SUR AJANS/ÖZEL HABER

Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mehdi Özdemir, hakların herhangi bir mahkeme kararı olmadan pasaportu iptal edilen ya da yurtdışına çıkış şerhi konulan yurttaşların durumuna ilişkin Sur Ajans’a konuştu.

Özdemir, haklarında herhangi bir mahkeme kararıyla yurtdışına çıkış yasağı konulmayan ancak İçişleri Bakanlığı’nın idari tedbiri kapsamında pasaportu iptal edilen ya da yurtdışına çıkış şerhi konulan yurttaşların idare mahkemelerine dava açarak söz konusu tedbirin kaldırılabileceğini söyledi.

Özdemir, Anayasa Mahkemesi’nin yurttaşların seyahat özgürlüğünün mahkeme kararı olmadan kısıtlanması uygulamalarına yönelik olarak OHAL KHK’sı ile getirilen Anayasanın 23’üncü maddesine ve temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına dair kanun hükmünün kendi içerisinde hukuka aykırılığı tespit edildiği ve iptaline karar verildiğini belirtti.

‘İdari bir tasarrufla yurtdışına çıkışı engelleyen mevcut uygulamanın sonlanması gerekmekte’

Özdemir pasaport iptali ve yurtdışına çıkış şerhine ilişkin şöyle konuştu: “Aslında Anayasanın 23’üncü maddesinde yurtdışına çıkma noktasındaki seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasının bir mahkeme ve hakimin kararına dayandırılması gerektiğini ifade etmiştir. Anayasanın13’üncü maddesi de aslında temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını bir kanun hükmüne dayandırılması noktasında zorunluluk getirmiştir. OHAL süreci itibariyle bakıldığında 15 Temmuz 2016 sonrasında ilan edilen OHAL dönemi içerisinde kişilerin genel güvenliği tehlikeye sokması veya irtibat ve iltisak boyutuyla haklarında tespit işlemi gerçekleştirilen, yoğunlukla ihraç işlemine maruz bırakılan yurttaşlar açısından İçişleri Bakanlığınca pasaportların iptali veya yurtdışına çıkma noktasındaki taleplerin şerh konulmak suretiyle reddedilmesine dair işlemler gerçekleştirildi. Bu bir idari tasarrufla gerçekleştirildi. Ancak sonraki süreçte bakıldığında Anayasa Mahkemesi tarafından 21 Temmuz 2022 tarihinde bu OHAL KHK’sı ile getirilen Anayasanın 23’üncü maddesine ve temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına dair kanun hükmünün kendi içerisinde hukuka aykırılığı tespit edildi ve iptaline karar verildi. Burada Anayasa Mahkemesi esasında yasama yetkisini elinde bulunduran Meclise bir süre verdi ve bu süre kapsamında aslında kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin, seyahat özgürlüğünün sınırlandırılmasının bir yasal düzenlemeye tabi tutulması ve bu yasal düzenlemenin de aslında sınırlamanın mahkeme ve hakimlik tarafından verilebileceğine dair Anayasa hükmünün gereğinin yerine getirilmesi talep edildi. Fakat Meclis tarafından bu kapsamda herhangi bir yasa değişikliği henüz daha yapılmadı. Yasanın iptali sonrasında ortada bir hukuki boşluk söz konusu. Bu hukuki boşluğun aslında temel hak ve hürriyetleri gözeten bir pozisyonda değerlendirilmesi lazım. Ancak halihazırda yasanın iptali öncesi ve iptal sonrasına bakıldığında İçişleri Bakanlığı tarafından bu idari tasarrufla gerçekleştirilen pasaport iptallerin veya yurtdışına çıkma konusunda konulan şerhlerin henüz daha kaldırılmadığı, OHAL KHK’sı ile getirilen yasal değişiklik sırasındaki mevcut düzenlemenin, uygulamanın pratiğinin devam ettirildiğini görmekteyiz. Ancak Anayasa Mahkemesinin yasanın iptaline ilişkin mevcut kararı kendi içerisinde İçişleri Bakanlığı tarafından bağlayıcıdır. Anayasanın 153’üncü son maddesi Anayasa Mahkemesince alınan kararların bağlayıcılığını ifade etmektedir. Bu bağlayıcılık kendi içerisinde İçişleri Bakanlığı’na sorumluluk yüklemektedir. Bu açıdan seyahat özgürlüğünü kısıtlayan herhangi bir mahkeme ve hakimlik kararına dayanmadan idari bir tasarrufla yurtdışına çıkışı engelleyen mevcut uygulamanın sonlanması gerekmektedir. Bu konuda da İçişleri Bakanlığı’nın hukuki güvenlik hakkı kapsamında yurttaşların seyahat özgürlüğünü gözeten bir yaklaşımla mevcut uygulamayı sonlandırması gerekmektedir.”

‘İdare Mahkemesi’ne iptal davası açmaları gerekiyor’

Pasaportu iptal edilen ya da hakkında yurtdışına çıkış tahdidi konulan birçok yurttaşın olduğunu ifade eden Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “OHAL sonrasında istihbari bilgilerle irtibat ve iltisak kavramları üzerinden pek çok yurttaşın yasadışı bir örgütle ilişkilendirildiğine vakıf durumdayız. Bu anlamda ihraç edilmiş veya hakkında ihraç kararı verilmeksizin irtibat ve iltisak kavramları üzerinden hakkında fişleme kararı verilen pek çok yurttaş var. Bu yurttaşların mevcut anlamda bakıldığında pasaportlarının iptali veya yurtdışına çıkışlarına konulan şerhe dair bilgi alması Nüfus Müdürlüğü’ne yapılacak bir sorgulama ile gerçekleşir. Pasaport iptal ya da yurtdışına çıkış şerhine ilişkin olarak varolan bir durum söz konusu ise Nüfus Müdürlüğü’ne başvuru yaparak bu kararın geri alınmasını ve seyahat özgürlüğünün sınırlandırılmamasına ilişkin bir talepte bulunmaları gerekir. Mevcut durum itibariyle talebin reddi halinde de İdare Mahkemesi’ne iptal davası açmaları gerekiyor.”

Yurtdışına çıkma tahditleri devam edenler

İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ise konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: “Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü, kendisi hakkında bir adli veya idari işlem olmadığı halde,  eşleri hakkında yürütülen işlemlerden dolayı şerh konulduğu tespit edilen 155.350 kişinin pasaportlarındaki şerhler 25.07.2018 tarihinde kaldırmıştır. Ancak bahse konu dışında, devam eden davalarda verilen yurt dışına çıkma tahditleri, savcılıklardan soruşturmaların güvenliği açısından tedbir maksatlı konulan şerhler, terör örgütlerine üyelikleri, iltisak veya irtibatları nedeniyle kamu görevlerinden çıkarılanlar hakkında 6749 sayılı yasa gereği tesis edilen işlemler nedeniyle konulan şerhler ise devam etmektedir.”

60 gün içinde dava açılabilir

Pasaport tahdidi işlemine karşı iptal davasında süre pasaport tahdidinin iptali davası açılmadan önce, idareye pasaport tahdidi işlemine ilişkin başvuruda bulunularak tahdit uygulanıp uygulanmadığı, uygulandıysa iddia unsurları bakımından gerekçelerinin izahı istenebilir. İdareden 30 gün içinde cevap gelmemesi halinde cevap süresinin dolmasından itibaren, yahut süresinde gelecek göre cevabın tebliğinden itibaren 60 gün içinde idare mahkemelerinde dava açılabilir.

Editör: Ali Abbas Yılmaz