Zelal Sinayiç'in/ ÖZEL HABER

Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nın yaptığı ortak çalışmaya göre Türkiye’de 2 milyon 800 bin sokak köpeği bulunuyor. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre de sokak hayvanlarını bakımı ve popülasyonuna yönelik faaliyetler belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında yer alıyor.

Ancak Türkiye’de her yılın belli dönemlerin ‘sokak hayvanları dehşet saçıyor, sokak hayvanları toplatılsın’ şeklinde haberler yapılıyor ve bu haberler de hayvanları karşı toplumsal bilincin zedelenmesine neden oluyor. Yasal sorumluluklarını yerine getiremeyen yerel yönetimler ise attığı yanlış adımlar birçok ihlali de beraberinde getiriyor.

Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), 2020 hayvan Hakkı İhlal Raporu’nu göre; 2020 yılında en az 22 milyon 700 bin hayvan işkence gördü, en az 1,2 milyar hayvanın yaşam hakkı gasp edildi.

Dünyanın bazı ülkelerinde hayvanlar ile çok sayıda kanun maddesi bulunuyor ve hayvanlar “hissedebilen varlıklar” olarak kabul ediliyor, onlara yönelik ihlalleri hapis cezasına bile tabi tutuluyor. Bu ülkelerin hayvanlar konusundaki tutumu ‘A’ ile derecelendirilirken, Türkiye’nin notu ise ‘E’ olarak sınıflandırılıyor.

Kürt Edebiyatının önemli isimi için Diyarbakır'da ektinlikler yapılacak Kürt Edebiyatının önemli isimi için Diyarbakır'da ektinlikler yapılacak

Son dönemlerde bazı illerde yaşanan hayvana ilişkin şiddet toplu katliamlara kadar varabiliyor. Hayvan hakları için mücadele eden hayvanseverler, son dönemlerde Türkiye’nin birçok yerinde olduğu sokak hayvanlarının toplatıldığını söylüyor.

Sur Ajans’a konuşan Diyarbakır’daki hayvanseverler, kentteki hayvanlara dair önemli tespitlerde bulundu ve yetkililerin neden olduğu aykırılıkları sıralayarak çözüm noktasında değerlendirmelerde bulundu. Sokak hayvanlarını toplatılmasının ve uyutulmasının çözüm olmadığını ifade eden hayvan severler, hayvanlara yaşam alanları açılması gerektiği vurgusu yaptı.

WhatsApp Image 2024-01-05 at 14.45.29

Uyutmak değil, öldürmek’

Çocukluğundan beri hayvanlarla iç içe büyüyen Halim Karakurt, 2’si engelli 3 kedi ile yaşıyor. Kendi hayvan dostlarının yanında sokaktaki hayvanlarla da ilgilenen Karakurt, en başta ‘uyutmak’ kavramının değiştirilmesi gerektiği vurgusunu yapıyor.

“’Uyutmak’ değil, öldürmek denilmeli. Uyutmak kavramı, yanlış algı yaratmak için kullanılıyor. Uyuyan bir hayvan tekrardan uyanacak mı? Hayvanlar doğanı dengesini sağlar, bir hayvanı yok etmeye çalışarak, ekosistemin dengesi ile oynamış olursunuz.”

Bir vakayı genele yaymak doğru değildir

6 yıldan fazladır gönüllülük esasında hayvanlarla ilgilenen Bahattin Doğru 1 ay önce dernekleşmeye gittiler. Hayvanların besleme, hastalıklarının tedavisi ve kısırlaştırmalarını üstlenen Doğru, dernek kurmalarındaki temel amacın kurum ve kuruluşlarla sağlıklı bir iletişim sağlamak olduğunu ifade ediyor.

Belli aralıklarla gündem haline gelen sokak hayvanları ‘toplatılması’ ve ‘uyutulması’ için yapılan çalışmaların doğru bulmadığını aktaran Doğru:

“Bu içler acısı bir durum. Biz sokak canlarımızın insanlarımıza, çocuklarımıza annelerimize saldırmasını tabi ki istemeyiz. Hayvanlar çocuklara saldırdığında canımız acıyor ve çok üzülüyoruz. Fakat böyle binde bir, bir olayı bir kaosmuş gibi gündeme getirmek, tüm hayvanları saldırganmış gibi bir algı oluşturmak insani bir durum değil. Bu durum gerçekten sorulması ve sorgulanması gereken en hassas noktadır. Bir vakayı bu şekilde Türkiye genelinde yaygınlaştırılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum” ifadelerinde bulundu.

WhatsApp Image 2024-01-05 at 14.46.34

‘Biz sokak canlarının dostlarıyız’

Hayvanların öldürülmesi için değil yaşatılmasın için bu yola baş koyduklarını ifade eden Doğru: “Biz bu yola girerken hayvanların öldürülmesi için değil, hayvanların yaşatılması için çıktık.  Biz sokak canlarının dostlarıyız, onlar da bizim dostlarımız. Kimlere, nasıl bir zararı var, bırakın yaşasınlar. Biz gövdemizi bu yola adadık. Hayvanların öldürülmesini kesinlikle kabul etmiyoruz” dedi.

Hayvanların sık gündeme gelmesinin seçime yatırım amaçlı yapıldığını söyleyen Doğru, hayvanlara işkence edenlerin de caydırıcı cezalarla cezalandırılması gerektiğine dikkat çekti.

“Bu vakaların son günlerde bu şekilde gündeme getirilmesinin seçimlere bir yatırım olarak görüyoruz. Kesinlikle bunları kabul etmiyoruz. 3 tane köpek vakasını tüm Türkiye’ye yaymak bazı şeyleri üzerini kapatma için yapılan bir algı operasyonudur. İnsanlar hayvanlara her türlü işkenceyi, tecavüzü, her türlü pisliği yapıyor ve ona bir şey olmuyor. Ama bir olayda bütün hayvanlar cezalandırılıyor.  Evet hayvana işkencede, bir insan gözaltına alınıyor olabilir ama kısa sürede bırakılıyor. Caydırıcı cezalar göremiyoruz. Buna yönelik çalışmalar görmek istiyoruz“

Hayvan sevgisinin bütün alanlara yayılması gerektiğine vurgu yapan Doğru şunları aktardı:

“Sorunun temeli ailelerdir. Aileler çocuklarına eğitim verirken, canlıları sevdirme eğitimi de vermelidir. Evden okula, okuldan camilere, camilerden alanlara yayılırsa bu sorunların çoğu ortadan kalkar.  Öyle bir duruma geldi ki hayvanlar insanlardan korkar, kaçar hale geldi. Bir canlıyı sevmek, iletişim kurmak varken, dışlar ve aç bırakırsan zayıf birini gördüğü zaman tabi ki saldırır. Bunun önüne geçmek için her alandan hayvan sevgisi aşılanmalıdır”

Hayvan seveler işkenceye maruz kalıyor

Uzun bir süredir hayvanlar ilgilenen Kadir Aydoğmuş, Diyarbakır’da bütün hayvanlarla ilgilenmeye çalışıyor. Bütün hayvanseverlerle birlikte çalışan Aydoğmuş, her akşam saat 21.00’da devlet dairelerinde topladığı yemekleri ve bağışçıların desteğiyle aldığı kırıntılarla beslemeye çıkıyor. Hayvanseverlerin saldırıya maruz kaldığını söyleyen Aydoğmuş daha önce yaşadığı bir saldırıyı şöyle anlatıyor.

“Daha önce köpekleri sevdiğim için saldırıya maruz kaldım, taşlandım. Sırf yaralı, bir sokak köpeği kucağıma aldım diye. ‘Köpek haramdır, niye kucağına alıyorsun?’ diye köpek haramsa bana haram, helalsa bana helal. Allah’ın yarattığı bir can nasıl haram olabiliyor. Benim durumumda olan çok fazla insan var”

Hayvanlar işkenceye maruz kalıyor

Anayasanın 5199 yasasına göre hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına tedavi maksatlı olmayan müdahalelerde bulunmak, hayvanlara işkence yapmak veya acımasız ve zalimce muamelede bulunmak yasaktır.

Yaşanan bir köpek saldırısı olayıyla bütün köpeklerin düşmanlaştırıldığı söyleyen Aydoğmuş, insanlardan perdenin arkasını aralamalarını istedi. Aydoğmuş daha önce şahit olduğu olayları şu cümlelerle aktarıyor.

“İnsanlar sırf sosyal medyada beğeni almak için hayvanları kışkırtıyor. Benim sürekli besleme yaptığım noktalar var, bunlardan bir tanesi Araştırma Hastanesi taraflarında. Orda bir grup genç bir köpeği elektro şok cihazı ile kışkırtıyor, zarar veriyor ve eğlenceymiş gibi videosunun çekiyor. Sonra köpek saldırdığı zaman gündem oluyor. Tabi hiçbir köpeğin insana saldırmasını istemeyiz ama hayvanları bu şekilde gündem haline getirilip, düşmanlaştırılmasını kabul etmiyoruz. Ben de şunların açıklamasını istiyorum.  Bir bakıyorsun hayvanlara sopalarla vuruyorlar, neden bu yapılıyor? Belli bölgelere su ve mama kabı koyuyoruz gelip alıyorlar,  neden alınıyor? O su kabında, kedi de, köpek de, kuş da gelip faydalanıyor. Biz yazın ortasında susuz bir saat duramazken, hayvanlara neden bu eziyeti çektiriyoruz? Bir kabın maliyeti ne kadar ki gelin ben size vereyim yeter ki çalmayın, yazıktır. Hayvanları su isteme gibi bir lüksü yok, diyemez ki bana su verin, mama verin diye.”

WhatsApp Image 2024-01-05 at 14.46.13

Şehir merkezinde hayvan sayısı azaldı

Hayvanların toplatılıp dağ başlarına aç susuz ölüme terkedildiğini anlatan Aydoğmuş, şehir merkezinde hayvanların azaldığını ifade ediyor:

“Hayvanlar yaşam alanlarından nasıl uzaklaştırılabiliyor. Şehir merkezinde hayvan sayısı çok azaldı. Benim besleme yaptığım noktalardaki yavru köpekler dahi toplatılmış. Yavru köpeklerin ne gibi bir zararı olabilir. Yetkililer hayvanları nereye bıraktıklarına dair herhangi bir bilgi vermiyor. Geçen gün dağ başında bir kamyon dolusu köpek topladık.  Bu hayvanlar aç susuz dağ başında ne yapacaklar. Her hayvanın yaşam alanı farklı, hepsi bir alana atıldığı zaman orda hayvan çatışmaları başlar. Hiçbir hayvan kendi alanında başka hayvan istemez”

‘Barınaklar ölüm kampları’

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca ‘sokak hayvanları’ belediyelerin görev ve sorumlulukları arasında yer alıyor.

Kendi evinde 3 kedi ile yaşayan Medine Karaca, 6-7 aydır aktif bir şekilde sokak hayvanların beslenmesini ve tedavilerini üstleniyor. Hayatının bütün alanını hayvanlar oluşturduğunu söyleyen Karaca, birçok işte çalışacak hayvanların beslenmesini yapıyor.

Barınakların ölüm kampları olduğunu söyleyen Karaca barınaklara güvenmediğini şu cümlelerle aktarıyor:

“Oraya götürdüğüm hiçbir hayvanı, sağ alamadım gibi durumları hakkında da bilgi alamadım. Buna güvenip nasıl hayvanları barınaklara teslim edelim. Hayvanların uyutulması kesinlikle katliamdır. Hayvanlar sokaklarda aç geziyorlar, kimse bir kap su ve yemek vermiyor, besleme yapanlara saldırıyor. Ama gelin görün ki hayvanlar öldürülsün, toplatılma söz konusu olunca herkes konuşuyor.” 

‘Barınaklar halka açık olsun’

Barınakların halka açık alanlar olması gerektiğini ifade eden Karaca, belediyelerin halkın kafasındaki soru işaretlerini çözmesi gerektiğini söylüyor.

“Barınaklar halka açık alanlar olsun, bizim çoğu arkadaşımız bu barınaklara giremiyor, neden bırakmıyorlar? Bir insan neden barınağa girebilmek için izin alır? Burada saklanılmak istenen ne? Barınaklar açık olsun hepimiz de destek olalım. Bu şartlarda bizler barınaklara nasıl güvenip te hayvan teslim edelim, beraber çalışalım. Her şeyin çok şeffaf bir şekilde halka gösterilmesi gerekiyor.”

Hayvanları uyutmak yerine neler yapılabilir

Hayvanseverler, hayvan popülasyonunu dengede tutmak ve hem insanların hem de bütün canlıların yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için şu önerilerde bulunuyor.

“En başta kısırlaştırma yapılmalı”

“Hayvanların gerekli aşı ve tedavileri yapılmalı”

“Barınaklar yerine, yaşam alanları açılmalı”

“Hayvanlar yaşam alanlarında uzaklaştırılmamalı”

“Barınaklarda hayvanseverler görev yapmalı”

“Barınaklar halka açık alanlar olmalı”

“Çocuk yaşlardan itibaren aileden başlayarak bütün yaşam alanlarda hayvan sevgisi aşılanmalı.”

“Belediyeler tarafında her yerde mama ve su kulübeleri kurulmalı. Ücretli olmazsa da cüzi miktarda, herkesin ulaşabileceği nitelikte olmalı.”

 “Tüm şehirlerde ücretsiz hayvan hastaneleri açılmalı ve tüm hayvanların sigortalı olmalı.”

“Mama fiyatlarının düşmesi gerekir”

Editör: Ali Abbas Yılmaz