Depremin çocuklar üzerindeki travmatik etkilerini azaltmak için ne yapılmalı? Depremin çocuklar üzerindeki travmatik etkilerini azaltmak için ne yapılmalı?

Diyarbakır’da Çevre ve Şehircilik ile hasar tespit çalışmaları yürüten İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Mahsum Çiya Korkmaz, kentte yıkılan binaların kaçak yapılar olduğunu ve kentte kaçak yapılaşmaya göz yumulduğunu belirtirken, hasar tespitinde depreme bağlı hasarların incelendiğini söyledi. SUR AJANS/ÖZEL İMO Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Korkmaz, ketteki yapılaşmada bodrum kat ve perde beton şartının olduğunu ve bu şarta uyan projelerle yapılan binaların mukavemetinin güçlü olduğunu belirtirken, kentteki kaçak yapılaşmaya ilişkin de şunları söyledi: “Çevre ve Şehircilik binasının karşısında 2 tane kaçak yapı yapılıyor. Hiçbir ruhsatları, projeleri yok. En başta da ilgili belediyenin orayı inceleyip, yıkım kararını vermesi lazım. Ama bunu yapmıyorlar. Kimsenin kaçak yapıların önüne geçmek gibi bir gayesi yok, herkes günü kurtarmanın derdinde. ‘Para karşılığı’ kaçak yapılara göz yumuluyor” dedi. imo diyarbakır Maraş depreminin yıkıcı etkisinin yaşandığı Diyarbakır’da hasar tespit çalışmaları devam ederken, şuan kadar 71 bin 410 yapı stokundan 14 bin 656’sında incelemeler yapıldı. Tespitlerde 237 binada ağır hasar görülürken, 16 binanın ise acil yıkılması gerektiği belirlendi. Maraş depreminin birinci haftasını geride bırakırken İnşaat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Mahsum Çiya Korkmaz, kentte yıkılan binaların durumu, hasar tespit çalışmaları, kaçak yapılar, imar barışının yıkımlardaki etkisi, İMO’nun önümüzdeki sürece ilişkin planlamaları ve süren inşaatlara ilişkin inceleme çalışmaları hakkında Sur Ajans’a değerlendirmelerde bulundu. imo diyarbakır ‘14 bin 656 binada inceleme yapmış durumdayız’ Diyarbakır merkezde 7, ilçelerle beraber 20’ye yakın binanın çöktüğünü ifade eden Korkmaz, şunları söyledi:  “İlçelerde çöken binalar genelde kargir yapılar, yani depo olarak kullanılan yapılar ve içinde insan yoktu. İlçelerimizde herhangi bir ölü ve yaralımız yok. Ama merkezde çöken binalarda hala enkaz altında arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Az önce aldığımız bir bilgi ise Tesisler’de bir binanın ekseninden kaydığı yönünde. Söz konusu bina ile ilgili İnşaat Mühendisleri Odası ve Çevre Şehircilik olarak hasar tespiti kontrolü yapıyorduk ve binayla ilgili acil yıkılacak demiş ve binayı boşaltmıştık. Bu da yaptığımız hasar tespiti çalışmalarının önemini ortaya koyuyor. Diyarbakır’ın merkez ilçelerinde 71 bin 410 bina stokumuz var. Şuna kadar 14 bin 656 binada inceleme yapmış durumdayız. Binaları ağır, orta ve hafif hasarlı olarak 3 sınıfa ayırıyoruz. Bir de bunların yanında acil yıkılması gereken binalar olarak toplam 4 grupta değerlendiriyoruz. Şuan acil yıkılması gereken 16 bina tespit ettik. 237 binada da ağır hasar tespit ettik. Bizim yaptığımız bu hasar tespiti deprem öncesinde olan bir hasar tespiti değil. Depremle beraber ortaya çıkan hasarları inceliyoruz. Depremle ilgili hasar tespitimizde çekiç, kumpas gibi aletleri kullanıyoruz. Binanın ana taşıyıcı elemanlarında sıkıntı olmayan ama duvar ve sıva çatlakları olan yapıları hafif hasarlı olarak değerlendiriyoruz. Az hasarlı binalarda yapının herhangi bir risk teşkil etmediğini ve basit onarımlarla tamiri yapıldıktan sonra, uzman görüşü alınarak binalara girilebilir olduğunu söylüyoruz. Orta hasarlı binalar ise güçlendirme gerektiren binalar. Binanın mevcut taşıyıcı elemanlarından birkaçı, yani toplam kolon sayısının yüzde 10’u, 20’si kadar hasar aldığında bunları orta hasarlı olarak niteliyoruz. Bunların ise güçlendirme projeleri hazırlandıktan sonra sağlıklı binaya evriltilebileceğini söylüyoruz. Güçlendirme yapılmadan bu binalarda oturmak risk taşıyor. Güçlendirmenin de uzmanlar tarafından yapılması gerekiyor.” mahsum çiya korkmaz ‘Kaçak yapılar yıkıldı’ Bağlar, Şehitlik ve Huzurevleri’nde hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü belirten Korkmaz, yapılarda inceleme çalışması tamamlanmadan yurttaşlara binalara girmemeleri konusunda uyarıda bulunduklarını söylüyor. Uzman görüşü alındıktan sonra yurttaşların evlerine girmeleri gerektiğinin altını çizen Korkmaz, Diyarbakır’da yıkılan yapıların ekseriyetle kaçak yapılar olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Kentimizde 1 tanesi hariç yıkılan yapılar kaçak yapılardı. Kentte mücadele verdiğimiz alanların başında kaçak yapılar geliyordu. Canımızı acıtan ve toplumun barınma hakkıyla beraber yaşama hakkını da hiçleştiren bir durumdu. Bu konuyu her hafta dillendiriyor ve şikayet ediyoruz. Ama tüm bunlara rağmen ilgili kurumlar bunlarla ilgili bir çalışma yürütmedikleri gibi, kaçak yapılaşmaya insanları teşvik ettiler. Çünkü herhangi bir yaptırımı, herhangi bir hukuku işletmediler. Kaçak yapılara göz yumuldu. Bunun en somut örneği son 5 yıl içerisinde İmar Barışı adı altında insanları kaçak yapılaşmaya teşvik ettiler. Varolan kaçak yapılarla ilgili de herhangi bir hukuki süreç başlatmadılar. Diyarbakır’da İmar Barışı’ndan 15 bine yakın bina faydalandı. Binanız kaçak ve binanızın mühürlenmesini istemiyorsanız para karşılığı biz bunu sağlarız dediler. Herhangi bir projelendirme yapmadılar, kontrol etmediler, binalarda bir numune almadılar.  Devletin sermayesini arttırmak için böyle bir yola başvurdular. ‘Geçici’ olarak ilgili idareler tarafından insanlara yapılan tacizleri durdurdular ama bununla beraber Diyarbakır’da ve bir bütün olarak afet bölgesindeki felaketin asıl sebebi oldular.” mahsum çiya korkmaz ‘Çevre ve Şehircilik binasının karşısında 2 tane kaçak yapı yapılıyor’ İMO Diyarbakır Şubesi’nin kentteki kaçak yapılara karşı sürdürdüğü mücadelenin durumuna ilişkin de Korkmaz, şöyle konuştu: “Herhangi bir sonuç alınmadı, çünkü hukuksuzluğun hukukunu oluşturma gibi bir tarz edinmişler. Bundan 5-6 ay öncesinde Bağlar ilçesinde imarda rekreasyon alanı olan bir yere ibadethane yapmaya başladılar, hala da çalışmalar sürüyor. Söz konusu cami inşaatı baştan sona kaçaktı. Deprem yönetmeliğine uygun bir projesi yoktu ve ilgili idarelerce onaylanmadı. Ve bu yapıda bir kalıp çökmesi meydana geldi. 9 işçi orada yaralandı ve 1 işçi de şuan çalışamayacak durumda. Bu işçilerin bir sigortaları yoktu. Bu durumla ilgili bir şikayette bulunduk. Bina komple kaçak ve imara aykırı. İmara aykırı olduğu için de hiçbir ruhsatlandırma yok. Bu durumun bir suç olduğu ve yapının derhal boşaltılması, inşaatın durdurulması gerektiğini söyledik. Ama bunu yapmadılar, çünkü İmar Barışı’nı bekliyorlardı. Sadece bu da değil, Çevre ve Şehircilik binasının karşısında 2 tane kaçak yapı yapılıyor. Hiçbir ruhsatları, projeleri yok. En başta da ilgili belediyenin orayı inceleyip, yıkım kararını vermesi lazım. Ama bunu yapmıyorlar. Kimsenin kaçak yapıların önüne geçmek gibi bir gayesi yok, herkes günü kurtarmanın derdinde. ‘Para karşılığı’ kaçak yapılara göz yumuluyor. Yenişehir bundan 2 hafta önce bir mahalleyi ihaleyle satılığa çıkardı. Ticari amaçlı kaçak yapılar var ve belediye bunlara hiçbir şekilde müdahale etmiyor. Şuan yıkılan yapıların çoğu da bu kentteki kaçak yapılardı.” ‘Proje incelemedir, kamusal yetkilerdir, bunlar elimizden alındı’ İMO olarak sonraki döneme ilişkin planlamaları hakkında da Korkmaz, şöyle konuştu: “Kayyumlar kentle ilgili hiçbir projede bizi esas almadılar. Çünkü usulsüz işler yapıyorlar. Biz sahaya çıkarak tespit ettiğimiz duyumları onların önüne koyuyoruz. Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunuyoruz. Ama yine de kaçak yapılarla ilgili herhangi bir yaptırım söz konusu olmuyor. 2005 torba yasasıyla beraber TMMOB’un çoğu yetkisi elinden alındı. Proje incelemedir, kamusal yetkilerdir, bunlar elimizden alındı ve bu yetkiler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verildi. Yani sürecin tamamen dışında bırakıldık. Kayyum öncesi belediyelerde kentin bütün imar planları dahil olmak üzere kent hukukunu, kentin tarihi dokusunu ilgilendiren hemen hemen bütün süreçlerde bizden de görüş alınıyordu. Yani bu işin ilgili muhataplarından birisi de bizdik. Eğer bir yanlış ya da bir doğru varsa biz de bunlarla ilgili gerekenleri söylüyorduk. Ama kayyumdan sonra bu uygulama yapılmadı. TMMOB hiçbir şekilde bu süreçlerin içine dahil edilmedi. Üstüne proje inceleme yetkimiz de elimizden alındı. Daha önceki belediyelerde proje inceleme birimlerini beraber yapıyorduk. Yani projeler tek elden çıkmıyordu. Projeyi çizen, belediye ve biz 3 elden proje kontrol ediliyordu. Bu da projelerin daha sağlam çıkmasına sebep oluyordu.” ‘1 yıl geçmesine rağmen herhangi bir iddianame hazırlanmadı’ Kayyumlar döneminde imara aykırı yapıların arttığına dikkati çeken Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaçak yapılarla ilgili şikayetlerimize bir geri dönüş yok, herhangi bir iddianame hazırlanmamış. Cami inşaatı örneği ve üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen herhangi bir iddianame hazırlanmadı. Yaptığımız şikayetlerin çoğu da bu minvalde.” ‘Bırakın projeyi incelemeyi, projeyi çizenin yetkisinin olup olmadığı sorgulanmıyor’ Yapıların zemin etütlerine ilişkin olarak da Korkmaz, şunları ifade etti: “Projelendirmeler başlanmadan ilk önce zeminin jeolojik etütleri alınıyor. Zemin etütlerine göre projelendirme yapılıyor. Diyarbakır’ın zemini diğer illere nazaran biraz daha taş dolgu, kaya zemin ama o zemine göre yapılan proje de önemli. Diyarbakır merkez için bunu söyleyebiliriz ama ilçeleri için bunu söyleyemeyiz. Zemin etütleri için kesinlikle Jeoloji Mühendisleri Odası’ndan onay alınmalı. Onay alınmadan projeye başlanılmamalı. Statik projeyi çizebilecek yetkili mühendis olması lazım. Her inşaat mühendisi proje çizemiyor. Bir takım belgeleri alması lazım. Bu TMMOB’un ve ilgili yapı denetimin yasasında olan bir şeydir. İlgili belediyeler bunu dahi sorgulamıyor. Bırakın projeyi incelemeyi, projeyi çizenin yetkisinin olup olmadığı sorgulanmıyor.” ‘Yeni beton dökülmemesi yönünde bir karar aldık’ Yeni yapılan inşaatlara ilişkin olarak da Korkmaz, laboratuvar komisyonunun toplandığını ve depremden sonra beton dökülmemesine ilişkin bir karara vardıklarını belirterek şunları söyledi: “Bir beton ancak 28’nci gününü tamamladıktan sonra asıl büyük mukavemetine erişebilir. Onun için depremden 10 gün önce dökülen betonlar daha mukavemetine ulaşmamış betonlardır. Onun için onlarda çatlak olabileceği, mukavemetinin daha düşük olabileceği ihtimaline karşılık beton dökülmemesi yönünde bir karar aldık. Bunu da ilgili idarelere sunduk. Hasar tespitlerimiz bittikten sonra inşaatı devam eden yapılarımızla ilgili de gerekli çalışmaları yapacağız.” ‘Lisansı olmayan laboratuvar firmalarına hiçbir şekilde güvenmesinler ve onlarla çalışmasınlar’ Hasar tespitlerinde yapılardaki zararı ölçmeye çalıştıklarını ifade eden Korkmaz, yapılardan karot almanın yapılara nispeten zarar verdiğini ve bu aşamada böyle bir uygulamaya gitmediklerini belirterek, “Bizim kolonlarda varolan zararı ölçmeyle ilgili bir çalışmamız var. İleriki süreçlerde yapılarda detaylı bir çalışmaya gireceğiz. Özellikle şunu da belirtmekte fayda var; lisansı olmayan laboratuvar firmalarına hiçbir şekilde güvenmesinler ve onlarla çalışmasınlar. Kentimizde lisansı olan yaklaşık 6-7 laboratuvar var. Bunlar dışındaki hiçbir laboratuvar firmasına kesinlikle güvenmesinler. İkinci bir mağduriyet yaşamasınlar. İnşaat Mühendisleri Odası ve Çevre Şehircilikte çalışan arkadaşlarımızla sahadayız. Aynı zamanda WhatsApp ihbar hattımız var. Sosyal medya hesaplarımızda ihbar hatlarımız var. Çatlaklarla ilgili bizim dışımızda olası bir gözlemleri varsa tüm yurttaşlarımız, bize ulaşabilirler. İnşaat Mühendisleri Odası’nın sayfasını takip etsinler. Paylaşımlarımıza baksınlar. Olası bir durumda ihbarları bize yapabilirler.” diye konuştu. Bodrum ve perde beton şartı Maraş depremlerinde yan yatan bina örnekleri yaşanmasına ilişkin olarak da Korkmaz, şunları söyledi: “Tahminimizce, bu binalarda bodrum katları olmamış olabilir. Bodrum kat varsa bile dışı perde betondan yapılmamış olabilir. Çünkü yönetmelikte bodrum katlarının betonu perdeli olmak zorunda değil. Taş duvar ya da kalın duvarla yapabilirler. Ama biz Diyarbakır’da böyle bir uygulama yapıyoruz. Bizim burada bodrum çerçevesi perde beton olmak zorunda. Bu binaya mukavemet ve esneklik açısından artı bir güç katıyor. Bu durum binaya esneklik kattığı gibi binanın öteleme hareketini de engelliyor. Bizim deprem yönetmeliğinin dışında kalan ilkesel kararlarımız vardır. Örneğin zemin artı 4 kattan sonra bodrum kat yapma zorunluluğu var. Yüksek yapılar yönetmeliğinde biz perdeli sistem şartını getirdik. Perde alanı, oturum alanının en az yüzde 1’i kadar olacak. Bu şart diğer illerde yok. Biz o zaman ilgili belediyelerle oturduk ve böyle bir karar aldık.”