Yine geldi baharlar. Tabiat ana bütün doğurganlığı ve bereketi ile serdi yine yeşil örtüsünü üzerine rengarenk güllerin katmerleştiği topraklara. Dünyayı taşımaktan yorulan balinanın omuzunu değiştirirken tuz buz ettiği henüz enkazı kaldırıl(a)mamış kadim virane şehirlerden müteşekkil coğrafyanın üzerine de estiriyor amberi rayihasından. Anteri tufanlara inat yitip giden umutlarını can suyu pınarlarıyla yeniden yeşertmek üzere.

Baharlar cömertliği ile sunacak bereketini tüm doğurganlığıyla. Umut olacak, umarı tükenmiş naçara. Kaygıların, korkuların gölgesinde de her zaman barınabilen umuda inadına yeniden yaşamaya bahşettiği takat ve cesareti ile. Envai kuş ve börtü böcek sesinden müteşekkil orkestra hırpalanmış, örselenmiş ezgilerini yeniden canlandırma azmiyle inadına yaşamak diye tutuşup dururken. Aylardan beridir uzak kaldığı coğrafyaya geri dönen Evdal’ın turnasının da karıştığı turna katarlarına kırlangıçların cıvıltıları karışır kendileri gibi göçerlerin kavalından yankılanan ezgilerine. Kış uykusuna yatanlara silkinme zamanının geldiğini müjdelemek üzere.

  Mevsimsel döngüdeki doğanın uyanışı insanoğluna da düştüğü yerden kalkmanın gücünü hep vermiştir. Zorba Dehak tiranına karşı halkın umudunun tükendiği bir zamanda, karanlığın aydınlığa yenik düştüğü gün olan Newroz’da Kawa’yı bağrından çıkarmış ve yaktığı meşalesine doruklardan gelen seslerle zifiri karanlığı bir bayram yerine dönüştürmüştür.

Milyon milyon çalışanın isyanının zirvesinde emek neferlerine zafer olmuştur Chikago meydanlarında. Bugün yine aynı gülani müjdelerin arifesinde bekler olduk umudu. Karanlıkların aydınlığa yenik düştüğü baharların esintisi kaplayacak uyanan börtü böceği sarmalayacak. Silkinecek, uzun süren uykusundan uyanıp kaldığı yerden başlayacak yeniden yaşamaya. Hiç bitmeyecek denilen zemheri günlerin, güçlüklerin sona erip yeniden hasada duracağı günleri fısıldamıştır.

Bahar hep türküdür ozanların nağmelerinde “ne de olsa kışın sonu bahardır” diyerek. Yarin zülüflerine konacak gül olmuştur şiirinde şairin, naçara da umut “kaç leylim bahar”.

Arifesindeyiz güzel sabah seherinin.

Solgun umutları yeşertecek güneşin

Netameli sevdasına güç, sevisinin vuslatına takat,

Bereketin muştusu olacak eli kulağında baharlar.

Büyütmeli elbet,

Umudu da sevdayı da inadına.

Süpürmeli zemheri karanlık kış karabasanlarını,

Süpürgesiyle afakanları ve melkemot cadılarını,

Bilmem kaç veçhe bürünen, harami hülyalarını mestur kaftanları,

Her telinde kırk tilki dolanan miadı tamam beyinleriyle

Kaf dağının kuytularına varana.

Bahar rahmetleriyle muradına vasıl bereketine

Gölgesini bile düşürmemecesine.