SUR AJANS - Diyarbakır’da iş bırakma eylemini sürdüren fırın işçisi Mehmet Sadık Ezgin, sigortası çalışmaya ve düşük yevmiyeye isyan ederek, “Fabrikada asgari ücrete çalışan emekçi kardeşim sigortasıyla, ek mesaisiyle birlikte benden daha fazla alıyor. Niye benim bu hakkım yok? Sen kölesin, çalışacaksın. Ben köle değilim kardeşim, ben bir insanım. Ben bu dünyada bir bireyim. Ben de bu dünyada yaşama hakkı olan bir insanım” dedi. mehmet sadık ezgin Mehmet Sadık Ezgin Diyarbakır’da fırın işçileri düşük ücret, sigortasız çalışma ve yoksun bırakıldıkları sosyal haklar için 14 Ocak’ta iş bırakma eylemi yaptı. Dağkapı Meydanında toplanan işçiler ücretlerine zam, sigorta ve hafta sonu tatili taleplerini dile getirmek için 2 kez açıklama yaptı. Haklarını kazanıncaya kadar eylemlerini sürdüreceklerini belirten işçiler, işçi kardeşlerine birlik mesajı verirken, yetkililere ise sigortasız çalışmaya karşı denetimleri sıklaştırma çağrısı yaptı. İş bırakma eylemine katılan fırın işçisi Mehmet Sadık Ezgin Sur Ajans’a yaptığı değerlendirmede kararlılık vurgusu yaptı. MEHMET SADIK EZGİN

‘Herkes gibi ben de ev geçindirme telaşındayım’

Diyarbakırlı Fırın işçisi Mehmet Sadık Ezgin (32), çocukluğundan beri fırınlarda çalışıyor. Fırın işçilerinin sigortasız çalışmaya, düşük ücrete karşı başlattıkları iş bırakma eyleminde işçi arkadaşlarıyla beraber alanda yerini alan Ezgin, haklarını alıncaya kadar mücadele kararlılığında olduğunu belirterek şunları söyledi:  “Diyarbakırlıyım, aslen Karadağlıyım. Doğma büyüme Diyarbakır çocuğuyum ve çekirdekten fırın işçisiyim. Birkaç gündür bir eylemimiz var. Hak, adalet üzerinde, çalışma sistemimiz üzerinde arkadaşlarla bir grev kararı aldık. Allaha hamdolsun, sesimizi duyurmayı başardık. Sade bir vatandaşım ve herkes gibi ben de ev geçindirme telaşındayım.” Diyarbakır fırın işçileri

‘Karanlıkta gelip, karanlıkta gidiyoruz’

İş bırakma eylemine katılmayan işçi arkadaşlarını da temsil ettiğini ifade eden Ezgin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz arkadaşlarımızı da aramızda görmek istiyorduk. Biz bugün nasıl arkadaşlarımız için mücadele ediyorsak, onların da arkamızda durmasını istiyoruz. Biz günde stabil olarak 13-14 saat ayaktayız. Sabah erken kalkıyoruz, akşam eve geç gidiyoruz. Karanlıkta gelip, karanlıkta gidiyoruz. Çocuklarımızı göremiyoruz. Ne bir sosyal hayatımız ne bir aktivitemiz, hiçbir şeyimiz yok. Biz bir maaşa muhtacız, her şeyden mahrumuz. 23 senedir bir sigortam bile yok. 23 sene ne demek, sigortamın çoğunluğunun bitmesi demek. Her çalıştığımız yerde idare edin dediler. İşçiler olarak biz saflığımızla teslim olduk. Niye, biz dedik ki, bir şey olmaz, idare edelim. Ama ne yaptık, kendi kendimizi yaktık.  Ama işverenlerin de hiçbir zaman bize yazıkları gelmedi. Bugün biz Diyarbakır’da sesimizi çıkardık, ondan sonra onlar birleşmeye kalktı, haklı olduğumuzu söylediler. Ve hala daha yeni yeni kafalarını dik etmeye başlamışlar, bizim için. Bugüne kadar böyle bir şey yoktu. Bizim 40-50 senelik bir dernek başkanımız var.  Bir gün demedi, işçi kardeşlerim gelin, siz de bizim muhatabımızsınız, siz olmadan biz olmayız diye bir sunumda bulunmadı. Biz bugüne kadar elimizden geleni yaptık. Peki, bugüne kadar onlar niye bizi hiç düşünmedi. Bugüne kadar biz onları düşündük de onlar niye bizi düşünmedi? Bir gün onlar da bizi düşüneydi, haklısınız diyelerdi. Bugün diyorlar haklısınız. Biz sadece bugün haklı değiliz. Biz geçmişten beri haklıyız. Biz sizi bugüne kadar idare ettik ama artık idare etmiyoruz. Bugün gerek ki, onlar bu işi halledeler.” fırın işçileri

‘Biz olmasak hiç kimse yoktur, bunu unutmayalım’

Sorunlarının çözülmesi noktasında yetkililerden beklentileri olduğunu dile getiren Ezgin, şöyle konuştu: “Devlet yetkililerinden, sesimizi duyurabileceğimiz bütün makamlardan; Bakanlıklar osun, Cumhurbaşkanlığı olsun, siyasi partiler olsun, kim olursa olsun fark etmez. Biz işçiyiz. Dünyayı yöneten işçidir. Biz dünyanın işini yürütüyoruz. Biz olmasak hiç kimse yoktur, bunu unutmayalım. İşçiler dünyayı yürüten bir kesimdir. Bugün eğer patronlar rahat oturabiliyorlarsa işçiler sayesindedir. İşçiler sayesinde o arabalara biniyorlar, o evlere gidiyorlar, o arsaları alıyorlar, o tatilleri yapıyorlar, o yatlara biniyorlar. Eğer biz olmazsak, onlar bunları yapabilir mi? Her şey bizde, biz işçilerde bitiyor. Biz doğal olan hakkımızı istiyoruz. Bizim kimsenin malında, mülkünde gözümüz yok. Ben diyorum ki, benim hakkımı ver, sen sefanı, zevkini sürüyorsun, beni alakadar etmiyor. Ben hakkım olanı talep ediyorum, başka bir şey talep etmiyorum.”

‘Kimse işçiyi düşünmüyor, dünyanın sorunu budur’

İş bırakma eylemlerinin devam ettiğini belirten Ezgin, şunları söyledi: “Biz Allah’ın izniyle daha da güçleneceğiz, daha da iri olacağız. Sesimizi en üst makamlara, Cumhurbaşkanımıza iletene kadar ayakta kalacağız. Biz bir kere dedik ki, feda olacağız. Biz kendimizi feda ettik. İnanın çoğu arkadaşımızın durumu yoktur. Maddi sıkıntıları, borçları olanlar var. Ama biz bir kere bu işe baş koyduğumuz için geri adım atmayacağız. Taa ki, haklarımızı alana kadar… Haklarımız, taleplerimiz yerine gelene kadar biz kalacağız. Yevmiyelerimize iyileştirme istiyoruz. Sigortamızı istiyoruz. Ben 14 saat çalışıyorum, niye benim sigortam yok? Bir maden işçisi sigortasız çalışmıyor. 10 saat çalışan madencinin sigortası var ama 14 saat çalışan bir fırıncı olarak benim sigortam yok. Niye? Sebep? Bana bir sebep gösterilsin. Çoğu fırıncı arkadaşım rahatsızdır. Kiminde bel fıtığı var, kiminde kireçlenme var, kiminde varis var. Kimse bunları düşünüyor mu? Mal sahipleri fırına gelip işler nasıl deyip gidiyor, kendine geziyor. Ama demiyor, işçi orada eziliyor. Kimse işçiyi düşünmüyor, dünyanın sorunu budur. Dünyada sömürge var, sömürge var, sömürge var. İşçiler üzerinde sömürge var. Dünya ekseninde bu her yerde geçerlidir. Rica ediyoruz, bize destek olsunlar, bel çıksınlar. Biz hakkımız istiyoruz.”

‘Ben köle değilim kardeşim, ben bir insanım’

Günde 14 saat çalıştıklarını ve hafta sonu tatillerinin olmadığını dile getiren Ezgin, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Çalışma saatlerimiz çoktur. Mecburen gidip geliyoruz ama bize yardımcı olsunlar. Normal rayiçte haftalık tatil hakkımız var ama bizim tatil hakkımızı bile vermiyorlar. Yerime bir işçi arkadaşımı getireyim ki izin alabileyim. Boşta olan bir arkadaşımızı getiriyoruz, o bizim yevmiyemizi alıyor ve ayıca cepten verdiğimiz ayrı. Haftalık 2 yevmiye olan yasal tatil hakkımız bile verilmiyor. Hiçbir mesaimiz de yok. Fabrikada bir işçi 8 saatten sonra mesai alıyor, fırıncı ise 14 saat çalışıyor, hani nerede hak, adalet? Bugün benim aldığım yevmiye asgari ücretin altındadır. Fabrikada asgari ücrete çalışan emekçi kardeşim sigortasıyla, ek mesaisiyle birlikte benden daha fazla alıyor. Niye benim bu hakkım yok? Sen kölesin, çalışacaksın. Ben köle değilim kardeşim, ben bir insanım. Ben bu dünyada bir bireyim. Ben de bu dünyada yaşama hakkı olan bir insanım.”

‘O rahat koltuklarda bizim sayemizde varsınız’

Aldığı yevmiye ile geçinemediğini ifade eden Ezgin, şöyle konuştu: “Kiram gelmiş, kiramı verememişim. Doğalgaz gelmiş ödememişim. Elektrik, su, evi masrafları… Bir haftadır iş bırakmışız ve mücadelemiz için hepsinden vazgeçmişiz. Ev sahibi beni evden çıkarsa bile sokakta kalıp bu mücadeleyi devam ettireceğim. Şeyh Said Meydanı’nda tek başıma kalsam da arkadaşlarımla beraber orada kalacağım. Biz hakkımızdan fazlasını istemiyoruz. Bunu bütün patronlar bilsin, işçinin patronunun malında gözü olmaz. İşçinin gözü onda sadece evini geçindirmek içindir. Gözü patrondadır ki, evini geçindirebilsin, kimseye muhtaç olmasın. Akşam eve gittiğinde çocuğum, baba bunu alabildin mi dediğinde, yok dediğin zaman dünyan başına yıkılıyor. Kafanı önüne katıp, susuyorsun. Bir çocuk bezi, bir mama fiyatı ne kadar olmuş, hani biz ne yapacağız, nasıl geçineceğiz? O koltuklarında rahat olan, keyfinde olan insanlar hiç mi bizi görmüyor? Hiç mi demiyorlar bu kardeşlerim bu sefalettedir. İnsan Allah için bir el uzatmaya çalışır. O rahat koltuklarda bizim sayemizde varsınız. Biz olmasak yoksunuz. Bugün bir Ticaret Odası Başkanı olsun, bir dernek başkanı olsun, bizler olmasak bu sektörde kimse olmaz. Ben bir fırına gidip çalışmazsam o fırın açılmadığı zaman ne Ticaret Odası ne Esnaf Odası olmaz. Niye olacak ki, çünkü işyeri yok. İşyeri olmadığı zaman ora kurulabilir mi? Kurulmaz, çünkü yapan kişi benim, çalışan benim. Benden olmazsa hiçbir şey olmaz.”

‘Haklı mücadelemizde zaferle çıkarız’

Ezgin, son olarak işçilere şöyle seslendi: “Biz bu yola başvurmuşuz. Bütün arkadaşlarım, kardeşlerim yanımızda olsun. Biz haklı mücadelemizde zaferle çıkarız. Sesimiz buradan bütün büyüklere gitsin. Bakanlıklar olsun, siyasi kurumlar olsun, sendikalar olsun. Rica ediyoruz, bu işe hep birlikte el atalım.

Editör: Haber Merkezi