Nusretçe adı çoğumuzda çok farklı çağrışımlar yapmıştır umarım. Belki bir kasaba, bir köy, eğlence mekanı. Oysa bunların hiç biri değil. Nusretçe Mardin’in kuzeyinde yer alan Zinnar dağlarının eteklerinde bulunan tipik bir bahçe. Bahçe, sahibi Nusret Çakar’ın gönlünde çok narin bir yer manasında Nusretçe ismini almış. Bahçe dediysek bir eğlence mekanı ya da ticari bir mekan falan diye de kimsenin aklına bir şey gelmesin sakın. Tek amaç burada oluşacak ekolojik kültürün ve farkındalığın gelecek nesillere de aktarılmasıdır. Merkeze 8-10 kilometrelik mesafede bulunan Nusretçe’ye yolunuz düştüğünde büyük olasılıkla Nusret Bey’i de orada görmek mümkün olacak. Çünkü Nusret Bey’in zamanının çoğunu geçirdiği yerdir Nusretçe. Ziyaretinizin zamanına göre mutlaka Nusret Bey’in size ikram edeceği çağla, kiraz, incir, kaysı, karadut, alıç veya üzümünün tadına bakmak da mümkün. Tek başına çalışır, çabalar sabırla. Mevsim bahar ise fidan diker, budar. Yazın erken saatlerinde bitirir işini ve sıcak saatlerde kendisine mekan tuttuğu meşe ağacının altında dinlenir bulursunuz. Odun ateşi yanan semaverinde içireceği bir kaçak çayı mutlaka vardır. Dostları da çoğu zaman yalnız bırakmaz onu, Nusretçe’yi sadece ona bırakacak değiller ya. Bahçeye gelen konukları da bahçenin kullanımı ile ilgili disiplinlere ayrıca riayet etmeyi çok önemserler. Örneğin etrafa saçılacak bir plastik ambalaj ya da sigara izmaritini çevreye saçmak bahçe disiplini ile örtüşebilecek davranışlar değildir. Nusret Bey çevre ve ekoloji ile ilgili birçok uğraş içerisinde bulunur ayrıca. Bir ara kurduğu çevre derneğinin çalışmalarını yetersiz bularak kendisi kapattı. Bu alanda samimi tüm kişi ve organizasyonlarla ilgilidir. Alanla ilgili ildeki tüm resmi kurumların bürokratlarını ziyaret etmiş ve her birine sunduğu projeleri olmuştur. Çevre ile ilgili ulusal ve uluslararası organizasyonlardan haberdardır. Birçok ekoloji ve çevre sorunları ile ilgili konferans, sempozyum vb. programlarda çağrılı olur. Sürdürülebilir tarım, çevreye zarar vermeyen faaliyetler, doğanın kutsal bir miras olarak korunmasıdır tüm gailesi. Nusretçe’nin bir kenarına bir sürü geri kazanım malzemeleri yığmıştır yeniden uğraşıp değerlendirmek üzere. Şehirden getirdiği kırık camlar ve ateş tuğlalarını değerlendirerek kendi elleriyle yaptığı mini fırında olduğu gibi. Elinde çakmak taşlarını birbirine vura yuvarlayarak onlardan misket yaptığına da denk gelebilirsiniz. Yaptığı misketleri görünce her birinin bir sanat eseri gibi güzel olduğuna hak vereceksiniz. Yeter ki hepimizin çocukluğunda yer edinen bu kültür yaşasın istiyorum diyor. Boş zamanlarında Mardin’in antik çarşısında ya bir Süryani terzinin dükkanında, bir emeklinin sohbetinde, bir işletmecinin ziyaretinde veya kültürel bir etkinlikte bulursunuz. Gördüğü yanlışları mutlaka ilgili birimlere iletir. Kısır siyasi tartışmaların içerisinde bulunmaz, sadece dinler. Yaşamının tüm alanlarından hep çevreye duyarlı kişiliği ön plandadır. Tükettiği tüm ürünlerin zararsız olması konusunda çok hassastır. Yanlış bir ikramı kibarca reddederken ikramı neden almadığını da uygun bir dille yapana mutlaka anlatır. Gözünü daha çok kazanma hırsı bürüyerek doğamızı katleden zihniyetlere inat gelecek kuşaklara sağlıklı bir doğa bırakma sorumluluğunun yükünü omuzlarında hissetmeli insan. Hiçbir haksızlığa ve kötülüğe rıza göstermeyip gerekli insani ve vicdani tepkiyi ortaya koymak kadar hepimize ait olan dünyamızın korunması da görevimiz ayrıca. Sadece insanın değil yanan ormanlarda, talan edilen tüm kaynaklarda kurdun kuşun, börtü böceğin de yaşam hakkına saygı gösterdiğimiz oranda kazanırız insanlığımızı. Yalanın-dolanın, hırsızlığın-arsızlığın, savaş çığırtkanlıkları ve taciz-tecavüz manşetlerinin her gün gündem belirlediği bir atmosferde, yakılan ormanlar, maden sahaları için talan edilen zeytinlikler, sessiz sedasız ağaçtan arındırılan Cudi meşeliklerine inat karaya vuran denizanalarını tekrar denize atmak gibi yüce bir çaba her türlü takdiri hak eder. Kolay gelsin güzel insan. ' '