Haber: İrfan Tunçcelik

Emekçiler, 14 Mayıs seçimlerine işaret ederken Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda gözaltına alınan ve tutuklanan gazeteciler de unutulmadı.

Ankara'da sendikalar, dernekler, odalar, baro, siyasi partiler, gençlik örgütleri ve yurttaşlar, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarını her yıl olduğu gibi bu yıl da Tandoğan Meydanında kutladı.

Dün coşkuyla kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda genç katılım yoğundu. Özellikle kortejlerdeki ortak gündem, ekonomik kriz, 6 Şubat depremleri ve seçimler oldu. AKP ve MHP ittifakını eleştiren çok sayıda pankart ve döviz taşındı.

Depremzedeler, barınamayan öğrenciler, emekçi kadınlar, KHK'lar, savunma hakkı için avukatlar, gazeteci sendikaları, işçiler ve madenciler kendi pankartlarıyla yürüdü.

"Dünya beşten emek sermayeden büyüktür", "Yerinde dönüşümü seçiyoruz, ücretsiz konut istiyoruz", "Enkazın içinde sandıkların hükmü yok", "En güzel kravatını tak bakalım yargılanacaksın", "Ak çocuklar değil, aç çocuklar kazanacak", "Soydular soğana muhtaç ettiler", “Sınıfa karşı sınıf krize karşı devrim”, pankartları taşıyanlar, “İş ekmek yoksa barış da yok", “Fabrikalar tarlalar, siyasi iktidar her şey emeğin olacak”, “AKP’den hesabı emekçiler soracak” sloganları attı.

Basın sendikaları alana "Gazetecilik Suç Değildir" pankartıyla girdi. Kitle, tutuklanan gazetecileri hatırlatarak "Özgür Basın Susturulamaz" sloganı attı.

Bu yılın 1 Mayıs'ı yeni bir başlangıç

Tandoğan Meydanı’nda sırayla emek örgütleri temsilcileri söz aldı. DİSK Genel İş Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Mucukgil 14 Mayıs seçimleri için, "Kararımız özgürlükten, barıştan, kardeşlikten, demokrasiden, aydınlıktan yana olacak. 2023 1 Mayıs’ı yeni bir başlangıçtır. Bu ülkenin gerçek sahipleri olarak geleceğimize sahip çıkacağız” dedi.

KESK Şubeler Platformu Sözcüsü ve Eğitim Sen 2 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Köklü de iktidarın yağma düzeninin son bulacağını belirterek, "Bizden çaldıkları ne varsa hepsini geri alacağız ve bunları burunlarından fitil fitil getireceğiz diye korkuyorlar. Bu düzeni değiştireceğiz, umut bizim gelecek bizim" şeklinde konuştu.

Hatay’dan gelen depremzede Dursun Soydan da söz aldı. Soydan, "Emekten, dayanışmadan, adaletten, barıştan yana olan sizlersiniz, bizleriz. "Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok" diyerek yıkılan kentleri yeniden kuracaklarını vurguladı.

Emekçilerin tercihi değişimden yana

Alanda mikrofon uzattığımız Yapı-Yol-Sen Genel Başkanı Gültekin Narinli, 1 Mayıs'ı, emekçilerin sesinin hakim olması ve üretenlerin yönettiği bir ülkenin kurulabilmesi için önemli bir alan olduğunu söyledi. Narinli, seçimlerde emekçilerin tercihinin sendikal hak ve özgürlüklerin yaşama geçmesi için mücadele edenlerden yana olacağını kaydetti.

1 Mayıs'ı 14 mayıs seçimlerinin habercisi olarak değerlendiren Sosyal Hizmet Federasyonu üyesi Gülşen Şahin sosyal hizmet alanlarının Türkiye'de çok kısıtlı olduğunu ve bu nedenle atanamadıklarını aktardı. "Biz 4 yıl boşuna okumuş oluyoruz" diyen Şahin, açık öğretim üniversitelerinde sosyal hizmet bölümlerinin kal‍‍dırılmasını ve alan gasplarının son bulmasını talep etti. Şahin, seçime dair de kazanacaklarını belirtti.

'Bir değişim olacaksa emekçilerin mücadelesiyle kazanılacak'

Öğretmen Sendikası Yürütme Kurulu Üyesi Arzu Başer sendika olarak kazanacakları bütün talepleri mücadele ederek alanlarda haykırarak kazanacaklarını ifade etti. Başer, "Artık bizi çok düşük ücretlere çalışır duruma getirdiler. Bir gecede hakkımız olan taban maaş hakkını elimizden çaldılar. Biz burda tekrar bu hakkı kazanmak için bize dayatılan sefalet ücretlerine karşı mücadele ediyoruz. Taban maaş hakkını geri alacağız. Önümüzde seçimler var. Bir değişim soz konusu. Bir değişim olacaksa emekçilerin mücadelesiyle kazanılacak şekilde olacağına inanıyoruz. Kim gelirse gelsin taleplerimizin gerçekleşmesi adına mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" dedi.

Kürt gazeteciler gündemdeydi

Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlarda gözaltına alınan gazeteci, avukat ve siyasetçiler de gündemdeydi. Gazeteci Çiğdem Toker, basına ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların ve gözdağının yeni olmadığını, uzun yıllardır buna tanıklık ettiklerini  söyledi. Baskılar ne kadar yoğun olursa olsun bugüne kadar gerçeğin ortaya çıkması engellenemediğine dikkat çeken Toker, gazeteciliğin, ödetilmek istenen bütün bedellere karşı kendi yolunda devam ettiğini ifade ederek şöyle devam etti: "Muhalif gazeteciliğe inanmıyorum. Bir tek gazetecilik vardır. O gazetecilik de gerçeğin peşindedir. Bir gazecilik ya da medya iktidarın yanında konumlandığı zaman diğeri muhalif olmaz. Gazetecilik gazeticiliktir. Bu hattı savunmak lazım. İktidarın değişmesi durumda medyanın biraz daha özgür ve rahat olacağını düşünüyorum. Kendi işimizi yaptığımız için gereksiz yıldırma ve gözdağıyla muhatap olmayacağız. Ama bu gazetecilerin görevlerinin bittiği anlamına gelmiyor tabi ki. İktidar kim olursa olsun, gazetecilik daima hakikatın yanında olmak durumunda.

'Tutuklu ya da gözaltındaki gazetecilerin bir an önce bırakılmasından yanayız'

Gazeteci- Yazar Eyüp Demir de son dönemlerde Kürt basınına yapılan baskın ve operasyonlara tepki gösterdi. Basının Türkiye'de sorunlu olduğunu belirten Demir, Kürt basınına karşı bir baskının olduğunu ve bunun Türkiye tarihinde sık sık yaşandığını hatırlattı. Demir, "Bu dönemde daha da yoğunlaştı. Bunun böyle gitme ihtimalini görmüyorum. Bu basın tarihi açısından yüz kızartıcı bir durumdur. Kürt basınına dönük son dönemdeki operasyonların asıl nedeni HDP'nin muhalefete dönük yaptığı açıklamalardır. Özellikle sayın Kılıçdaroğlu'na dönük destekleme açıklamalarından sonra doğrudan bir yönelimin olduğunu görüyoruz. Bu konuda da Kürt basınının susturulmasına dair verileri alıyoruz. Bu da içler acısıdır. Bu iktidar açısından yeni bir durum da değildir. Mevcut tutuklu ya da gözaltındaki gazetecilerin bir an önce bırakılmasından yanayız" dedi.

Editör: Ali Abbas Yılmaz