İstanbul Newrozu’nda sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, halkların Newroz’unu kutlayarak sözlerine başladı.

Buldan, “Newroz zalimlere karşı, kötülüklere karşı, baskılara karşı, şiddete karşı, hukuksuzluklara karşı Türkiye halklarının Kürtlerin, Türkler, Ermenilerin, Süryanilerin, Lazların, Boşnakların, Pomakların, bu ülkede baskı altında yaşayan, şiddet gören, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan tüm kimliklerin, inançların bir arada sesini yükselttiği gündür. Onun için bu meydanı dolduran tüm halklarımıza, kimliklerimize, renklerimize, inançlarımıza bir kez daha emeğinize sağlık diyoruz. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Newroz bu ülkeyi yönetenlere siyasi iradeye güçlü bir mesajın verildiği gündür. Aynı zamanda savaş ve tecrit politikalarına karşı Türkiye halkları olarak karşı çıktığımız bir gündür. Ama Newroz aynı zamanda büyük bir direniştir. Çözümün diyalogdan geçtiğinin her anlamda anlatıldığı bir gündür” dedi.

‘AKP-MHP iktidarı bu ülkenin kaderi olmaktan çıkacaktır’

Newroz’u bayram havasında karşılamadıklarının altını çizen Buldan, şöyle dedi: “Ama iktidara karşı depremi yönetemediğinin, depremde ölenlerin, yaşamını yitirenlerin, enkazların altında kalanların, öfkesinin olduğu bir dönemden geçiriyoruz. Maalesef bu yılki Newroz biraz buruk, acılıdır, öfkelidir. Depremde yaşamını yitirenlere adanmıştır. Bir kez daha can veren, yaşamını yitiren, enkazın altında kalan bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremin üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen acıların dinmediğini, yaraların sarılmadığını gördük, buna tanık olduk. Bir şey daha ortaya çıktı, insanlık, dayanışma, birlik ve beraberlik. Herkes bu dayanışma ile yaralarını sarmaya çalıştı, herkes acılarını dindirmeye çalıştı. Bizler bu ülkeyi yönetenlerin depremdeki duyarsızlığını gördük. Bu ülkeyi yönetenlerin depremi bir kader olarak ifade ettiklerinde, depremde zarar görenlerin yaralarını sarmadığını gördük. İnsanları açlıkla, soğukla terbiye etmeye çalıştıklarını gördük. Şunu bilsinler deprem ve AKP-MHP iktidarı bu ülkenin kaderi olmaktan çıkacaktır.”

‘Barışı da adaleti de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs tarihinde sandıklarda ilan edeceğiz’

“AKP’nin ve küçük ortağının bu ülkeyi son kez yönettiğini herkes bilmelidir” diyerek 14 Mayıs seçimlerine işaret eden Buldan, “Çok az bir zaman kaldı. İki aydan az bir süresi var. 14 Mayıs, bizler açısından önemli bir fırsattır. Aynı zamanda milat olacaktır. AKP-MHP’nin bu seçimlerde Türkiye halklarının ne kadar büyük olduğunu, Kürtlerin ne kadar iradeli olduğunu, kadınların gençlerin ülkeyi değiştirme gücünü ortaya çıkaracağı bir tarihtir. Bu meydanı dolduranlar şunu bilsin, demokrasi meydanlarda yazılır, barış meydanlarda ilan edilir. Barışı da adaleti de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs tarihinde sandıklarda ilan edeceğiz” ifadelerini kullandı.

‘Seçimleri de kazanacağız, kendi geleceğimizi mutlaka inşa edeceğiz’

İktidara seslenen Buldan, şöyle devam etti: “Kürtlere hakaret ederek, Türkiye halklarına parmak sallayarak, her gün tehdit ederek seçim süreci yürütemezsiniz. Buna müsaade etmeyeceğiz. Hareketlerinize de tehditlerinize de boyun eğecek bir halk yok artık. Kürtler de Türkler de Ermeniler de Süryaniler de bu ülkenin bütün inançları, kimlikleri, mezhepleri, renkleri bu ülkeyi değiştirmek için yaşamı inşa etmek için kadınların özgürlüğü için gençlerin geleceği için el ele omuz omuza 14 Mayıs’ta seçimlerde sandıklarda olacak, seçimleri de kazanacağız, kendi geleceğimizi mutlaka inşa edeceğiz… Sevgili kadınlar, bu ülkede en fazla baskıların şiddete ve katliamlara maruz kalanlar biz kadınlarız. Sizlere de söz veriyoruz. 14 Mayıs’tan sonra kadınları ilgilendiren bütün yasaları yaşama geçireceğiz. İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadınların katledilmediği, yasakların çıkarılacağı düzeni inşa edeceğiz. Sevgili gençler gelecek sizindir, hep birlikte inşa edeceğiz. Sizlere görev vermek istiyoruz. 14 Mayıs’ta bütün sandıkları gençlere emanet ediyorum. O sandıklarda tek bir hilenin yapılmasına asla müsaade etmeyeceksiniz. İşte biz öyle kazanacağız, gençlerle, kadınlarla kazanacağız. Geleceği Türkiye halklarıyla kazanacağız. Cezaevlerindeki arkadaşlarıma özel selamlar gönderiyorum. Edirne Cezaevi’nde Selahattin Demirtaş’a, Selçuk Mızraklı’ya selamlarımı gönderiyorum. Sevgili Figen Yüksekdağ’a, Gültan Kışanak’a sevgilerimi gönderiyorum. Sevgili Sebahat Tuncel’e sevgilerimi gönderiyorum. Cezaevinde de olsalar onlar buradalar, bu meydandalar. Ama bir dahaki Newroz’da cezaevlerindeki bütün arkadaşlarımla birlikte el ele Newroz kutlayacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hep birlikte bu iki ay içerisinde uzun çalışacağız. Gece gündüz demeden her eli tutacağız, her kapıyı çalacağız, herkesin yüreğine dokunacağız. Hepimizin yolu açık olsun, gelecek bizimdir, yarınlar bizimdir. 14 Mayıs sonrası hepimizin. ” (Kaynak: MA)

Editör: Ali Abbas Yılmaz