SUR AJANS- Raporda Kürt sorununun çözümsüz bırakıldığı siyasal atmosferde Amedspor’a dönük baskıların katlandığına işaret edilirken, sporda etnik ayrımcılığın sona ermesinin yalnızca yasalar veya cezalarla sınırlı olmadığı, demokratikleşme ve toplumsal barışın spor alanında sağlanmasının önemine dikkat çekildi.

Amedspor Raporu Dtso

Kürt Çalışmaları Merkezi Amedspor’un maruz kaldığı hak ihlallerinin sporda etnik ayrımcılık bağlamında izlenmesi raporunu yayınlandı. 

Siirt kayyımın tahsis ve devir işlemlerine iptal Siirt kayyımın tahsis ve devir işlemlerine iptal

Medya taraması, hukuk dosyalarının incelenmesi ve kulübün yönetici ile taraftarlarıyla yapılan görüşmelerin analiz edilmesiyle hazırlanan rapor kamuoyu ile paylaşıldı.

DTSO toplantı salonunda paylaşılan rapor, Amedspor’un serüvenini hatırlatırken, takımın yaşadığı engeller ve maruz kaldığı hak ihlallerini içeriyor. Raporun sunumunu Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu yaptı. 

Amedspor Kesk Sor

Rapora göre; Türkiye’deki en popüler Kürt futbol takımı olan Amedspor’un bu ismi aldıktan sonra yaşadığı serüven, Türkiye’deki Kürt sorunu ve çözüm süreci ile paralel bir seyir izliyor. Takımın ismini Diyarbakır’ın Kürtçe ismi Amed’den hareketle Amedspor olarak değiştirmesi çözüm sürecinin olumlu havasına ve Kürt sivil alanının genişlediği, kimlik ve taleplerin daha güçlü bir şekilde ifade edildiği bir döneme denk geliyor.

Rapor, Amedspor’un sadece bir spor kulübü olmadığını, Türkiye’de hak ihlaline maruz kalanlarla dayanışma gösterdiği için sivil toplum hareketinin bir parçası olduğunu ve Kürtler için Athletic Bilbao, Barcelona ve Celtic gibi karşılık gördüğünü, dahası bir “milli takım” şeklinde algılandığını tespit ediyor.

Rapora göre, çözüm sürecinin sona ermesi ve sonraki gelişmeler, Amedspor’un sistematik hak ihlalleri ve ayrımcılığa maruz kaldığı bir dönemin kapısını açıyor.

Rapor, Diyarbakır’da en az 250 bin ve Türkiye genelinde 1 milyondan fazla taraftarı olan Amedspor’un maruz kaldığı hak ihlallerini, ayrımcılığı ve zorlukları detaylı bir şekilde ele alarak, Türkiye’de spor alanındaki ırk ayrımcılığının daha fazla anlaşılması ve çözüm önerilerinin tartışılmasını amaçlıyor.

Raporda Amedspor’a yönelik ötekileştirmenin isminin kriminalize edilmesi ile başladığına işaret edilirken, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) takıma ismini ve renklerini değiştirmesi için baskı uyguladığı belirtildi.  

Siyasi gerilimin olduğu dönemlerde, siyasetçilerin olumsuz açıklamalarının Amedspor'a yönelik ayrımcılığın ve hak ihlallerinin artmasına neden olduğu ifade edilen raporda “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amed ismine tepkisi, çözüm sürecinin sona ermesiyle birlikte takımın zorluklar yaşamasına yol açmıştır. Siyasetin milliyetçi tonu arttığında, Amedspor da benzer şekilde hedef gösterilmiştir” diye belirtildi.

Amedspor Rapor

‘Deplasman yasakları, en sık tekrar eden ayrımcılık’

Başakşehir maçının Amedspor’un maruz kaldığı hak ihlallerinde bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekilen raporda; “28 Ocak 2016’da İstanbul’da oynanan bu maçta Amedspor taraftarlarına yönelik polis müdahalesi ve yaşanan olaylar sonucunda taraftarlara dava açılmış, ancak mahkeme tarafından beraat kararı verilmiştir. Aynı zamanda maçtaki olaylar nedeniyle Amedspor'a para cezası ve seyircisiz oynama cezası verilmiştir. Bu maçtan sonra Amedspor'un sistematik hak ihlalleriyle karşılaştığı bir dönem başlamıştır. Deplasman yasakları, en sık tekrar eden ayrımcılık örneği olmuştur. Başakşehir maçının ardından, 31 Ocak 2016'da oynanan Bursaspor-Amedspor maçından önce toplanan Bursa İl Spor Güvenlik Kurulu, Amedspor taraftarlarının maça alınmaması kararını açıklamıştır. Amedspor, bu önemli maça taraftarından yoksun çıkmış ve deplasman yasakları 2024 yılına kadar etmiştir ve etmektedir” denildi.

Fiziki saldırılar

Amedspor’a yönelik deplasman yasağının da ötesinde yaşanan fiziki saldırılara değinilen raporda şu ifadeler yer aldı:

“Fiziki saldırılar, özellikle çözüm sürecinin bitmesinden sonra artış göstermiştir. Bu saldırılar taraftarlar, futbolcular, takım otobüsü ve yöneticileri hedef almıştır. Saldırılara örnek olarak; Bursaspor'u deplasmanda yenen Amedspor'un galibiyetini kutlamak isteyenlere polis müdahalesi, Ankaragücü maçında protokoldeki Amedspor yöneticilerinin linç edilmesi, Fenerbahçe maçı sonrası polis saldırısı, Mersin İdmanyurdu maçında sahaya giren taraftarların Amedsporlu futbolcu Deniz Naki'ye saldırması gibi olaylar yer almaktadır. Bu saldırıların en tehlikelisi Ankaragücü maçında gerçekleşen linç girişimidir.”

Amedspor’a ceza yağmuru

Raporda Amedspor'a verilen cezalar ise şöyle sıralandı:  Amedspor'un taraftarının ırkçılık karşıtı tezahüratta bulunması, "çocuklar ölmesin maça gelsin" pankartı açması ve galibiyet sebebiyle zafer işareti yapması gibi nedenlerle Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na (PFDK) sevk edilmiş ve çeşitli cezalar almıştır. Amedspor'un maruz kaldığı ayrımcılık, özellikle "ideolojik propaganda" cezalarında kendini göstermektedir. 2014 yılından bu yana bu başlıktaki cezaların tamamı sadece Kürt illerinden takımlara, özellikle de Amedspor’a verilmiştir. Irkçı tezahürata en çok maruz kalan takımın bu başlıktan en çok ceza alan takım olması, ceza mekanizmasının adil olup olmadığına dair sorgulamalara neden olmaktadır. PFDK'nın 2016 yılında Amedspor'a “ideolojik propaganda” sebebiyle puan silme cezası vermesi takımın play-off mücadelesinden elenmesine sebep olmuştur. Deniz Naki, 2013 yılında Türkiye Süper Lig takımlarından Angaragücü’ne transfer olduktan kısa bir süre sonra ırkçı bir saldırıya maruz kalarak Türkiye’yi terk etti. Bir yıl sonra Amedspor'a transfer olan Naki, Kürt ve Alevi kimliği nedeniyle çeşitli saldırılara maruz kalmıştır. Amedspor'da oynarken, futbolcular ve taraftarların saldırıları, medyanın hedef göstermeleri ve TFF’nin baskısıyla mücadele etmiştir. Deniz Naki, çözüm sürecinin sona ermesiyle başlayan şehir çatışmaları paylaştığı bir facebook gönderisi sebebiyle TFF tarafından 12 resmî maçtan menedilmiştir. Naki, AİHM'ye başvurarak Türk futbol otoritesinin adil yargılanma ve ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiğini savunmuştur. AİHM, 18 Mayıs 2021'de verdiği kararla Deniz Naki ve Amedspor'un adil yargılanma ve ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetmiştir. 2018 yılında, Almanya’da bulunan Naki, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt şehri olan Afrin’e başlattığı harekâtı eleştirmiş ve kamuoyunu bu harekata karşı Köln’de yapılacak protestoya davet etmiştir. Bunun üzerine TFF tarafından Türkiye’de futbol oynamaktan ömür boy menedilmiştir. Naki, Türkiye’ye dönmeyerek Almanya’ya yerleşmiştir.”

Ekonomik yaptırım

Amedspor’a yönelik ekonomik ayrımcılık ise raporda şöyle yer aldı:

“Takım, kamu bürokrasisi ve siyasetçiler tarafından hedef gösterildiği için sponsor bulmakta zorlanmaktadır. Kürt şehirlerinde seçilmiş belediye başkanlarının İçişleri Bakanı tarafından görevden alınarak yerlerine vali veya kaymakam gibi kamu görevlilerinin atanması sebebiyle belediyelerin spora ve Amedspor’a destekleri kesilmiş, kulüp genellikle yerel finansmanla ayakta durmaya çalışmaktadır. SMS yoluyla mali destek toplaması Türkiye futbol kulüpleri için bir kaynak yaratma yöntemi olmakla birlikte Amedspor’a böyle bir kampanya için izin verilmemektedir. Diğer hak ihlalleri arasında deplasman yasakları, saha kapama, para cezaları ve futbolculara uygulanan cezalar bulunmaktadır. Görüşmeciler, bu cezaların içeriğinde ve uygulanmasında ayrımcılığa uğradıklarını savunmakta ve Amedspor'a diğer takımlara göre orantısız cezalar verilmesinin sebebini siyasi ve ideolojik karşıtlık olarak açıklamaktadırlar. Ayrıca, ideolojik propaganda yasağı konusunda netlik olmamasını ve keyfi kararların alındığını belirten katılımcılar, rakip takımlar ve taraftarlarına gösterilen hoşgörünün kendilerine gösterilmediğini, slogan ve pankartlarına karşı ayrımcılıkla keyfi kararlar alındığını ifade etmektedirler.”

‘Demokratikleşme ve toplumsal barışın spor alanında sağlanmasının önemi’

Amedspor’un karşı karşıya bırakıldığı ötekileştirme uygulamaları raporun sonuç bölümüne ise şöyle yansıdı: “Bu rapor Amedspor'un Türkiye'deki Kürt meselesi etrafındaki gerilimlerden etkilendiğini ve çözüm sürecinin sona ermesinin ardından ayrımcılık ve hak ihlallerine maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Yaptığımız araştırma ve görüşmeler, Amedspor'un ekonomik, hukuki ve toplumsal eşitsizliklerle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Sporda etnik ayrımcılığın sona ermesinin yalnızca yasalar veya cezalarla değil, aynı zamanda toplumsal kültür ve pratiklerle ilgili olduğuna vurgu yaparak, demokratikleşme ve toplumsal barışın spor alanında sağlanmasının önemine dikkat çekmektedir. Amedspor’un maruz kaldığı hak ihlalleri, başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan eşitlik ilkesini ihlal etmektedir. Takıma yönelik sistematik ayrımcılık da Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşmesi ile BM Evrensel Beyannamesi gibi uluslararası metinlerde güvence altına alınan hakların ve ayrımcılık yasağı ilkesinin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ırk ayrımcılığının ortadan kaldırılması ve Amedspor’un rakipleriyle eşit koşullarda yarışabilmesi için bazı adımların atılması önem arz etmektedir: Öncelikle Amedspor' taraftarlarına uygulanan deplasman yasağına son verilmesi gerekmektedir. Amedspor’un kurumsal kimliğine, yöneticilerine, futbolcu ve taraftarlarına yönelik ayrımcılık içeren cezalandırmalara son verilmesi koşulların eşitlenmesi için elzemdir. Takıma dönük fiziki saldırılar ve nefret söylemi içeren tezahüratlara karşı caydırıcı yaptırımların uygulanması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır.”

Editör: Haber Merkezi