Diyarbakır’da 21 Mart 2017 Newroz kutlamasına katılmak için kente gelen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un kontrol noktasında polis tarafından öldürülmesinin 7’nci yıl dönümü.

Gazeteci Abdurrahman Gök’ün kare kare fotoğrafladığı cinayetin yargı ayağı cezasızlık politikasıyla sürüyor.

Kemal Kurkut’un ardından Newroz’ların kendileri için buruk ve hüzünlü bir havada geçtiğini söyleyen ağabeyi Kurkut, “Bizim için acı bir durum ve 2017 yılından sonra o acı katmerleşti. Bunu katmerleştiren de devletin kedisi oldu. Devlet her Newroz öncesi Kemal’i bir kere daha katlediyor. Bizim için Mart ayı acı bir ay ama yine de Newroz gerçekliği var” dedi.

‘Umarım bu Newroz, adaletin, insan haklarının gelmesine vesile olur’

11 ili etkileyen depreme dikkat çeken Kurkut, “Çevremizde yaşamını yitiren çok sayıda insan öldü. Deremden sonra Kemal’in acısını tarif etmek daha da zorlaştı bizim için. Bu Newroz umarım bir daha bu felaketlerin olmadığı bir zamana evrilir” diye konuştu. Kurkut, “2017 den sonra devlet bir suçlu değil bir sanık çıkardı ve sözde bir yargılama yaparak, bu yargılama sürecinden sonra da bu sanığı serbest bırakıtalar. Kemal bundan sonraki bütün Newroz’larda aramızda olacak, Kemal artık Newroz’un bir sembollü haline geldi. Bizim bu devletten, bir adalet talebimiz yok, çünkü ortada bir yargılama yok. Yargılama olsaydı Kemal Kurkut davasına ilişkin bir tek kişi gözaltına alınıp tutuklansaydı, belki bir şeyler olabilir diye bilirdik. Şu ana kadar bir suç zinciri işlendi ve bunun içinde; ‘sanık, kaymakamlıklar, emniyet mensupları, cenazeye işkence eden ve yalan söyleyen valilik’ için tek bir soruşturma dahi yok. Bu ilk günden böyle olduğu için artık adalete olan inancımız yok oldu. Bu olaydan sadece bir kişi ceza aldı oda Abdurrahman Gök, yani bu olayı aydınlatan kişi. Hal böyle olunca da insanın adalete olan inancı kalmıyor. Geç gelen adalet, adalet değildir. Bundan sonra gelecek adalet bizim yaralarımıza ne kadar merhem olabilir bilmiyorum ama devlet şu ana kadar bizim yaramızın kapanmasına bile müsaade etmedi. Yaramız öyle bir hal aldı ki artık kabuk bağlasın itiyoruz. Devlet her Newroz öncesi yaramıza yeniden tuz basarak kanatıyor. Umarım bu Newroz, adaletin, insan haklarının gelmesine vesile olur ve bir daha Kemal Kurkut’lar ölmez.”

‘Delillerin toplanması ve yargılama sürecinin sonunda failin cezalandırılmasına ilişkin bir çaba sarf edilmedi’

Kurkut’un Newroz’da herkesin gözü ve kameraların önünde katledildiğini belirten avukat Serdar Çelebi, “Hemen akabinde Valilik bir açıklama yaptı. Olayın örtülmesi için, çünkü bir polisin yaptığı belliydi, diğer benzer olaylar gibi olayın üzerinin örtülmesi ve polisin ceza almaması esastı. Bu minvalde bir açıklama yapıldı. Canlı bombanın imha edildiği, ele geçirildiği konusunda valilik bir açıklama yaptı. Sonrasında bu açıklamayı doğrulamak üzere yapılmış çalışmaları gördük. Hiçbir zaman failin ortaya çıkarılması, delillerin toplanması ve yargılama sürecinin sonunda failin cezalandırılmasına ilişkin bir çaba sarf edilmedi” dedi.

“Bunu yargılamanın sonunda idari soruşturma dosyasının dosya arasına gelmesiyle gördük” diyen Çelebi, “Israrla talep etmemize rağmen mahkeme hiçbir zaman buna ilişkin soruşturma dosyasını, dosya arasına almadı. Oradaki polislerin ifadeleri var; ‘Boş kovanların toplanıp imha edildiği’, ‘ellerin yıkandığı’ ve ‘delillerin karartıldığına’ dair beyanlar vardı. Ama hiçbir zaman buna ilişkin somut bir adım atılmadı. Buna rağmen her şey ortada” şeklinde konuştu.  

‘Hukuka uygun cinayet!’

Cinayetin gazeteci Gök’ün çektiği fotoğraflardan sonra aydınlatıldığını, mahkemenin bunlar özerinden faili tespit etiğini ama ısrarla tutuklamayı reddettiğini ifade eden Çelebi, “Mahkeme bir karar verdi, dedi ki ‘evet ortada bir cinayet var. Kemal Kurkut kasten öldürülmüş. Ama ben faili tespit edemedim’. Dosyada yargılanan sanığın suçu işlediğine dair uzman raporları vardı. Görüntüler vardı. Buna rağmen mahkeme bütün bu delilleri bir kenara koyarak ‘ben yeteri kadar delil elde edemedim, dolayısıyla sanık delil yetersizliğinden beraat etti’ kararını verdi. Bunun anlamı şuydu; mahkeme suçun sanık tarafından işlendiğine karar vermişti, delili yetersiz bulmuştu. Dolayısıyla delil olması halinde sanığa ceza verileceğine dair bir karardı. İstinaf Mahkemesiyse ‘suçu fail işlemiş. Yargılanan sanık suçu işlemiş ama bunu hukuka uygun bir şekilde yapmış’ dedi. Yani Kurkut’un öldürülmesi hukuka uygun buldular” diye konuştu.

‘Silah kullanmaya gerek yoktu’

Kalabalığın olmadığı, her tarafta polisin, polis bariyerlerinin, polis araçlarının olduğu ve polis ifadelerinde “silah kullanmaya yer yoktur” demesine rağmen mahkemenin verdiği kararı eleştiren Çelebi, sözlerini şöyle tamamladı: “Mahkeme, ‘polisin Kemal Kurkut’u durdurmasının silah kullanmak dışında başka bir ihtimalin yoktu’ diyor. Bir üniversite öğrencisinin o kadar polisin içinde göz göre göre katledilmesinde herhangi bir suç ve hukuka aykırılık bulmadı. Aslında bölgede işlenen tipik cinayetlerdendi. Failin kamu görevlisi olduğu benzer olaylardan farksız değildi. Bölgede işlenen buna benzer dosyaların hiçbirinde sanığın ceza almaması bir tesadüf değildir. Amaç cezasızlık politikasıdır. Gerek yargı gerekse devlet bürokrasisi bunun bozulmasını istemiyor. Dolayısıyla benzer olaylarda olduğu gibi bu olayda da bir gencin katledilmesinin üstü kapatılmış oldu. Yani annenin acısı, toplumun değer yargıları, toplumun yargıya olan güveninin zedelenip zedelenmeyeceği kimsenin umurunda değil.”

Editör: Ali Abbas Yılmaz