Diyarbakır’da CHP’nin sahada ciddi bir karşılığının olduğunu söyleyen CHP Diyarbakır Milletvekili aday adayı iş insanı İsmail Akyıl, “Saha çok açık. HDP seçmeninde de hiçbir tepki almıyoruz. AK Partililerde zaten ekonomiden dolayı bir kayma var. Artık insanlar görüyorlar, yaşıyorlar. Allah’ın izni ile CHP’yi Diyarbakır’da ikinci parti yapacağız” dedi. SUR AJANS/ÖZEL CHP’den Diyarbakır Milletvekilliği aday adayı başvurusu yapan iş insanı İsmail Akyıl, Sur Ajans’a konuştu. Kentin çözüm bekleyen sorunlarını, partisinin Diyarbakır’daki çalışmalarını, CHP’nin sahadaki karşılığını, HDP ve AK Parti’den CHP’ye geçişleri, anadil, kayyumlar meselesini ve halkın oylarıyla seçildikten sonra Ankara’da yurttaşların sorunlarına duyarsız kalan vekillerin durumunu değerlendiren Akyıl, Diyarbakır’da partisinin kesinlikle vekil çıkaracağını belirtti. chp ismail akyıl röportaj Kentin Kürt sorunu başta olmak üzere istihdam ve yatırım altyapısı konusunda elinden gelen gayreti göstereceğini ifade eden Akyıl, “Memleketimizin, bölgemizin sorunlarını birebir yaşıyoruz. İnsanın anadili ile okuması gibi doğal bir şey var mı? Bunun tartışmam, orada da net olarak söylerim. Korkmadan konuşmamız lazım. Beyinleri hapsetmememiz lazım” dedi. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? “1968 yılında Diyarbakır’ın Bağıvar Beldesinde doğdum. İl ve orta öğrenimimi orada tamamladım. Diyarbakır’da liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde öğrenimime devam ettim. Yaklaşık 2 yıl sonra yoğun iş sebebiyle üniversiteden ayrılmak zorunda kaldım. Yıllardan beri tekstil, inşaat, tarım birçok sektörde işlerle uğraşmaktayım.” chp ismail akyıl CHP Diyarbakır Milletvekili aday adayı iş insanı İsmail Akyıl

‘Siyasetin içinde doğduk’

Siyasete atılma fikri nereden doğdu? Aslında siyasetin içinde doğduk. Daha önce biraderim Bağıvar Beldesi’nde 3 dönem Belediye Başkanlığı yaptı. Büyük biraderim 2 dönem Milletvekili adayı oldu. Kuzenlerim geçmiş dönemlerde aday oldular. Diyarbakır büyük bir kent ve ailemiz de büyük. Sürekli bu şekilde görev alma zorunluluğu doğdu ve biz de bu işe talip olduk. Kısmetse, nasipse ve eğer bir şeyler yapabileceksek bu anlamda mutlu oluruz.

‘Amed’in tarihsel bilincinde olan insanların bölgede ciddi yatırımlar yapılabileceğine inanıyorum’

Bu kentte doğdunuz, büyüdünüz, yaşadınız. Sizce kentin öne çıkan, yıllardır çözümsüz kalan ve çözüm bekleyen sorunları nelerdir? Kentin birçok önemli sorunu var. Nedir bunlar; işsizlik büyük bir problem. Ekonomi büyük bir problem. Kadın hakları, gençliği sorunları, genç kızlarımızın sorunları, Z kuşağının sorunları, iş insanlarının sorunları vb. hepsi de kendilerine göre ciddi problemler yaşıyorlar. Bölgemizin kalkınmaya yönelik hamle yapma şansı var. Biz coğrafyada iyi bir yerde bulunuyoruz. En önemlisi çok iyi bir güneşimiz var. Allah bu bölgeye bunu nasip etmiş. Ekilebilir arazilerimiz var. Yeni barajlar yapılıyor, sulanabilir tarlalarımız var. Hayvancılık yapılabilecek alanlarımız bulunmakta. Dolayısıyla burada çok yönlü yatırım yapma şansı var. İş insanlarımız var geliştiler, Batıya gittiler, Avrupa’ya gittiler. Bu kadim şehrin, Amed’in, Diyarbakır’ın tarihsel bilincinde olan insanların bu bölgede ciddi yatırımlar yapılabileceğine ve başaracaklarına inanıyorum. chp akyıl

‘Bölgemizde ciddi bir kavga vardı’

Kentin ciddi potansiyeli olduğunu ifade ettiniz. Bu potansiyel bugüne kadar neden açığa çıkarılamadı, yaşanan sorunlara hala neden bir çözüm getirilemedi ve siz bunları nasıl sağlayacaksınız? Bölgede hepimiz zaten buranın çocuğuyuz. Herkes buradaki sorunları birebir biliyor. Sokaktaki bekçi de köydeki muhtar da çoban da çalışan memur da personel de işçi de hepsinin de söyleyecekleri hemen hemen aynıdır. Nedir bunlar; Bölgemizde ciddi bir kavga vardı. Bu sadece Diyarbakır için de Güneydoğu için de değil tüm Türkiye’nin geri gitmesine sebep oldu. Birinci problem budur.

‘Sistem yürümüyor ve değişmesi lazım’

Kürt sorunu mu? Evet, Kürt sorunu tabii ki. İkinci problem de 20 yıllık iktidarın özellikle son 10 yılı çok farklı bir boyuta geldi. Önceden topladıklarını; yol yaparız, baraj yaparız, köprü, havaalanı, yapıyoruz, Kanal İstanbul gibi projelerle bütün milletin parasını çektiler. Ülkemizi borçlandırdılar. Tabii bunun ekonomiye ciddi yansımaları oldu. İnsanları, hiç kimseyi memnun edeme hale geldi. Asgari ücreti arttırıyorlar, doğru ama 2-3 ay sonra doğalgaza, elektriğe yeni zam gelmiş. Ekmeğime, suyuma zam gelmiş. Yani, hiç kimse kendi hayatından memnun değil. Türkiye’de memnun olan bir zümre var tabii. Rahmetli Özal’ın orta sınıf dediği kesimi bu sistem kaldırdı. Demek ki, bu sistem yürümüyor ve değişmesi lazım. Bu tek bizim için değil ki, Ali için de Hüseyin için de çiftçi-köylü için de memur için de doktor için de herkese lazım. Çocuklarımıza da geleceğimize de gençlerimize de lazımdır. Aklıselim, bilime dayalı, açık, aydınlık bir noktaya doğru ilerlememiz lazım.  Biz her yönümüzle geriye gittik. Gazetecilerimiz öyle, tiyatrocularımız öyle sinemacılarımız, sanatçılarımız öyle, iş insanlarımız öyle. Aynı kafa, tek tip insan yaratmaya çalışıyoruz. Düşünce hapsedilir mi? Beyindeki düşüncelere ipotek koyuyoruz, diyoruz sen konuşma. Sen sus, müdahale etme! Senin bu kadar konuşma yetkin, hakkın var. Bu şekilde bir ülke yönetilmez. chp diyarbakır

‘Hep birlikte el ele tutunup bu problemlerin üstesinden gelmeye çalışmamız lazım’

Yani, bütün toplumsal kesimler gidişattan memnun değil diyorsunuz. Peki, siz ne sunacaksınız? Kürt sorununa ilişkin, bahsettiğiniz diğer sorunlara ilişkin nasıl çözüm alternatifleri üreteceksiniz? Bu iş bir bireyin yapabileceği bir iş değil. Afaki sözler sarf etmeyi sevmem. Tabii ki bunlar bir parti politikası ile çözüm bulacak sorunlardır. Genel Başkanımız buraya geldikten sonra sahayı açtı. Her sorun alanına dokunarak, herkesle irtibatta olarak, alt-üst görmeden, insanlara eşitlikçi, demokrat bir kafayla yaklaşmamız lazım. İkincisi böyle bir görevi Allah nasip ederse Bölgem için elimden ne gelirse, korkmadan, çekinmeden mücadelemi veririm. Çünkü Bölgenin ciddi yarası var, insanlarımız travma yaşıyor. Şehrin her bölgesini biliyorum. Mardinkapı’yı da Bağlar’ı da Ofis’i de Sur’u da Fiskaya’yı da biliyoruz. Saraykapı’da yaşayan kahveciyi de orada sakız satan sokak çocuklarını da evlere temizliğe giden kadınlarımızı da evine ekmek götüremeyen babayı da çocuklarını okula götüremeyen anneleri de yataklarında bakıma muhtaç hasta insanları da köydeki çobanı da hepsini biliyoruz ve Bölgenin her tarafında insanlarla diyalogtayız. Sadece bir kesime değil toplumsal bir yaklaşım içindeyiz. Bu da toplumsal barışla olur. Açık bir kafayla, görüşle olur. Ötekileştirmeden olur. Neticede Türkiye büyük bir ülkedir. Tarihsel bir gerçeğimiz var. Bin yıllık bir kültürden geliyoruz. Aynı coğrafyada beraber kardeşçe yaşadık. Ne oldu ki bu 40 senede her şey değişti? Ecevit buraya geldiği zaman (70’li yıllar) Dağkapı Meydanı’nda öyle bir izdiham oldu ki, 2 insan o kalabalıkta düştü ve vefat etti. Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı o kadar büyük bir coşku vardı. Sonra bir dönüşüm oldu ve insanlar birbirinden uzaklaşmaya başladı. Bu İstanbulludur, Trabzonludur, Rizelidir, Çankırılıdır, Yozgatlıdır, Malatyalıdır vs. böyle bir şey olmaz. Güzel bir coğrafyada yaşıyoruz. Türkiye’nin her bölgesini, hepimiz gezmişiz. Dört mevsimi yaşayan, Avrupa’da, Asya’da böyle bir ülke yok. Kaynaklarımız da zengin. Türkiye’nin çok büyük kaynakları var.  Biz bu savaşa verdiğimiz paraları insanlarımıza verseydik herkes mutlu ve refah içine yaşardı. Belki çok daha iyi yerlere gelirdik. Tabii ki, bu sadece Türkiye’nin meselesi de değil. Ortadoğu’nun ciddi sorunları var. Yanımızda Irak, İran, Suriye, hepimiz buraları gözlemliyoruz. Sıkışıp kalmışız. Yine, Ukrayna-Rusya savaşı, bu Avrupa’ya da ciddi etki etti. Dolayısıyla biz kendi bölgemizle ilgili elimizden geleni zaten yaptık. Geçmişte, fabrikalar açarak, istihdam yaratarak… Organize Sanayi Bölgesi’ne yatırımcı arkadaşlarımızı çekerek orada yatırımlarımızı gerçekleştirdik. Gerek direkt gerek endirekt hep gözümüz bu tarafa oldu. Kendi şehrimize nasıl bir katıda bulunabiliriz diye hareket ettik. Sadece bugün söylemekle değil, geçmişimizi de inceleyerek bakın. Karnemiz var, ailemizin de karnesi var. Tabii halk nasıl değerlendirir bu onların takdiridir ama bana göre karnemizi elimizden geldiği kadar, 5 almadıysak belki 3-4 aldık. Bu toplumda belli bir karşılığımızın olmasının sebebi de budur. Artık iş insanlarının bu işe atılması lazım. Kendi şahsi ceplerini doldurmak, kendi ailesini kurtarmak amacıyla değil, toplum bilinciyle, gerçekten açık kafayla insanlarımıza yardımcı olmamız lazım. Hepimiz aynı bölgenin aynı şehrin çocuklarıyız. Hep birlikte el ele tutunup bu problemlerin üstesinden gelmeye çalışmamız lazım.

‘Büyük bir çerçeve çizerek sorunlara müdahale etmek lazım’

Genelde yurttaşların şöyle bir serzenişleri oluyor. Milletvekilleri seçilebilmek için geliyorlar, geziyorlar ama seçildikten sonra, Ankara’ya gittikten sonra seçildikleri yerlerin sorunlarını unutuyorlar. Siz, yurttaşın bu tespitini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben halkın bu tespitini doğru, çok yerinde görüyorum. Ben de böyle düşünüyorum. Bana da sorsanız aynı şeyi söylerim. Niye aynı söylerim, çünkü yıllardan beri giden arkadaşlarımız oldu, çoğuyla da dirsek temasımız oldu. Ailevi ilişkilerden oldu, birebir ilişkilerden oldu. Şimdi bu işi ticaret gibi göreceğiz. Siyaset de ticarettir. Nasıl ticarettir, biz bölgemizi nasıl geliştirebiliriz? Kaynaklarımızı nasıl kullanabiliriz? İnsanlarımızdan nasıl uzak kalmayabiliriz? Gidip bir odaya kitlenmekle, 2 kişinin tayini ile veya birilerini işe almakla değil, genel, büyük bir çerçeve çizerek sorunlara müdahale etmek lazım. Geçmişte bu yatırımları bölgeye yaptık. Tabii ki, hükümetin, devletin imkanlarını bölgeye aktarmak lazım. Urfa’dan sonra otoban yok. Araç ile her İstanbul dönüşünde Urfa’dan sonra korkuyorum. Bin 300 kilometre de buradan devam etsin; Diyarbakır, Van, Hakkari, Muş, her tarafa gitsin. Rize’de, Trabzon’da açılıyor da neden buraya kadar getirmiyorsunuz? İkincisi Silvan projesi. Yıllardır baraj açılacak diyorlar. 2 milyon dönüm sulanabilir alan var ve bu şehri kurtaracak bir projedir. Yok ödenek çıkmadı, geri gitti, ileri geldi vs. bir türlü tamamlanmadı. Bu şekilde olmaz, bu yatırımları önceliğimize almamız lazım.

‘Sosyal devlet anlayışı böyle olmaz’

Yani, altyapı yatırımlarının tamamlanması lazım. Tabii ki, bunu bilimsel çalışmak lazım. Argesini yapmak lazım. Uzmanlarımız var, üniversitelerimiz var. Projelere çok paralar da harcandı ama bir türlü bitmedi. Bunlar Türkiye’yi kömüre, una, şekere alıştırdılar. Elbette ki, insanlarımızın ihtiyacı var, niye yaptılar demiyorum. İhtiyaçları var çünkü insanlar evde aç. Sobası yanmadığı için mecbur kömürü alıyor. Gıdası yok, mecbur yağ yardımını alıyor. Ama sanki bunu ceplerinden veriyorlar gibi yapıyorlar. Bunlar devletin kasasından çıkıyor. Bizim vergilerimizle toplanan paradır. Kimse kendi kasasından, şirketinden buraya aktarmadı ki, bizden kesilen paralarla, toplanan vergilerle, elektrik, doğalgaz faturalarında ödenen ÖTV ile ödeniyor. Sosyal devlet anlayışı böyle olmaz. Örnekleri vardır. Hiçbir şey bilmiyorsak komşularımıza bakalım. Avrupa’yı inceleyin, Almanya’yı, Fransa’yı, İtalya’yı, Belçika’yı inceleyin, onlar bunu nasıl yapıyor? En azından yüzünüzü Batıya dönün. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Öğrenilir ve ona göre politikalar geliştirilir.

‘Korkmadan konuşmamız lazım’

Kürt sorunu özelde anadilde eğitim ile özdeşleşiyor. Siz anadilde eğitim talebini nasıl değerlendiriyorsunuz. Aday gösterilir ve seçilirseniz bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceksiniz? Tabii henüz CHP’de bir aday adayım ama Allah kısmet eder oraya gidersem tabii ki bu sorunu dile getireceğim. Memleketimizin, bölgemizin sorunlarını birebir yaşıyoruz. İnsanın anadili ile okuması gibi doğal bir şey var mı? Bunun tartışmam, orada da net olarak söylerim. Korkmadan konuşmamız lazım. Beyinleri hapsetmememiz lazım. Birbirimize çok yakın davranmamız lazım. Tabii ki, Genel Merkezin parti politikaları da var ve çok ayrışmak da doğru değil. Ama böyle bir imkan gelirse emin olun ki, elimizden gelen her türlü gayreti gösteririz.

‘CHP’yi Diyarbakır’da ikinci parti yapacağız’

Bölgede AK Parti ve HDP Milletvekili çıkaran 2 parti. Sizde Kürt seçmenin HDP ve AK Partiye yönelik düşüncesi değişti mi, bu 2 partiye karşı hala bir beklentisi var mı? Diğer taraftan Kürt seçmenin CHP’ye karşı tavrı, tutumu, yaklaşımını nasıl okuyorsunuz, bir değişim var mı? CHP Kongresi 6 ay önce oldu. İl Başkanımız seçildi. Saha çözüm ekibimizi oluşturduk. Günlük 70 gencimizi ev ev, kapı kapı CHP’yi anlatmak için gönderiyoruz. Şuana kadar 17 bin haneye yetiştik. Çünkü her şey dokunmakla oluyor. Tabii Genel Başkanımız bu sahayı bize açtı. Daha önce bu politikayı burada yapmak çok zordu. Bölge 2 parti arasında sıkışmıştı. Bu sadece Diyarbakır ile sınırlı değil bölge illerinde de (Batman, Muş, Van, Urfa) böyle. Bir parti düşünün her yerde yüzde 25-30 oy alıyor ve bu bölgede de 1-2 puan alıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bizim bunu çok daha yukarıya çıkarmamız lazım. Şuan CHP’nin ciddi bir karşılığı var. Saha çok açık. HDP seçmeninde de hiçbir tepki almıyoruz. AK Partililerde zaten ekonomiden dolayı bir kayma var. Artık insanlar görüyorlar, yaşıyorlar. Allah’ın izni ile CHP’yi Diyarbakır’da ikinci parti yapacağız. Bizim temel düşüncemiz, çalışmamız, programımız bu yöndedir.

‘Bu mantıkla bu politikayla hiçbir yere varılmaz’

Kayyumlara ilişkin politikanız nedir, iktidara geldiğinizde kayyumlar geri çekilebilir mi? Şimdi, seçilmiş bir başkanın alınması kadar yanlış bir şey yok.  Benim şahsi düşüncem, bu tartışma konusu bile değil. Halkın seçtiği iradeye kayyum atamaları yürünecek bir şey değil. Suç işleyen varsa at kardeşim, eyvallah. Ama hiçbir suçu olmayan da gidiyor. Siyah beyaz gibi bir şey, ya bendensin ya değilsin. Bu mantıkla bu politikayla hiçbir yere varılmaz. Türkiye’nin önünü kapatmanın bir anlamı yok. Tabii Altılı Masada farklı partiler var. Türkiye çoğulcu demokrasiyle yönetiliyor, geniş kitleler var. Farklı düşüncede olan insanlar var. Mühim olan bunları birleştirebilmek. Aynı masada aynı sofrada yemek yemeyi becermemiz lazım.

‘Diyarbakır çantada keklik değildir’

Sahadaki çalışmalar üzerinden baktığınızda partinize ilgi alaka ne durumdadır? İlgi alakayı doğru görüyorum, tabii adaylık süreci de bunu etkileyecek. Bölgede çok iyi, çok ciddi adaylar çıkaracağız. Bu kadro işidir, profesyonellik işidir. Amatörlükle siyaset olmaz. Saha çalışmamızla, gençlerimizle, dokunmayla; bölge bölge, ilçe ilçe, köy köy, ev ev dolaşmamız lazım. Bu problemleri çözeceğimize insanları ikna etmemiz lazım. Diyarbakır Türkiye’nin en politize halkıdır. Yani en zor ikna edebileceğiniz bir halktır. Bilinçlidir, her şeyi takip ediyor, olayların bire bir farkında, irdeleyebiliyor, kafaları açık, okuyabiliyorlar. Yani, Diyarbakır çantada keklik değildir.

‘Diyarbakır’da CHP’den Milletvekili çıkacak’

Kent için Milletvekili sayısı açısından somut bir hedefiniz var mı? Diyarbakır’da CHP’den Milletvekili çıkacak. Ama bir çıkar, 2 çıkar, 4 çıkar bunu sayısal olarak söyleyemem. Saha çalışmalarında bunu görüyoruz, anket bilgileri de bize geliyor. Bütün il, ilçe örgütlerinin, adayların hem profilinin hem vitrininin hem de vizyonunun geniş olması lazım. Çok ciddi de çalışmak lazım. İnsanlar seni tanırsa, içini çözerse sana oy verir. Bana göre biz her kesime hitap ediyoruz. HDP kesimine de AK Parti kesimine de aile olarak hitap ediyoruz. Çünkü hepsiyle de ilişkilerimiz olmuştur. Yani, diyorsunuz ki, HDP’den de AK Parti’den de bu seçimlerde CHP’ye bir geçiş olacak. Kesinlikle.

Editör: Haber Merkezi