İstanbul’un ciddi bir deprem riski altında olduğunu belirten İMO Şube Başkanı Füsun Sümer, rant odaklı imar düzeni ve yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın kaçak yapılaşmanın önünü açtığını söyledi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara Depremi’nin 24’üncü yıldönümü dolayısıyla İstanbul başta olmak üzere birçok kentte açıklama gerçekleştirdi.
İMO İstanbul Şubesi, şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Şube Başkanı Füsun Sümer, Şube Sekreter üyesi Evren Korkmazer ve Yönetim Kurulu üyesi Özer Or’un yanı sıra çok sayıda şube üyesi ve gazeteciler katıldı. Toplantıda Şube Başkanı Füsun Sümer, açıklamayı yaptı.
Marmara Depremi’nde yaşanan can ve mal kayıplarını hatırlatan Sümer, Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin 17 Ağustos Marmara Depremi’nin birkaç katı büyüklüğünde olduğunu belirtti. Sümer, “Depremden etkilenen 11 il ve çevresinde, resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti, 36 bin civarında bina yıkıldı, 311 bin bina ise kullanılamaz hale geldi. Uzmanlar bu depremlerin ekonomik maliyetinin 120-130 milyar dolar civarında olduğunu tahmin etmektedir” diye belirtti.
Depremin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen bölgede yıkımı bekleyen ağır hasarlı yapıların tehlike yaratmaya devam ettiğini söyleyen Sümer, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemlerinin çevreye ve insan sağlığına zarar verdiğini vurguladı. İmar planlarının oluşturulması sürecinin aksatıldığını ve barınma, su gibi temel ihtiyaçların dahi karşılanmadığını dile getirdi.
Binlerce yurttaşın hala çadırlarda yaşam mücadelesi verdiğini kaydeden Sümer, konteyner kentlerde belediye hizmetlerinde ciddi eksikliklerin yaşandığı ve ulaşım sorununun bu kentler için temel bir mesele haline geldiğini dile getirdi.
Sümer, İzmir Depremi sonrasında Meclis bünyesinde kurulan Deprem Araştırma Komisyonu’nun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre, Türkiye'de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmının “riskli” statüsünde olduğuna işaret etti. Bu risk ortadan kaldırılmadığı sürece Türkiye'nin büyük yıkımlarla yüze kalmaya mahkum olacağını belirten Sümer, Meclis’in Mereş merkezli depremlere ilişkin hazırlamış olduğu Mayıs 2023 tarihli raporuna değinerek, ekledi: “Rapordan anlaşıldığı üzere son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapıya ‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında müdahale edilerek, yenilenmesi sağlanmıştır. Yani 2012 yılından bu yana riskli olduğu düşünülen yapı miktarının sadece yüzde 3-4 civarındaki kısmı yenilenebilmiştir.”
İstanbul’un ciddi bir deprem riski altında olduğuna dikkat çeken Sümer, 1 milyon 500 bin civarında yapının olduğu kentte, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın tahminlerine göre 600 bin civarında yapının riskli olduğunu söyledi. Buna karşılık 81 bin 228 binanın “Kentsel Dönüşüm” kapsamında yıkılıp yenilendiğinin Meclis’in Mayıs 2023 tarihli raporunda ifade edildiğini dile getire Sümer, buna göre İstanbul'daki riskli yapı dönüşümünün son 11 yıl içerisinde yüzde 13-14 civarında kaldığını aktardı.