TMMOB Amed İKK, kentsel dönüşüme dair önerilerini ve tespitlerini açıkladı. Daha önce Diyarbakır’da yapılmak istenen kentsel dönüşüm hamlelerine bilime dayalı ve ranttan uzak olması gerektiği “Bugün yaşadığımız acıların da plansız, çok yönlü etkilerin düşünülmeden, teknikten ve bilimsellikten uzak, rantsal yaklaşımlar sebebiyle olduğunu hepimiz görüyoruz” sözüyle dile getirildi.

TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kentsel Dönüşüm Komisyonu, Maraş merkezli depremlerden sonra gündeme giren ‘Kentsel Dönüşüm’ tartışmalarına dikkat çekmek ve kentsel dönüşümünün nasıl olması gerektiğine vurgu yapmak için Harita Mühendisleri Odası’nda basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı okuyan Doğan Hatun, 11 ili etkileyen depremlerin yıkıcı boyutuna dikkat çekerek, Türkiye’de yaşanan doğal afetlerin normalleştirilmemesi gerektiğine, “Doğa olaylarının yaşandığı bu alanlarda özellikle yıkımların olduğu veya ağır hasarlı olarak tespit edilen bölgelerdeki yapıların çoğu mimarlık – mühendislik hizmeti almamış ya da bu hizmeti alsa dahi yeterli ölçüde denetimi yapılmamış alanlardan oluşmaktadır. Bu bölgeler imarlı veya imarsız, hisseli ya da müstakil parsellerden oluşan ruhsatsız/ruhsatlı ya da ruhsata aykırı yapılardan oluşan bölgelerdir. Yıkımın yüksek düzeyde olduğu Adıyaman, Maraş, Hatay ve Malatya illeri başta olmak üzere on ilin etkilendiği bölgede kentsel dönüşüm projeleri tekrar gündeme gelmiştir” sözleriyle vurgu yaptı.

Doğan şöyle devam etti:“Diyarbakır’da belirlenen kentsel dönüşüm alanlarına ilişkin yapılan planlama çalışmaları tarafımızca incelenmiş olup bu planlamaların imar kanunuyla çeliştiği, halkı yerinden eden ve afetlere dayanıklı olmayan planlar (yer seçim kararları, sağlıksız yapılaşma modelleri-kamusal alanların yetersizliği, yolların durumu ve yüksek katlı yapılar gibi) olduğu tespiti yapılmıştır. Bugün yaşadığımız acıların da plansız, çok yönlü etkilerin düşünülmeden, teknikten ve bilimsellikten uzak, rantsal yaklaşımlar sebebiyle olduğunu hepimiz görüyoruz. Geleceğimizi şekillendiren Kentsel Dönüşümün bu kararlarının günlük hesaplarla alındığı ve siyasi süreçlere kurban edildiği görülmüş bunun üzerine konu yargıya taşınmıştır. Söz konusu alan olan Bağlar ilçesi Kaynartepe mahallesi ve Kayapınar İlçesi Peyas mahallesinde uygulanmak istenilen planlar, mevcut kanunlara aykırı olduğu için iptal edilmiş ve mahkeme yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar vermiştir.

Bizler, sağlıksız yapı stok alanlarının, yüksek risk taşıyan yerleşim alanlarının, standardı düşük ve niteliksiz alanların dönüşmesi konusunda defalarca açıklama yapmış kurumlarız. Ancak belirlenecek olan kentsel dönüşüm modelinde uygulamaların planlı bir şekilde ve dönüşümün ticari kaygılarla değil insan odaklı bir dönüşüm modeliyle yapılması gerektiğini özellikle vurguluyoruz. Kentimizde örneği bulunan kentsel dönüşüm alanı Suriçi bölgesinde vatandaşın sonraki süreclerde yaşadığı mağduriyetler ve alanın tamamen ticarileşmesi herkes için en acı ve en çarpıcı örnektir. Yine Ben u Sen ve Fiskaya’da yaşananlar halkın sokaklarda kaderine terk edilerek perişan halde bırakılması da bu olumsuzluklara birer örnektir.

Yaşadığımız afet bizlere bir kez daha gösterdi ki yanlış yer seçim kararları, sağlıksız yapılaşma modelleri ve yüksek yoğunluklu alanlar yaratılması, eksik ve teknik yetersiz altyapı alanlarının olması doğa olaylarının yıkıcılığını arttırmıştır. Deprem sonrasında ise kentlerimizde eksik bırakılan sosyal donatılar ve sağlıklı kurgulanamayan ulaşım ağları sebebiyle kentlerde günlerce kaos yaşanmış, acil ve ilk yardımların ulaştırılması sağlanamamış, insanlara geçici barınma alanları yaratılmakta güçlük çekilmiş ve yardımlar ancak günler sonra ulaşabilmiştir.

Kentsel dönüşüm alanlarında yapılacak olan çalışmaların bilim ve teknikten yana, halkı yerinden etmeyecek şekilde bütünlüklü olarak ele alınması gerektiğini vurguluyoruz. Dönüşüm sonrası bireysel tercihi olmadıkça, geçim sıkıntısı yaşaması, elektrik, su, doğalgaz, kapıcı ücreti, güvenlik ücreti, asansör bakımı gibi gelirine oranla aidat gibi harcamaları karşılayamayacağı sebebiyle zorunlu olarak bu alanlardan taşınmasına sebeb olacak uygulamaları da doğru bulmuyoruz. Bu insanlara zorunlu giderlerinin karşılanmadığı, çalışabilecekleri iş olanaklarının sunulmadığı, sosyal devlet olma ilkesi gereği ücretsiz konut sunulmadığı veya ödeme seçeneklerinin altında ezilmeyecek yöntemlerin oluşturulmadığı seçenekleri de kabul etmiyoruz.

Hedef gösterenlere 10 maddelik cevap

Bununla beraber deprem sonrası yaratılan algı ve iftiralara karşı, Bağlar İlçesi Kaynartepe Mahallesi Kentsel Dönüşümü hakkında bazı bilgilendirmeler yapmak, kentsel dönüşüme dair TMMOB'ye bağlı Meslek Odalarımızı hedef alan bazı yandaş ve maaşlı iftiracılara da aşağıdaki cevapları vermek isteriz:

1. Diyarbakır Bağlar İlçesinde uygulanmak istenen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine Dair Kanun kapsamında ilçenin tamamı Kentsel Dönüşüme girmemiş, sadece Bağlar İlçesine bağlı Kaynartepe Mahallesi'nin 5,36 Hektarlık alanı bu uygulamaya dahil edilmiştir.

2. Diyarbakır Bağlar İlçesi 150 hektarlık alanın tamamında uygulanmak istenen bahsettiğiniz gibi yapıların depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle riskli yapı olduğu maddesi esas alınmamış, 6306 sayılı kanunun Ek-2 maddesine istinaden güvenlik gerekçesi bahane edilerek 150 hektarın birinci etabı olan 5,36 hektarlık ilk kısmı kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiştir.

3. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu olarak aldığımız karar sonucu dava açtığımız kentsel dönüşümün sonucu oluşacak olan rantsal dönüşüm uygulama biçimidir.

4. 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine Dair Kanun gereği yapılmak istenen dönüşüm projesi Mekansal Alanlar Yapım Yönetmenliğine aykırı olduğu için mahkeme tarafından da iptal edilmiştir.

5. Yapılmak istenen Kentsel dönüşüm projesini müjde olarak tanıtanların teknik hiçbir bilgisi ve donanımı yoktur. Bağlar Belediyesine atanmış bu şahıslar bu projeyi yönetememiştir.

6. Bu proje Bağlar ilçe Belediyesince seçim yatırımı olarak sunulmuş, teknik yetersizliklerinden dolayı çalışmayı yürütememiş ve proje Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine devredilmiştir.

7. Yapılmak istenen bu proje, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine Dair Kanun gereği, Mekansal Alanlar Yapım Yönetmenliği uygun yapılmış olsaydı herhangi bir engel çıkmayacaktı. Milyonlarca liralık bütçe yandaşa aktarılmış, liyakatsiz, donanımsız ve teknikten yoksun ve nasıl rant devşiririz diye düşünüp kanunlara aykırı proje yapılmıştır.

8. 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine Dair Kanun Gereği; vatandaşın  aktarımı ve verdiği bilgilere göre konut seçeneği yok sayılmış, anlaşmak isteyen vatandaşlara da sadece para seçeneği sunulmuş ve binadaki tüm dairelerin anlaşması şartı konulmuştur.

9. Ayrıca Kaynartepe Kentsel Dönüşüm projesinde usulsüzlük yapılmış, örneğin yerinde 2 katlı olan yapı 6 katlı olarak girilmiş ve bu suçlar belgeler üzerinde tespit edilmiştir.

10. Son olarak 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine Dair Kanun gereği ilan edilen 5,36 hektarlık ve bütünü olan  150 hektarlık kısmında depremden dolayı gerçekleşen herhangi bir yıkım olmamıştır.

Yukarıda da görüleceği üzere siyasi iktidar ve atanmışların yaptığı, her zaman olduğu gibi kamu yararı değil yandaşa rant oluşturmaktır. İlçeye adımını dahi atmamış, sokaklarını gezmemiş olup konuyu manipüle eden ve yaşadığımız kayıpların sorumluları siyasi iktidar, temsilcileri, kayyımları ve koltuk işgal eden yandaşları olmasına karşın vebali başkalarına yüklemeleri için görevlendirilen maaşlı kişilerden de hukuk yolu ile hesap soracağız!

Halkımız ve meslektaşlarımız için mücadele ettiğimizden ve etmeye devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın! Kirlenmiş, çürümüş sistemi yerle bir etmek için halkımızı dayanışmayı büyütmeye ve yaşanılabilir adil, eşit bir geleceği birlikte kurmak üzere sesimize ses katmaya çağırıyoruz!”

Editör: Ali Abbas Yılmaz