Geçtiğimiz günlerde (12.05.2024) Gazete Duvar’da Kadir Cesur'a ait şöyle bir yazıya denk geldim. Yaşar Kemal Van'ı unutamadı, Van ise hatırlamıyor: 'İsmi yaşatılsın'
Tabi Vanlı ve Yaşar Kemal'i seven, okuyan biri olarak ilgiyle okudum tüm satırları. Van'ın Yaşar Kemal’i unuttuğu konu başlığı olarak belirtilirken, Yaşar Kemal isminde kent kimliği açısından isminin yaşatılması gerektiği vurgulanıyor. Evet, sevgili dostlar Yaşar Kemal kıymetli bir isim, kıymetli bir değer. Sadece Van için değil, toplumun tamamı için, Edebiyat için önemli bir isim... Van'ın Yaşar Kemal’i unuttuğu eleştirisi haklı bir eleştiri değil, sosyolojik açıdan eksik bir tanımlamadır. Bahsi geçen yazıda kent kimliğinin oluşmasında o şehrin yazarları, sanatçıları, entelektüellerinin katkılarının kent kimliğinin oluşmasında çok önem arz ettiğine dikkat çekiliyor. Elbette doğrudur ama eksiktir. Kimi yazarlardan örnekler verilmiş, bu örneklerin hiçbiri de Van ile benzerliği bulunmayan örneklerdir. Kent kimliğinden bahsedip kentin dilinden bahsetmemek böylesi büyük bir yazarın neden kendi ana dilinde eser üretemediğine değinmemek kent kimliğine uygun bir yaklaşım değildir. Hele hele bunu kentte bulunan üniversitenin hocaları dillendirmezken her defasında Van Yaşar Kemal’i unuttu demek Van'ın sosyolojisini bilmemektedir.
Sorulması gereken birinci soru Yaşar Kemal neden Vana hasretken Van'ın konuştuğu dilde yazamadı? Buna kim engel oldu? Bugün Yaşar Kemal tanıtılırken Kürt kökenli Türk edebiyatı yazarı olarak tanıtılıyor. Böyle bir tanımlamada Van nerede kalıyor, köken de mi? “Yaşar Kemal; Dadaloğlu, Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan hepsidir” diyoruz. Ama Ehmedê Xanî, Feqiyê Teyran, Cizîrî, Elî Herîrî, Baba Tahir Ûryan'dır demiyoruz. Hepsi içinde neden anmıyoruz bu büyük bilgeleri? Eminim üniversitenin edebiyat fakültesindeki hocalarımız bu isimleri duymuşlardır. Kentlerin kimliği açısından ne kadar kıymetli isimler olduğu ve yüzlerce yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmadığını biliyorlardır. Üstelik Van’da bulunan hiçbir okulda bu bilgelerden bahsedilmemesine rağmen sadece sözlü aktarım ile hep akılda ve yaşamın içindeler. Şimdi soralım Van Yaşar Kemal’i unuttu demek hangi açıdan doğru, hangi açıdan eksik, hangi açıdan unutuldu, hangi açıdan unutulmuyor. Anlatmak istediklerimiz Yaşar Kemal karşıtlığını yaratmasından ziyade, Yaşar Kemal’in toplum için çok kıymetli bir yazar olduğunu vurgulamak. Anlatmak istediğimiz Van kent kimliği içerisinde Yaşar Kemal sadece Van’lı olarak anılır ve ötesi kendi anadilinde yazmak için ülkeyi terk etmek zorunda kalan birçok yazarımıza haksızlık olur. Bir kentin kimliği o kentin dilinden oluşur ve anadilin gelişip varlığını sürdürmesi de o kentin kıymetli yazarları vesilesiyle olabilir. Çağdaş Kürt Edebiyatı maalesef sürgünde gelişip büyüdü, yazarlar kendi topraklarında okuruyla buluşamazken, okur dahi bulamazken her şeye rağmen kentlerinin diliyle yazmaya gayret ettiler. Bu yüzden Kürt kentlerinin kimliği sağlıklı gelişim gösteremedi. Bugün de sıkı sıkıya tutunulması gerekilenler ise kentin kimliğinde hafıza oluşturmuş olanlardır. Bu sözlerimiz Yaşar Kemal Kürtçe yazmadığı için kabul görmüyor diye okuyacaklar. Ama hayır kızdığımız nokta Yaşar Kemal’in Kürtçe yazamaması değil, Yaşar Kemal’e kimliğini unutturanlardır. Nitekim Yaşar Kemal’in Modern Kürt Edebiyatı yazarlarından Mehmet Uzun ile dostluğunu ve Kürtçe üzerine sohbetleri, Kürtçe çalışma yapma isteğini biliyoruz. Mehmet Uzun’a anadilinde yazdığı için hayranlık duyduğunu da her fırsatta dile getiriyor Yaşar Kemal.
Özcesi Yaşar Kemal Kürtçe Edebiyat’ı için büyük bir kayıp, Türkçe Edebiyat’ı için ise büyük bir kazanımdır. Bir Van’lı olarak elbet de Kürtçe yazmış olmasını ve bugün Kürt Edebiyatı içerisinde değerlendirilmesini isterdim. Şartlar onu Türkçe yazmaya ittiyse ve en iyi ifade biçimini Türkçe yapabildiyse bu onun o günkü sosyolojisiydi derim. Bizler de bu dünyadan Yaşar Kemal geçtiği için eserlerini okuyabildiğimiz için şanslı insanlarız.
Sevgili Dostlar, insanlık tarihi maalesef böyle hikâyelerle doludur. Ortada başarılı işler varsa her ulus başarı sahibi insanı, kendi hanesinde ister bu olağandır. Eğer kimliğiniz inkâr ediliyor coğrafyanız yok sayılıyorsa sizlere ait ne kadar değer varsa hep başkalarına. Bunu örneklerle çoğaltmak çok kolay hepiniz çok iyi biliyorsunuzdur.
Yaşar Kemal Kürtlerden Türklere uzanan bir barış köprüsüdür dilerim ki bu köprüden kentlerin özgür ve müstakil kimlikleri inşa edilir.