Türkiye, yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmek ve 28. Dönem parlamentosunu belirlemek üzere 14 Mayıs’ta sandık başına gidiyor. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) Mart ayı raporuna göre, 88 gazetecinin tutuklu bulunduğu bir ortamda basına yönelik müdahale çabalarının artabileceğini belirten gazeteciler, seçim güvenliği için süreci yakından takip edeceklerini belirtti.

‘İktidar, İstanbul seçiminin sonucunu kabul etmedi’

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, mevcut iktidarın gazeteciler ve basın üzerinde “acayip” bir baskı kurduğunu belirterek, hala çok sayıda meslektaşlarının tutuklu bulunduğunu hatırlattı. Gelecek seçimler için tüm toplumun ve muhalefetin en çok üzerinde durduğu şeyin seçim güvenliği olduğunu söyleyen Eren, sandık güvenliğinin büyük bir endişe yarattığını vurguladı. Eren, “Şimdiye kadar yaşadıklarımız iktidarın manipülasyon yapacağına dair endişelerin yersiz olmadığını gösteriyor. Örneğin; İktidar, İstanbul seçiminin sonucunu kabul etmedi. Veya Halkların Demokratik Partisi (HDP) birçok şehirde belediyeler kazandı. Ama hemen ardından belediye başkanlarını tutukladılar veya yerlerine kayyım atadılar. Bu da gösteriyor ki, bu iktidarın demokrasi ile ciddi bir sorunu var. Bu da endişeleri artırıyor” dedi.

‘Seçimden önce ekran karartmalar yaşanabilir’

Seçim sürecinde Özgür Basın’ın önemine işaret eden Eren, gazetecilerin yaptıkları haberlerin toplumda kanaat oluşturduğunu söyledi. İktidarın basın anlamında elinde büyük araçlar bulundurduğunu kaydeden Eren, bunun üzerinden baskı kurulduğunun altını çizdi. Seçim dönemlerinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) aracılığıyla çeşitli yasakların getirilebileceğini belirten Eren, “Örneğin seçimden önce ekran karartmalar yaşanabilir. Ayrıca iktidarın elinde onların ‘Dezenformasyon Yasası’ dediği, bizlerin de Sansür Yasası dediğimiz bir yasa var. Bu sayede internet sitelerini Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla kapatabilirler. Bunun yanında haber içerikleri çok sık kaldırıldığını da görüyoruz. Seçime giderken bu tür baskıları bekliyoruz açıkçası” ifadelerini kullandı.

‘Gazetecilerin sahada rahat çalışmasının önüne engel getirebilirler’

Son olarak Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından bölgeye giden gazetecilerin birçok sorunla karşı karşıya kaldığını hatırlatan Eren, sahada çalışan meslektaşlarının polis ve jandarma tarafından ayrımcılığa uğradıklarını söyledi. Bununla birlikte basında da bir kutuplaşma olduğuna dikkati çeken Eren, iktidara biat etmeyen gazetecilerin engellendiğini belirtti. Eren, “İktidar yanlısı medya çalışanlarının rahat çalışması için her türlü olanak sağlanıyor. Bunu sadece depremde değil her toplumsal olayda yaşıyoruz. Endişemiz seçim sürecinde de gazetecilerin bu tür ayrıma tabi tutulmasıdır. Gazetecilerin sahada rahat çalışmasının önüne engel getirebilirler. Bunu için de basın kartlarını bahane edebilirler. Bize sarı basın kartı vermiyorlar çünkü her şey sarayın elinde. Saray istediğinde basın kartı veriyor, istediğinde vermiyor” dedi.

‘Gazetecilere yönelik baskılarda artacak’

Diyarbakır’da gazetecilere yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 16 Haziran’da 16 gazetecinin tutuklandığını anımsatan Eren, bununla tüm gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini söyledi. Meslektaşlarının gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandığını dile getiren Eren, ancak “Örgüt üyeliği” gibi bahanelerle bir yıla yakındır cezaevinde tutulduklarını dile getirdi. Eren, şöyle dedi: “Şuan çok sayıda gazeteci hapis cezası almış durumda ve bunlar ya istinaf aşamasında ya da Yargıtay aşamasında. Bunlar da onaylanırsa birçok insan ben dahil cezaevine girecek. Seçimden önce böyle bir furya olur mu? Açıkçası çok emin değilim, ama umarım olmaz. Deprem zamanında ya da İstiklal Caddesi’ndeki patlamada yaptıkları gibi sosyal medyayı kısıtlamak gibi insanların haberleşmesini engellemek gibi şeyler yapılabilir. Gazetecilere yönelik baskılarda artacaktır tabi. Bu tutuklama boyutuna gelir mi bilinmiyor” diye belirtti.

‘İktidarı değiştirme özlemi var’

Gazetecilerin bu kadar baskı altında olup, tutuklanmalarının “ülkedeki demokrasinin sorunlu olduğunun” göstergesi olduğunu belirten Eren, şöyle dedi: “Anti demokratik bir ortamda seçime giriyoruz. Ama toplumun büyük çoğunluğunda demokrasi özlemi olduğunu görüyoruz. İktidarı değiştirme özlemi var. Bunu gözle görebiliyoruz. Hem kamuoyu anketlerinden görüyoruz hem de kendi pratiğimizden biliyoruz. İktidar seçimi kazanmak için daha da sertleşecek ama demokrasi güçleri, buna gazetecilerde dahil tekrar demokrasiyi kazanmak için elinden geleni yapacaktır diye düşünüyorum.”

‘Seçime doğru giderken daha fazla baskının olacağını öngörebiliriz’

AK Parti-MHP iktidarının çatırdadığını ve yönetemediğini belirten Yeni Yaşam gazetesinden Ercan Kaplan, her dönem ilk önce basının sesinin kesilmeye çalışıldığını belirterek, “Çünkü basın gerçekleri açığa çıkartandır. Bunu Roboskî Katliamı’nda gördük, Kemal Kurkut’un katledilmesinde gördük. Orada Özgür Basın olmasaydı, bunların üzeri kolayca örtülebilirdi. Ama karşısında gerçekten güçlü bir basın var. Devlet de bunun bilincinde olduğu için klişe suçlamalarla arkadaşlarımızı gözaltına alarak, tutukladı. Mesleki faaliyetler suç olarak karşımıza çıkabiliyor. Böylesi siyasal bir süreçten geçiyoruz. O yüzden seçim döneminde de buna benzer yasaklarla karşılaşacağız. Seçime doğru giderken daha fazla baskının olacağını öngörebiliriz. Bunlar gözaltılar olabilir, bir haber akışının engellenmesi olabilir. Fakat Özgür Basın buna hazırlıklı” ifadelerini kullandı.

‘Doğru olanın, hakikatin, gerçeğin takipçisi olmaları gerekiyor’

14 Mayıs seçimlerinde Kürt seçmenin belirleyici olacağını söyleyen Kaplan, şöyle devam etti: “Özellikle Kürdistan’da çok daha dikkatli olunması gerekiyor. Kürdistan’da daha çok baskı olacağını düşünüyorum. Bunu öngörmek zor da değil. Hem sandık kurullarının kendi oylarına sahip çıkması gerekiyor hem de basının dikkatlice takip etmesi gerekiyor, bu süreci. O yüzden sadece Özgür Basın değil, tüm toplumun, demokratik kitle örgütlerinin ve meslek odalarının dikkatli olması gerekiyor. Bu yüzden de bir duyarlılık çağrısı yapabiliriz. Doğru olanın, hakikatin, gerçeğin takipçisi olmaları gerekiyor. Hep birlikte bu süreci atlatacağımıza inanıyorum.” (Kaynak: MA)

Editör: Ali Abbas Yılmaz