Fıstık üreticiliğinin gelişmesinin hem ekolojik hem ekonomik katkı sunacağını belirten fıstık üreticileri, eleme kurutma tesisi ve teşvik projelerinin geliştirilmesi talebinde bulundu.
Diyarbakır’da 4 yıl önce Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) tarafından deneme amacıyla başlatılan ancak yetersiz bütçe nedeniyle sürdürülemeyen Fıstık Üreticiliği Projesi, kurulan Fıstık Üreticiler Birliği tarafından sürdürülüyor. Dikildikten 6 yıl sonra ürün veren fıstık ağacı, en az 180 yıl hasat veriyor. Az su ihtiyacı duyan fıstık ağacı, çorak topraklarda kolaylıkla yetişebiliyor. Fıstık Üreticileri Birliği, ‘Fıstık Üreticiliği Projesi’yle insanların tarıma teşvikini ve tarımı sürdürecek kentin 150 yıllık ekonomik geleceğinin iyileştirilmesini amaçlıyor.
Fıstık Üreticileri Birliği Başkanı ve fıstık üreticisi Celalettin Birtane, kente özgü olmayan ürünün Diyarbakır topraklarında çok rahatlıkla yetiştiğini, fıstığın dikimi, üretimi, paketlemesi ve marka haline getirilmesi için hem yerelde hem merkezde çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.
Projeyi geliştirmek için bütçelerinin yetersiz kaldığını belirten Birtane, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile bu kapsamda görüşmeler gerçekleştirdiklerini kaydetti. Birtane, fide dağıtımı, saha denetimi ve eğitimler için bir proje hazırladıklarını ifade ederek, Diyarbakır’ın toprak yapısı ve koşullarının fıstık üretimine elverişli olmasına rağmen üretimde çok geride kaldığını söyledi.
Farkındalık yaratmak için 2018-2020 yılında Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak 150 bin TL bütçe ayırarak, 30 bin fideyi üreticilere dağıttıklarını dile getiren Birtane, “Dağıtım esnasında ve sonrasında üreticileri takip ederek süreci götürmeye çalıştık. Şuan Diyarbakır’da gittikçe fıstık üretim alanları genişliyor. Amacımız Diyarbakır’daki kırsal bölgelerde endüstriyel ve tahıl tarımına elverişli olmayan arazilerin 5-10 dönümü aile işletmeleri bazında geliştirip, insanların kendi köylerinde kalmasını sağlamak, bir yanda da yaşamlarını rahat bir şekilde idame ettirebilmeleri ve ciddi bir istihdamın oluşmasının yolunu açmaktır” dedi.
Diyarbakır’da yıllık ürün veren 200 tona yakın bir hasat olduğunu belirten Birtane, “Eğer Diyarbakır’ın kuzey bölgesinde 10 yıl içerisinde 10 milyonluk bir fıstık dikimini başarabilirsek; kent ekonomisinin 150 yıllık geleceğini garanti altına almış ve ekolojik anlamda iklimine büyük bir katkı sağlamış olacağız” diye belirtti.
32 yıllık bahçesinde 3 bin 500 fıstık ağacı olan fıstık üreticisi Salih Arzu, 15 yıldır bu işi yaptığını söyledi. “Fıstık üreticiliği zahmetli ve çok emek isteyen bir üreticiliktir” diyen Arzu, “Fıstıklarımın verimli olabilmesi için aynı zamanda arıcılık da yapıyorum. Bu bölgede fıstık yetiştirilebileceğini herkese kanıtlamak istiyorum. Bu konuda devletin bazı adımları atması gerekiyor. Vatandaşı teşvik etmek için fidan vererek, fıstık üreticiliğinin yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Bir sürü boş arazi var, hiçbiri tarıma elverişli olmayan ama fıstık ve badem üreticiliği için çok rahat kullanılabilecek araziler” şeklinde konuştu.
Diyarbakır’da tesis olmadığı için hasat dönemlerinde zorlandıklarını ifade eden Arzu, “Hasat zamanında ürünümüzü Urfa’ya götürmek zorunda kalıyoruz. Tek satabileceğimiz yer orası, bu durum bizi çok zorluyor. Fıstıklarımızın değer kazanması için Diyarbakır’da da eleme-kurutma tesisin yapılması gerekiyor. Çünkü biz buradan ürünü götürdüğümüzde, yakıt, nakliye ve gidiş geliş çok masraf oluyor ve ürünümü satmak zorunda olduğumuzu bildikleri için istediğin fiyata değil, onların istediği fiyata satmak zorunda kalıyorum. Tesis olsaydı, ürünü istediğim fiyata satar, paketlemesini yapabilecektim. Diğer yandan markalaşma durumu da olacaktı. Bu da teşviki artıracaktı. Ancak tesis olmadığı için zararına satış yapmak zorunda kalıyorum” dedi.
Fıstık bahçesinin bakımını yapan Selim ve Semra Benekli, 7-8 yıldır bu işi yaptıklarını ve yaklaşık 5 yıldır Diyarbakır’da çalıştıklarını söyledi. Bahçenin bakımıyla ilgilenen Selim Benekli, şunları söyledi: “Zahmetli iş yapıyoruz. Sonbaharda çalışmaya başlıyoruz. Budamasını yapıyoruz, kış ilaçlamasını yapıyoruz, bahar ayında 20 günde bir toprağını havalandırıyoruz. Yabancı otları topluyoruz. Her ay ilaçlamasını yapıp, ağaçların altını çapa yapıyoruz. Bir bebek gibi özenle bakıyoruz. Ancak bahar ayında hava koşulları kötü olursa, tüm emeğimiz çöpe gidebiliyor. En büyük sorumuz burada tesisin olmamasıdır. Tesis olmadığı için masraflarımızı çıkaramıyoruz. Mesela geçen yıl ilaçları 2 bin TL’ye alıyorduk, bu yıl 7 bin TL olmuş, işçiler geçen yıl 150 TL’ye çalışıyordu, bu yıl 400 TL’ye çalışıyorlar. Gelirimiz giderlerimizi karşılamıyor. Tesis olsaydı, koşullarımız daha iyi olabilirdi. Devletin çiftçilere destek vermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Fıstık bahçelerinde mevsimlik işçi olarak çalışanlar da şikayetlerini dile getirdi. 32 yıldır mevsimlik işçi olarak çalışan Fesih Gültekin (70), “Başka yerde yapmıyorum, bu işi sadece kendi memleketimde yapıyorum ancak şartlarımız çok zor, yevmiyemiz çok düşük, zar zor geçine biliyoruz” diye belirtti.
8 yaşından bu yana mevsimlik işçi olarak çalışan 28 yaşındaki Aysel Gültekin ise, “En büyük sorumunuz güvencemizin olmaması, sabah saat 06.00’da iş başı yapıyoruz, öğlen bir saat gibi yemek molası veriyoruz. Aldığımız ücret giderlerimizi karşılamıyor ve emeğimiz asla karşılığını bulmuyor. Karın tokluğuna yaşıyoruz” diye anlattı.