İHD Diyarbakır Şubesi "Herkes İçin Barış" talebi ile sürdürdüğü barış nöbetini şube binasında saat gerçekleştirdi.
Barış Nöbeti’nde yapılan açıklamayı İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Yakup Güven okudu.
‘Barış Nöbetimizin altıncısını gerçekleştiriyoruz’
Güven açıklamada şu ifadelere yer verdi: “İnsan Hakları Derneği Merkez Yönetim Kurulunun almış olduğu karar ile tüm şubelerimizde eş zamanlı olarak başlattığımız Barış Nöbetimizin altıncısını; kentimizdeki hak savunucuları, sivil toplum kurumları ve meslek örgütleri temsilcileriyle birlikte gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de toplumsal barışın önünde engel olan kronik sorunların çözümüne ilişkin talep ile önerilerimizi güçlü ve etkin bir biçimde kamuoyu ve muhataplarına ulaştırmaya çalıştığımız bu eylemimiz, hak mücadelesi ve barış çabamızda paydaş olduğumuz kurumların desteğiyle daha fazla güç kazanmakta; bu destek ve dayanışma, barışa olan inanç ve umudumuzu artırmaktadır. Bu vesileyle öncelikle bizimle dayanışan tüm barış savunucusu dostlarımıza teşekkür ediyoruz.”
‘Türkiye’de nefret suçları ile ilgili yasal bir düzenleme yok’
Bölgede yaşanan hak ihlalleri, işkence ve cezasızlık politikasının süreklileştiğine vurgu yapan Güven, sözlerine şöyle devam etti: “Giderek artan ayrımcı ve ötekileştirici politikaların sonucu olarak meydana gelen ihlaller, yalnızca bölgemizle sınırlı kalmamakta; siyasi iktidar ile ırkçı, şovenist bazı parti yöneticileri ve grupların nefret söylemleri ile Kürtlere, Kadınlara, LGBTİ+ bireylere, Alevilere, Suriyeli sığınmacılar yani tekçi anlayışın ‘kendisine’ tehdit gördüğü herkese karşı her an her yerde nefret söylemi ile birlikte şiddet eylemleri gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de nefret suçları ile ilgili yasal bir düzenlemenin bulunmayışı da; bu suçların sistematik ve örgütlü bir şekilde işlenmesine zemin oluşturmaktadır. Son zamanlarda Muğla’nın Bodrum ilçesinde Kürt işçilere Kürtçe konuştukları gerekçesiyle bir grup işçinin ırkçı söylemlerle saldırması, Bursa’da 21 Plakalı bir aracın Bursaspor formalı ırkçı bir grup tarafından taşlanması, deprem bölgesinde Suriye’den gelen sığınmacılara karşı geliştirilen nefret söylemleri ile ırkçı saldırılar, LGBTİ+ bireylerin bazı siyasetçiler ile gruplar tarafından hedef gösterilmesi gibi birçok olay ırkçı ve ayrımcı politikaların yaygınlaştığını göstermektedir.”
‘Toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden biri olan ayrımcı ve ırkçı uygulamalar’
Seçim sürecinde söz konusu ihlallerin arttığına işaret eden Güven, “Özellikle Türkiye’nin bir seçim sürecine girmesi ile bazı politik çevrelerin nefret söylemleri, ırkçılık ve ayrımcılık uygulamaları süreklileştirmekte; şiddete maruz bırakılan gruplar açısından güncel bir tehdit yaratmaktadır. Toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden biri olan ayrımcı ve ırkçı uygulamaların Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ideolojik kuruluş kodlarına dayandığını biliyoruz. Ülkenin girmiş olduğu seçim sürecinde bu ırkçı, ayrımcı ve ötekileştirici politikanın iktidar ve iktidara talip tüm güçler tarafından özellikle Kürt karşıtlığı üzerinden sürdürüldüğüne tanık olmaktayız. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için kurucu ideolojiyi aşma iddiasında yeni bir dil ve söyleme ihtiyaç duyulurken, iktidar ve muhalif siyaset odaklarının neredeyse tamamı seçim kampanyalarını bu ideolojiyi daha fazla sahiplenme ve kutsama üzerine inşa etmektedirler” diye belirtti.
‘Barışın tesisi insan hakları savunucularının ortak mücadelesi ile gelecek’
Hak ihlallerine karşı verilen mücadelenin altını çizen Güven, “İnsan hakları savunucuları olarak her zaman ve koşulda; tekçi ideolojik anlayışa karşı çoğulcu, demokratik ve insan haklarına dayanan bir yönetim anlayışının hâkim olması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Toplumsal barışın sağlanması; ırkçı ve ayrımcı politikaların geriletilmesi, nefret suçunu cezalandıran yasal düzenlemelerin oluşturulması için mücadele etmek gerekir. Bizler biliyoruz ki; devletin tekçi ideolojik anlayışını terk etmesi ancak geniş bir toplumsal muhalefetin, insan haklarına dayalı bir programı öncelemesi ile mümkündür. Türkiye’de Kürt meselesinin çözümsüzlüğünde olduğu gibi ayrımcı ve ırkçı politikalarda ısrar eden her politik tutuma, barış talebiyle karşı duracağız. Türkiye’de yaşayan yurttaşlar için onurlu bir barışın tesisi insan hakları savunucularının ortak mücadelesi ile gelecektir” ifadelerini kullandı.