Reşat Nuri Güntekin, Yeşil Gece adlı romanında bir takım eşraftan söz eder. Ege yöresidir.

Eşraf takımı, Cumhuriyet kurulmadan önce padişah yanlısıdır. Cumhuriyet taraftarlarının şiddetle karşısındadır. Cumhuriyet kurulduktan sonra, bunlar en koyu cumhuriyetçi kesilir, daha önceki cumhuriyet yanlılarını veya hakiki cumhuriyetçileri bir kenara iterek,' devletin olanaklarından daha çok faydalanan koyu birer cumhuriyet ve laiklik taraftarı kesilmişlerdir.

İlçenin birinde, yaşayarak tanık oldum, bir aile dört farklı partinin iktidarında da belediye başkanlığını kazandı. Hangi parti iktidara geldiyse veya hangi partiden iktidar kokusu aldılarsa, hemen ona geçtiler.

FETÖ’nün,' iş ve iktidar olanakları sağladığı dönemde birçok insan hemen teşkilatlarına koştu. Vali, kaymakam, genel müdür, müsteşar, doçent, Prof., rektör oldular. Şirket yöneticisi oldular. Ucuz kredi temin eden iş adamı oldular. Hazine arazilerine konarak büyük müteahhitliğe adım attılar.

15 Temmuzdan sonra, devletin elinden yakasını kurtarabilen Fetöcüler, yüzde bin yön değiştirdiler.

İşten atılmamak için KESK’ ten de ayrılıp “devlet sendikalarına” geçen birçok kişi oldu. Çünkü bir söylenti alıp başını yürümüş, fısıltıyla herkesin içine işlemişti: KESKliler işten atılacak. İşten atılma tabii ki hafife alınacak bir şey değildi. Ev, araba taksitleri vardı. Çocukların okulları vardı. Alışılmış bir hayat standardı vardı.

İnsanlar, hukuk olduğunu, kanun olduğunu, haklarını arayabileceklerini düşünemiyorlardı. Hukukun işlevini yitirdiğini canlı örnekleriyle görmüşlerdi. Binlerce insan iş sahibi olarak yatmış, sabahleyin işten atıldıklarını görmüşlerdi.

Bir bayan öğretmen, okula gelmek üzere hazırlanırken kocası “Sen işten atılmışsın, bilmiyor musun?” demişti. Kadın inanamamış, resmi gazetede yayınlanan kararnameyi göstermişti ona kocası.

Genç bir çiftin düğününde işten atıldıklarını öğrenmiştik. Herkes onlardan nasıl saklayacağını düşünürken, insanların suratlarından anlamış, yıkılmışlardı.

Hukuksuz işten atılma sürecinde, en büyük korkum dersteyken işten atıldığımı haber vermeleri düşüncesiydi. Öğrencilerin önünde nasıl çırılçıplak konuma düşeceğimi düşündükçe uykularım kaçıyor, sabahları ilk işim kararnameleri kontrol etmek oluyordu.

İşten atılmalar gerçekten zor, ağır süreçlerdir. Fakat bunlara güçlü bir refleks verilmeyince, etkisi ağırlaşarak sürer. Buna hep beraber tanık olduk. Keyfi işten atılmalar artarak sürdü. İnsanlar konuşamaz hale geldiler.

Bütün bu süreçlerden etkilenmeyen, saf değiştirerek mevki, makam sahibi olan insanlar da oldu. Bu insanlardan bir kısmını yakından tanırım. Her devrin insanlarıdır. Kim iktidar olursa, hemen bir yolunu bulup bir mevki, bir koltuk sahibi olurlar. Hukuksuzluğun olduğu yerde yağcılar yöneticilerin gözde insanlarıdırlar. Sayelerinde hukuksuzlukları, adaletsizlikleri bir vicdan azabı yaratmaz.

Türkiye’de, diyebilirim ki, insanların yüzde sekseni her devrin insanlarıdır. Faşizmden komünizme, şeriattan liberalizme kolay geçiş yapabilecek omurgasızlıktadır. Büyük çoğunluk saf değiştirerek yaşamına devam ederken, bir kısım insan saf değiştirirken mevki, makam elde eder, eski arkadaşlarına ihanet ederek zenginleşir.