Diyarbakır’da yüksek elektrik faturalarının kesilmesinin 45 günlük gecikmeden ve bu gecikme nedeniyle bazı faturaların ikinci kademe ücret üzerinden değerlendirilmesinden kaynaklandığını belirten TMMOB İKK Eşsözcüsü Alican Çetinkaya, doğru olanın deprem bölgelerinde 2-3 ay faturaların alınmaması olduğunu söyledi.

DEDAŞ’ın 30 gün süreyle kesilen elektrik faturasını 15 gün erteleyerek deprem nedeniyle 45 günlük elektrik tüketim faturası kesmesi, Diyarbakırlı depremzedeleri, yüksek faturalarla karşı karşıya bıraktı. DEDAŞ, faturaların ilk kademe ücret üzerinden değerlendirildiğini savunsa da 30 gün üzerinden kesilmesi gereken faturaların 45 gün üzerinden kesilmesi ve bazı faturaların ikinci kademe ücret üzerinden değerlendirilmesi tepkilere neden oluyor.

TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Eşsözcüsü ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Alican Çetinkaya, faturaların 30 günlük süre aşılarak 40-45 günlük tüketim bedeli üzerinden kesilmesine dikkati çekerek, bu süre nedeniyle bazı faturaları ilk kademe olarak belirlenen tüketim miktarını aştığına ve ikinci kademe ücret üzerinden değerlendirildiğine işaret etti.

İkinci kademe fiyatını ödemek zorunda kaldılar

İlgili yönetmeliğin tüketim bedeli ve fiyat hesaplamasını yapan Çetinkaya, “Dikkat edilmesi gereken unsurlardan bir tanesi şu, yönetmelik gereği 8 kilovat günlük, çarpı gün sayısı olması gerekiyor. Bize gelen faturalara baktığımızda doğrusu bu 8 çarpı gün olarak yapıyorlar, ama şöyle bir sorunla karşılaşıyoruz: Bir önceki faturalara ve şimdiki faturalara baktığımızda birinci ve ikinci kademe dediğimiz kısımlar var. Birinci kademe 8 kilovat çarpı gün, birinci kademeden onu aşanlarda ikinci kademeden değerlendiriliyor. İkinci kademeden de fiyat artışı var. İkinci kademede fiyat ödemesi yapanların arttığını görüyoruz ve burada bir mağduriyet söz konusudur” diye konuştu.

‘Kar amacı güttüğü için halktan yana olmaları beklenemez’

Yapılması gerekenin 30 günlük ya da 60 günlük tüketim bedeli üzerinden fatura kesilmesinin doğru olacağını belirten Çetinkaya, “Yapılması gereken buydu, ama bu yapılmıyor, her zamanki gibi parasal durum ön plana çıkıyor. Bu şirketleşme, özelleştirme mantığı maalesef en büyük tehlikedir. Kamu yararı güdülmeden halk temele alınmadan yapılan bu şeyler ülkede en büyük sorun ve sıkıntı olmuştur. Özel şirketlerin hepsi de kar amacı güttüğü için halktan yana bir tavır sergilemesi beklenemez. Bunlara karşılık yapılması gereken buraların bir an önce kamulaşması, devlet eliyle üretilmesi ve devletin şu anki iktidar mantığıyla değil, sosyal devlet anlayışıyla halkı tabana alıp yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.

‘Olması gerekeni yapmadı’

Mağduriyetin 45 günlük faturanın kesilmesinden kaynaklandığını tekrarlayan Çetinkaya, olması gerekenin deprem bölgelerinde elektrik bedelinin geçici bir süreliğine alınmaması olduğunun altını çizdi. Faturaların birkaç ay ötelemesi gerektiğinin altını çizen Çetinkaya, “Buradaki tüm faturaların deprem bölgesindeki tüm insanların faturalandırmalarının yapılmaması, bunları almaması, iki üç ay alınmaması. Bunu yapamıyorsa bile ‘Benim gücüm yok’ diyorsa da olması gereken bu faturaları ötelemektir” şeklinde konuştu.

Elektriğin temel bir insan hakkı olduğunu, elektriğin kamu olarak yapılması gereken bir hizmetin kar amacı güden şirketlere verilmesinin büyük sorunlara yol açtığını kaydeden Çetinkaya, “İktidarın şuanda fatura alma peşinde olmaması gerekiyor. Bu dağıtım şirketlerine ‘Daha önce bu halkın sırtından kazandığınız paralardan, o kârınızdan düşün ve bu insanların faturalarını okumayın, üç ay boyunca parasını almayın, diyoruz’ demeliydi” diye ekledi. (MA)

Editör: Ali Abbas Yılmaz