“Kendini tanı” derdi binlerce yıl önce Sokrates. Sadece iki kelimeden oluştuğuna bakmayınız bu cümlenin, içinde dünyalar barındırıyor. Zira -kendine bile düşmandır cahil insan- diye bir anlama götürebilir bizi.

Kendine bile düşmandır cahil insan. Ölümlere, kıtlıklara yol açabilir çoğu zaman. Çaresizce iç çekişlerimizle izleriz olan biteni, çığlık çığlığa yardım isteyenleri. Elimizden hiçbir şey gelmeden izleriz' olan biteni. Susarak… Ciğerleri terk etmeye başlayan oksijen acıtır bizi, kanatır. Yine de susarız. Bilmeyiz çünkü “kendini tanı” cümlesinin taşıdığı büyüyü, omuzlarımıza yüklediği ağırlığı. Çocuklar ölür, gençler, sevgililer, delikanlılar, anneler, babalar ölür. Dünyayı kasıp kavuran bir cehenneme dönüştürür cahil insanın kirli arzuları. Yine de izleriz olan biteni.

Yüzme bilmeyen çocukların kulaçlarında boğuluruz. Denizleri aşmanın ne olduğunu bilmeyen bebeklerin iniltilerinde. Dünyanın duracağını sanırsınız, bir daha dönmeyeceğini. Ama emin olun ki dönmeye devam eder. Hiçbir şey olmamış gibi dönmeye devam eder. Gözlerimle gördüm yemeğin tuzundan şikayet edeni, çarpım tablosunu sevmeyeni, yağmurun damlalarına yüz çevireni. Dünya dönmeye devam eder.

'Delirme sakın diye tekrarlayıp dururuz, delirmek yasak. Bütün iyi insanların kendini koruması gerekiyor. Kendini tanımayanlara bırakamayız bu güzellikleri. Bilmez miyim yaranı sen sarınca güçlü, başkası sarınca merhametli olursun. Bilmez miyim güzel bir gülüşe düşmenin gamzeye öpücük olduğunu. Güçlü durmak gerek. Hayat kötülere, bırakılmamalı. Bilmez miyim?' Sen gül çocuk, gül ki yağmurlar yağsın demesini. Elbette ki bilirim. Utanırım ama bu ifritlerden. Engel olamadığım için, her yer yandığı için ve ayakkabın ayağında olmadığı için utanırım çocuk.

Kendini tanımalı insan. Ağacı, baharı, çiçeği bilmeli. Bilgelik akılla ölçülmez çoğu zaman. Vicdanla, sevgiyle, adaletle konulur teraziye. Geri kalan tüm erdemler borcunu öder' ve biz alacaklarımızın etrafında dönüp dururuz. Güzel renklere sığdırırız duygularımızı. Dileklerimiz ağaçları süsler. Ama maviyi göreceğimizden asla kuşku duymayız. Maviyi göreceğimden kuşkum yok. Vazgeçtiğim anlamına gelmiyor bugün siyaha katlanıyor oluşum. Düşler karanlıkta da kanatlanır. Göreceğim maviyi, kelebeği, çiçeği… Geçecek bu fırtına, hiç kuşkum yok. “Kendini tanı” lütfen.

''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''''