılarını güçlendirmek için çiçeğin olduğu yerlere götürmesi gerekiyor. Adana, Antalya, Mersin, Hatay vb. illere arıların nakliyesi ciddi külfettir arıcılar için. Şuan Diyarbakır’daki arıcıların yüzde 90’ı Adana bölgesindedir. Arıları burada güçlendirip popülasyonunu arttırıyoruz. Bizde mayıs ayında başlayan sezon oralarda Şubat’ta başlıyor. Arılar Adana’dan geldikten sonra Van, Bitlis, Muş, Elazığ’a arıları götürüyoruz ve bütün bu taşıma işi ciddi bir maliyet ortaya çıkarıyor. Her şeye destek veriliyor ama arıcılara gelince destek yok. Türkiye çapında 80 bin işletme var. Arıcılığın güçlendirilmesi lazım. Kovan başına 100 TL verilmesi lazım ki, bu insanlar faaliyetlerini sürdürebilsin.” diye konuştu. Bal üretiminin kuraklıktan kaynaklı yüzde 50 oranında düştüğünü ifade eden Saylak, piyasadaki sahte balların ise arıcıların belini büktüğünü söyledi.

‘Glikoz balı arıcıların belini büktü’

Türkiye genelinde glikoz şurubundan üretilen balların piyasada ciddi oranda yer tuttuğuna vurgu yapan Saylak, denetim yetersizliğine dikkat çekerken, Bakanlığın laboratuvarlarındaki cihazların ise glikozlu balı tespit etmede eksik kaldığına işaret ederek şunları söyledi: “Piyasada glikozu bal diye satıyorlar. Seçim var, denetim yok. Kimseyi üzmek istemiyorlar. Ankara’da Koruma Kontrol Genel Müdürüne de söyledim. 70 liraya üreticiden alınan bal, navlun, nakliye, hamaliye, kavanoz, enerji vs. giderleri de ekleniyor ama piyasada 70 liraya bal satılıyor, bu nasıl oluyor? Türkiye’deki bütün oteller istisnasız kahvaltılarda glikoz balı veriyor. Kafelerde glikoz balı satılıyor. Bunlar bilinen şeyler. Denetim yapılmadığı için de arıcıların beli bükülmüş durumdadır. Arıcı ürettiği balı satamıyor ama glikozcu habire satıyor. Allah var, Bakanlık bunun mücadelesini veriyor ama adamlar kimyasal olarak eksik olan neyse bir kimya profesörü istihdam ediyorlar ve diyorlar bize bal yap. Adamlar her şeyini dışarıdan koyuyorlar ve laboratuvarlar aciz kalıyor bu konuda. Görüştüğüm Bakanlık yetkilisi Almanya’dan 2 tane yeni makine aldıklarını ve bu sorunu çözeceklerini söylüyor. Adamlar öyle bir şekilde yapıyor ki, makineler cevaz vermiyor. Bu işin üstünde çok duruyoruz ama başa çıkamıyoruz, ne olacak da bilmiyoruz. Çağrım, denetimlerin olmasıdır. Çünkü balda tağşiş çok fazla. Glikoz donmadığı, kristalize olmadığı için oteller tercih ediyor. Tabii gerçek bala göre ucuz da bunun için de tercih ediliyor. Gerçek bal belli bir süreden sonra donar, kristalize olur ama glikoz şurubunda böyle bir şey yok. Gerçek bal kimyasal özelliklerini korumak için fiziksel özelliklerini değiştirmek zorunda. Türkiye genelinde yüzde 70-80 piyasada glikoz balı var diye iddia ediyorum. Hastaneler doludur sıra bulamıyorsunuz, nedir bu böyle. Bu tür kötü gıdadan dolayı hastaneler doluyor. Devlet bunu bilmiyor mu? Eskiden gıdalar doğaldı ve böyle bir şey yoktu. Tarım Bakanlığının yetkisindedir denetimler. Alo 174 gıda hattını arıyorsunuz. İllerde de Tarım İl Müdürlükleri denetimleri yapıyor. Ama cezalar caydırıcı değil. 1 milyon ciro yapan bir marketin 30 bin TL ceza ödemesi umurunda olmuyor. Oteller, kafeler, marketler gerçek bal satmıyor ve onun için arıcı da perişan durumdadır.”

‘Denetimler yapılsın, sahte bala izin verilmesin ki arıcıların balı satılsın’

Glikoz balının önüne geçilebileceğine vurgu yapan Saylak, şunları söyledi: “Fabrikalar üreticiden müstahsille ürün alıyor. Çünkü üretici gerçek usulde vergi ödemiyor, bir faturası yok. Bütün arıcılarımız hepsi plakalıdır. Hepsi de Hayvancılık Genel Müdürlüğünün kayıtlarında tescillidir. Her yıl destekler için de bu güncelleniyor. Çünkü arıcılar kovan başı 30 TL destek alıyor. Bütün fabrikaların denetlenmesi lazım. Malı kimden aldığını göstermesi lazım. Hayvan ve hayvansal ürünler sevke tabidir. İşletme olarak sevkiyatta tenekenin üzerine ismimi yazmam gerekiyor. Bal tenekelerle ambalajlanıp satılıyor. Tenekenin üzerinde işletme numarası yoksa bu sahtedir. Yani denetimler yanlış yerde yapılıyor. Sevkiyatta denetleme olmalı. Maliye diyecek ki üreticinin müstahsili nerede? Üreticiden ürün aldığında müstahsil keser ve yüzde 2’sini de devlete ödeme yapar. Gerçek usulde vergi mükellefi olmayan üreticiden alınan ürünlerde yasal süreç böyledir. Dolum yapan firmalar da bellidir. Bakanlık gitsin desin ki, sen bu balı hangi üreticiden aldın? Yani, yetkililer istese bunu bulabilir. Dolum yapan firmalar Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ya müstahsil kesemez. Arılarımızın hepsi tespitlidir, üretim bellidir. Hangi üreticiden ne kadar bal aldığının müstahsillerini göstersinler. Devlet istese her şeyi tespit eder. Bizim belimizi büken sahte ballar ve yetersiz desteklerdir. Kuraklıkla beraber yükümüz daha da ağırlaştı. Denetimler yapılsın, sahte bala izin verilmesin ki arıcıların balı satılsın. Yoksa arıcılar işi bırakacak.”

‘Arı üreticisi acil destek bekliyor’

Diyarbakırlı Arıcı Mehmet Gümüş, “Hava sıcak olduğu için arılar gündüz uçum yapıyor. Yağışların az olmasından kaynaklı çiçek de olayınca arılar boş geliyor ve bu da arı ölümlerine yol açıyor. Bu da kovan sayısında eksilmelere ne den oluyor. Arıcılar arıları Adana’ya götürmek zorunda kaldı. Tabii bu da ciddi bir nakliye maliyeti demek. Buradan Adana’ya nakliye 10 bin TL’yi buluyor. Bunun bir de geri dönüşü var ki, fiyatlar katlanıyor ve 18-20 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Bunun dışında piyasada ciddi oranda glikoz balı var ve bu da yerli üretimi ciddi oranda etkiliyor. Piyasada ucuza satılan glikoz balı yüzünden arıcılar zor durumdadır. Bizden kilosu 52 TL’ye toptan bal alıp 220 TL’den satıyorlar. Son birkaç yıldır kuraklıktan dolayı hem bal rekoltesi azaldı hem de artan maliyetlerden dolayı arıcılar çok zor duruma düştü. Tarımda kuraklık destekleri verildi ama arıcılara kuraklık desteği de yok. Arıcıların faizsiz kredi talebi var ama bunda da bir gelişme olmadı. Arı üreticilerine biran önce destek sağlanmalı. Kovan başına verilen 30 TL destek çok yetersiz. Bu desteğin arttırılması gerekiyor. Piyasadaki glikoz balına ilişkin de denetimler yapılmalı. Arı üreticisi acil destek bekliyor. Ben şuan bir arıcı olarak ürettiğim balları perakende de dahi satmakta zorlanıyorum.” İfadelerini kullandı. mehmet gümüş
Editör: Haber Merkezi