SUR AJANS- İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 12 Eylül Askeri darbesinin 44. yıldönümünde İstanbul TRT Radyosu önünde açıklama yaptı. 

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri “Otoriterleşme yolundaki ısrarına rağmen, darbe karşıtı olduğunu söylemekten vazgeçmeyen hükümeti; 12 Eylül’e ve darbelere karşı olduğunu ispata çağırıyoruz” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri, 12 Eylül 1980 tarihinde TRT, PTT ve diğer iletişim dairelerine el koyarak askeri darbe gerçekleştirdi. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Başbakan Süleyman Demirel’in konutu ve daha birçok kamu kuruluşuna el konulduğuna dair bilgi TRT radyolarından tüm ülkeye duyuruldu. Darbe sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Süleyman Demirel’in başbakan olduğu hükümetin faaliyetine son verildi, parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırıldı, ülkede sıkıyönetim ilan edildi ve yurt dışına çıkışlar yasaklandı.

Darbeci Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ise devlet başkanı oldu. Darbe sonrası; resmî rakamlara göre 650.000 kişi gözaltına alındı, 230.000 kişi askerî mahkemelerce yargılandı, cezaevlerinde ise işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi öldü, 48 kişi idam edildi, 1.683.000 kişi ise fişlendi.

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, her yıl olduğu gibi bu yılda protesto edildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, darbenin 44. yılında, Elmadağ TRT Radyosu binası önünde basın açıklaması yaptı.

“12 Eylül zihniyeti halen işbaşında”

“12 Eylül 44 yıldır sürüyor, karanlığa teslim olmayacağız” pankartının açıldığı eylemde basın açıklamasını İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri yaptı.

12 Eylül darbesiyle insanlığa karşı suçlar işlendiğini söyleyen Yoleri, şu açıklamayı yaptı:

“12 Eylül’ün bilançosu ağırdı; alelacele ve adil yargılanma ilkelerine riayet edilmeden yapılan yargılamalarla 517 kişiye idam cezası verilmiş ve 50‘si infaz edilmişti; 300 kişi “kuşkulu” bir şekilde ölmüş 171 kişinin ‘işkenceden’ öldüğü belgelerle kanıtlanmış, 11 kişi gözaltında kaybedilmişti. 937 film ‘sakıncalı’ bulunduğu için yasaklanmış, 23 bin 667 derneğin faaliyeti durdurulmuş, sırf İstanbul’da 300 gün gazetelerin çıkması engellenmişti. 31 gazeteci tutuklanmış, 300 gazeteci saldırıya uğramış ve 3 gazeteci öldürülmüştü ve tam 49 ton gazete, dergi ve kitap, sakıncalı olduğu iddiasıyla imha edilmiş, basın özgürlüğünü kısıtlayan 151 yasa çıkartılmıştı.

Üzerinden tam 44 yıl geçti ancak; halen 82 tarihli darbe anayasası yürürlükte, darbe anayasası ile hayatımıza sokulan kurumlar iş başında. Ve özellikle 2016-2018 OHAL sürecinde yaşanan ağır bilanço, devamında çıkarılan yasalar ve hakim politikalarla insan hakları normları ve demokrasi ilkelerinin yanında yürürlükteki hukukun dahi yok sayılması sonucunda yaşanan; yaşam hakkı ve işkence görmeme hakkından ifade özgürlüğüne , örgütlenme özgürlüğünden toplanma özgürlüğüne, eğitim hakkından sağlık hakkına, çevre hakkından insan onuruna yaraşır bir yaşam hakkına temel haklarımızın aymazca ihlal ediliyor olması gösteriyor ki; 12 Eylül, kurumları yanında zihniyeti ile de halen iş başında.

Doğan Ceren: Özgür ve üretken bireyler olun Doğan Ceren: Özgür ve üretken bireyler olun

Bilindiği üzere iktidar bununla da kalmadı, “15 Temmuz darbe girişimi” sonrasında ilan ettiği ve iki yıl süren OHAL, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği, 31 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren ve OHAL yetkilerinin devamını sağlayan 7145 sayılı torba kanun, 25 Ağustos 2018 den başlayarak Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray buluşmalarına getirilen yasaklar ve devamında 2020 yılında çıkarılan yeni Bekçiler Kanunu, Çoklu Baro Yasası, Sosyal Medya Sansür Yasası, Ceza İnfazında eşitsizliği derinleştiren ve işkenceye zemin hazırlayan, Sivil Toplum Örgütlerine kısıtlamalar getiren yasal düzenlemeler, 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve hak ve özgürlüklere getirilen yasak uygulamaları ile 12 Eylül’ü daha da pekiştirdi ve hükümetin OHAL yetkilerini 3 yıl süreyle yeniden uzatan yasanın 18 Temmuz 2021 tarihinde kabulü ile rejim, OHAL koşullarının ötesine geçtiğini ve rejimin otoriter tarzda yeniden yapılandırılması amacıyla hareket ettiğini de göstermiş oldu.

“İktidarı denetleyecek otoriteler D2 kaldırıldı”

Özetle geçen yıl olduğu gibi son bir yılda yine; Anayasa ve yasalar dahil, hukuk normlarının bağlayıcılığı yok sayılmış, Anayasa ve uluslar arası insan hakları sözleşmelerine aykırı, hak ve özgürlükleri yok sayan yeni düzenlemeler yapılmış, hak ve özgürlüklerin ihlaline karşı siyasi iktidarı durduracak, denetleyecek mekanizmalar tamamen ortadan kaldırılmış, halk hukuk güvenliğinden yoksun bırakılarak hak ihlalleri, keyfiyet/ hukuk dışılık adalet ve emek mücadelesi alanına, ekoloji mücadelesine, LGBTİ’lere ve kadınlara genişletilerek devam ettirilmiştir. Ve geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bu yapılanlarla kalıcı bir otoriter rejim yapılandırılmaya devam edilmiştir.”

Basın açıklamasında darbeleri önlemek için yapılması gerekenler de şu şekilde sıralandı:

-Darbe kurumlarını kapatmak,

-Hak ihlallerine neden olan yasaları tüm sonuçları ile ortadan kaldırmak,

-Darbecileri ve darbe sürecinde işlenen suçları cezalandırmak,

-Darbe nedeniyle doğan zararların giderimini de kapsayacak şekilde onarıcı adaleti sağlamak,

-Hak ve özgürlükleri evrensel ölçülerde genişletmek ve baskıdan kalıcı olarak kurtarmak,

-Demokratik ve özgürlükleri esas alan yeni bir anayasa yapılması,

-Demokratikleşme yanında çatışma çözümü ve pozitif barışı sağlamak ve kurumsallaştırmak.

Basın açıklamasında son olarak hükümete seslenilerek, “Otoriterleşme yolundaki ısrarına rağmen, darbe karşıtı olduğunu söylemekten vazgeçmeyen hükümeti; 12 Eylül’e ve darbelere karşı olduğunu ispata çağırıyoruz” denildi.

Kaynak: PİRHA