İnsanlar kendilerini çok övüyorlar.

Başkalarını kolay suçluyorlar.

Başkalarını kolay harcıyorlar.

Kimse, kimsenin emeğine pek saygı duymuyor.

Çok kolay kabalaşıp hakarette bulunabiliyor, iftira atabiliyorlar.

Birkaç kişi ile siyasi konulu tartışmalarımız oldu. Hepsinin kafasında bir “ben” vardı ve onunla tartışıyorlardı.

“Böyle düşünmen çok yanlış” dedi, “Etraflıca düşünmüyor, tarafsız davranamıyorsun.”

“Ağzımdan hiç öyle bir söz çıktı mı? “

“Çıkmadı ama biliyorum öyle düşünüyorsun! “

Bir de alınganlaştı insanlar.

Söylemediğin bir söz, göstermediğin bir davranıştan dolayı aylarca küsebiliyorlar da pek dolaylı yoldan küskünlük sebeplerini öğrenebiliyorsun.

Akşamüzeri trafikte hızla geçerken onu fark ettiğin halde görmezlikten gelmişsin!

“Kendini ne sanıyor ki, o beni görmezlikten gelirse, ben onu hiç görmem!”

İnsanlarda tutarsız davranışlar arttı.

Bir gün konuştuğun insan, sonraki gün çok kolay bir başkası olabiliyor. Söylediği sözlerin çok tersi savunmalarda bulunabiliyor.

İnsanlarda garip bir kararsızlık hali var.

Üç-dört kişi yürüyüşe çıkmışsınız. Bir yerden ana caddeye çıkacaksınız. Ana caddeye çıkan üç sokak var.

“Acaba hangi sokaktan çıksak?”' diyor biri ellerini şakaklarına götürerek.

Biri “Fark etmez, üçü de ana caddeye çıkıyor.”

Ve başlıyor tartışma

“Fark eder, biri daha kısa diğer ikisi biraz daha uzun.”

“Uzun dediğin ne ki, her biri 20-30 m diğerinden daha uzun.”

“Gördün mü, demek ki fark ediyormuş!”

“Yahu fark etse ne olacak, acelemiz yok, bir yere yetişmemiz gerekmiyor. Birisine girer, çıkarız ana caddeye. “

“Sen de hep öylesin, düşünmeden pata küte atılıyorsun!”

“Arkadaş, fark etmez, diyorum. Paramız gitmiyor. Hiçbir yolun, hiçbir tehlikesi de yok. Zaman sorunumuz da yok. Buyurun,' yürüyüp çıkalım.”

“Acele etme, zaten ne yapıyoruz ki, şurada biraz düşünelim.”

“Putin, Ukrayna’ya savaş kararı verirken bu kadar düşünmemişti!”

Son zamanlarda insanların kararsızlık, ikircikli, bir türlü yola koyulamayan, harekete geçmeyen hali karşısında bu sözü çok kullanıyorum: Putin, savaş kararı verirken bu kadar düşünmemişti!

Küçük bir şey alırken, bir pikniğe gidilecekken, bir lokantada, bir pastanede bir şeyler yemek için karar almak gerekirken bir türlü karar alınamıyor; yola çıkılamıyor.