SUR AJANS- Yazar Suzan Ö. Akar, yazar Metin Aydın’ın “Bu bir Söyleşi Kitabıdır” üzerine yazdı.

Sultan kelebekleri Hevsel’de Sultan kelebekleri Hevsel’de

Kitaba ilişkin değerlendirmesinde Akar, “Kitabı okuyunca, tarihin çukurlarındaki tramvatik geçmişimizin gerilimiyle tekrar tekrar yüzleştim...” dedi.

Yazının tamamı şöyle:

“Aynı iş yerinde en fazla üç yıl durabilen, tebdili mekânda rahatlık vardır anlayışıyla hareket eden biri olarak yeni çalışma ortamında tanıştık Metin Aydın’la. İlk toplantımızdaki konuşması, tavırları, olaylara bakış açısı, çoğumuzun görmezden geldiği konulara “kral çıplak” demesi ilginç geldi. Evet, “ilginç”  biriydi ve bunun devamı geldi... Etrafında yanan ateş çemberiyle bizleri de “yaktı” diyebilirim! Yazar ve çevirmen Mustafa Aydoğan’ın Kürtçeye kazandırdığı “Lalistan’’şiir kitabını (Lîs Yayınevi) okuduğumda da Metin Aydın’ı “şair” kimliğiyle de tanıdım. Ardından “Bisturi” (Deneme, Kaos Çocuk Parkı Yayınları) adlı eserinde, hem kendi hayatına ışık tuttu hem de onun yazın diliyle tanışmamı sağladı. Son eseri olan “Bu Bir Söyleşi Kitabıdır” (Red Yayınevi) isimli söyleşi kitabında ise sinema, tiyatro ve edebiyatla ilgilenen emekçilerle daha yakından tanıştırıyor bizileri. 20 yıllık bir emeğin ürünü olan bu kitap, 55 yazar akademisyen, şair, sinema, tiyatro gibi edebiyat ve sanat alanındaki isimlerle yapılan söyleşilerle emek dolu bir çalışmayı okura sunuyor. Bu eser, okuyucuyu derinden düşündürmenin, sorgulamanın yanı sıra yazmaya da itiyor… Hiç tanımadığım yazarlar ile bu kitap sayesinde tanıştığımı belirtmek isterim. Özellikle Mustafa Aydoğan söyleşisi etkileyici sarsıcı ve sorgulayıcı... Kitabı okuyunca, tarihin çukurlarındaki tramvatik geçmişimizin gerilimiyle tekrar tekrar yüzleştim... Hâlbuki kitabın bunaltıcı duygular yerine sıcak çikolata içmiş hissiyatını vermesini çok isterdim. Etnik kimliklerimiz, yaşadığımız travmalar, benliğimize irade dışı tanımlanmış zaten. Ve bunun hâlâ sorgulanması, yok sayılması, değişmesini istemek akıl tutulması değil de nedir? Yönetmen Bilal Korkut’a sorulan, “Filmlerinizi neden Kürtçe yapıyorsunuz?”  sorusunun absürtlüğü gibi! Edebiyat, sanat, şiir, tiyatro gibi birçok yapıtın ortak amacı bize görünen dünyanın içinde yer alan her toplumun uzak/yakın ve geçmiş tarihinin altında yatan gerçekleri aydınlatıp, kimsenin görmediği hakikatleri yüksek öngörüyle açığa çıkarmaktadır. Belki de yüksek öngörüye sahip hâlâ keşfedilmemiş büyük çoğunlukta yazarlarımız şairlerimiz bulunmaktadır.

Bu söyleşi kitabında, daha önce tanışmadığım ya da yazar, şair, yönetmen kimliğiyle bilmediğim kişilerin fikirlerini okuduğumda çok etkilendim. Onların bakış açısıyla olaylara bakmak, olayları yeniden anlamlandırma ve yorumlamada çok katkı sağladı. Toplum olarak yitik değerler üzerine yansıtılmış yaşamlarımızı yeniden gözden geçirmemizi sağlamakta; örselenmiş renksiz ruhlarımıza renk verip yeniden canlandıran fikirlerle kuşatmakta Bu Bir Söyleşi kitabıdır. Kendimizi aslında hiç tanımaz ve tanımak için çaba göstermezken tüm eleştiri oklarını dış dünyaya çeviriyoruz. Bu kitapta edebiyat toplum ve hayata dair olan söyleşileri herkesin okuyup irdelemesi, göremediğimiz gerçekleri farklı bir bakış açısıyla düşünerek anlamlandırması gerekir. Kabul gören genel bir iradeye uyma ifadesi yerine hakikate ulaşma yolunda gösterilen çabaları derinden yaşamak… Türkçe yazılmış ve tümü Kürt olan bu yazarların, hem Türkçe hem de Kürtçede, dünya edebiyatı klasmanında yer alabilecek eserin görmezden gelinmesi insanlık için büyük bir kayıp değil de nedir? Bana sürekli soru sordurdu bu kitap… İyisi mi, bir temenniyle bitirmek yazımızı: Bir İngiliz ya da Rus edebiyatı kadar; çok dilli de olsa, Kürt sanatçı ve yazarlarının üretimlerinin daha çok yankı uyandırması ve nesillerce yaşatılması dileğiyle…”

Editör: Haber Merkezi