Bizler kutsanmış oğullar doğurduğumuzda

biliyorduk bize uzaklardan sesleneceklerini

ve her cumartesi göğe bakacağımızı

biliyorduk

Ah ateş, ah o derin yangın

yıllar yılı emzirdiğimiz hüzün

taşlarımız filiz verdi

gördünüz mü?

Sen çocuklarımızdan melek yapıyorsun evrene,

ben bin yaş daha büyüyorum

genişliyor hüznün mecrası

daha da çıplaklaşıyor

Annemin sözleri düşüyor suya

su acıyor!

Göğüne kaldırıyorum başımı sonra,

teleklerinden kan damlayan kuşlar düşüyor avuçlarıma

Ahh Panaya, onlar büyüyecekti daha!

Çocukların suyunda boğulduğu,

kızıl bir nehir var- tanrıyla şimdi aramda…

Ve kederim

çocukların kirpiğinden tuzla savrulur

bağışlanmaz olan budur

Batının unuttuğu, karlı bir bahçedir Doğu!