Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, cezaevinde tutulan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen ikinci ihlal kararını da tanımadı. Yargıtay, ihlal kararının "hukuki değeri olmadığına" ve AYM kararına uyulmamasına karar verdi. Birçok kesim, Yargıtay kararını “darbe” olarak nitelendirdi.

Yargıtay kararını değerlendiren Atalay’ın avukatı Kemal Aytaç da benzer görüştü. Av. Aytaç, söz konusu durumun yargı arasında yaşanan bir kriz olmadığını belirterek, kararı "siyasi iktidarın darbesi” olarak nitelendirdi. AYM kararlarına uyulmamasının yeni olmadığına dikkat çeken Aytaç, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği ihlal kararlarının da tanınmadığını anımsattı.

'Atalay şahsında gezi yargılanıyor'

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un "Yargıtay’ın verdiği kesinleşmiş hüküm söz konusu. Bu kesin hüküm de TBMM’nin gündeminde. Hep beraber önümüzdeki süreci göreceğiz" açıklamalarını hatırlatan Aytaç, söz konusu açıklamayla Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin açık açık ifade edildiğini söyledi. Aytaç, "Kendi yazılı hukuk kurallarının dışında despot, diktatör bir çadır devleti olduğu görüldü. Atalay’ın şahsında Gezi'yi toplum nazarında gayrimeşru bir şekilde mahkum etmeye çalışıyor. Yoksa hiçbir zaman böyle bir sorun yaşanmadı. İçtihatlar çok açık. Demirtaş ve Kavala'nın Can Atalay’dan farklı bir yanı da yok. Onlar hakkında da iddia edilen suçlar aşağı yukarı aynı kapsamda. Ama buna rağmen siyasi iktidar yargıyı boşa düşürüyor. AYM bizim ülkemizdeki en yüksek mahkeme ama sonuç alamıyorsunuz. Sonrasında AİHM'e gidiyorsunuz. Anayasa ‘AYM kararları bağlayıcıdır, kesindir’ diyor. Eleştirebilirsin ama kararı uygulamak zorundasınız. Atalay’ı yerel mahkeme tahliye etmek durumunda, fakat bunun gereğini yapmıyor” ifadelerini kullandı.

‘Yerel mahkeme AYM kararını denetleyemez’

Yerel mahkemenin Atalay hakkındaki kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermemesi gerektiğini vurgulayan Aytaç, "Göndermesi halinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin ‘bunun benimle işi yok’ deyip geri çevirmesi gerekiyor. Ancak bunun yerine daha da ileri giderek, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunuyor. En son olayda ise ‘anayasa mahkemesi kararının hukuki bir yanı yok’ diye bir açıklaması var. Eğer AYM'ye ‘senin kararının hukuki değeri yok’ diyorsa, benim gözümde hiçbir şekilde değerleri yok ve değersizler. Bir hukuk kurumu bunu diyemez. Kararı eleştirebilir, başka şeyler söyleyebilir. Ama onun (AYM’nin) kararını denetleme değerlendirme imkana sahip değil” diye belirtti.

Yasa dışı bahis siteleri, asgari ücrete de el attı Yasa dışı bahis siteleri, asgari ücrete de el attı

‘Toplum susturulmak isteniyor’

Verilen kararın "korkudan" kaynaklandığını söyleyen Aytaç, iktidarın Atalay’ı kendisi için bir tehlike olarak gördüğünü belirtti. Atalay, Demirtaş ve Kavala’nın cezaevinde tutularak tüm topluma mesaj verildiğini dile getiren Aytaç, bu mesajla toplumun susturulmak istendiğini kaydetti. Aytaç, "İktidar bu insanları içeride tutarak toplumu susturmaya çalışıyor. Bu tür baskı ve tutuklamalarla toplum tehdit ediliyor. Kendi iktidarını, kendi politikasını sürdürmek için muhalifleri ve karşıtlarını şu veya bu şekilde sindirmeye çalışıyor. Kendi iktidarı için tehlike olarak gördüğü ne varsa bertaraf etmeye çalışıyor” dedi.

İtiraz yapıldı

Avukatların karara karşı Yargıtay 4'üncü Ceza Dairesi'ne itirazda bulunduklarını aktaran Aytaç, şunları söyledi: "AYM'ye üçüncü bir başvuru yapıldı. AİHM’e başvuru yapılıyor. Ama onun dışında bizlerin de bir takım etkinlik, eylemlilik hazırlıklarımız var. Bu kararı kabul etmeyeceğiz. Asıl söylememiz gereken şey bu. Bize reva görülen bu muameleyi kabul etmeyeceğiz. Sinmeyeceğiz. Atalay, Demirtaş ve Kavala cezaevinden çıkmayabilir. Ama biz elimizden geldiği kadar direnç noktaları oluşturacağız ve mücadeleye devam edeceğiz.” 

Aytaç, şöyle devam etti: "Tek sorun toplumsallaşmamak ve kitleselleşememek. Çünkü bunların anlayacağı tek dil var; o da halkın, toplumun ayağa kalkması, ses çıkarması ve kamuoyu oluşturmasıdır. Eğer gereken toplumsallığı oluşturamazsak ve bu hukuksuzluğun üstesinden gelemezsek o zaman bu adaletsizliği, yoksulluğu, işsizliği ve kötülüğü yaşamaya devam edeceğiz. Bu yüzden kendi hukukumuzu toplumla birlikte yaratacağız. Çünkü bunlar hukuku oyuncak yaptılar, istedikleri gibi oynuyorlar. Umutsuz değiliz, umutla bakıyoruz geleceğe. Mutlaka yol alacağız bu konuda.”

Kaynak: MA