SUR AJANS- Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın, YÖK’e gönderdiği yazı ile Alevi çalıştayı düzenleyeceğini ve tüm akademisyenlerin ilgili çalışmaya katılımını istediği ortaya çıktı.
Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya yazısında “Peki, çalıştay ilgili alanın uzmanlarını zorla toplayarak yapılır mı? Hayır. Peki, çalıştay henüz o alanda uzmanlık derecesi almamış ya da henüz uzman sayılamayacak kişilerle yapılır mı? Hayır. Ama “yapıyorum, çünkü yapabiliyorum” kuralı geçerliyse vallahi böyle de çalıştay yapılır. Yapılacak! İsterseniz katılmayın; fişlendiğinizle kalırsınız!” ifadelerini kullandı.
Artı Gerçek’te yer alan Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya’nın yazısında yer alan bilgiye göre Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Alevi çalıştayı düzenlemeye hazırlanıyor. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK)’e gönderilen yazıda “Başkanlığımızın Alevilik-Bektaşilik ile ilgili çalışmaları kapsamında, Başkanlığınıza bağlı tüm devlet, özel ve vakıf üniversitelerinde Alevilik-Bektaşilik ile ilgili halihazırda yüksek lisans/doktora yapan veya son üç yıl içinde yüksek lisans ve doktora tezini teslim eden öğrenciler ve tez danışmanları ile Başkanlığımızda bir çalıştay yapılması planlanmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
“Çalıştay ilgili alanın uzmanlarını zorla toplayarak yapılır mı?”
Ayhan Yalçınkaya’nın Artı Gerçek’te yer alan yazısının tamamı şöyle:
Bir çalıştay nedir, nasıl yapılır? Bir akademisyen için çok basit bir soru. Ama bütün soruların ve yanıtların mevcut rejimin cetveline göre hizalandığı yerde, bu soru da basit olmaktan çıkıyor. Çalıştay, belirli bir konu/tema/sorun/sorunsal etrafında ilgili uzmanların bir araya gelmesiyle gerçekleştirilen, kimi zaman uygulamalı olarak da yürütülen, kimileyin belirli bir kongre ya da konferansın ön hazırlığı mahiyetinde de olabilen, analitik ve kolektif bir düşünme, tartışma etkinliğidir. Peki, çalıştay ilgili alanın uzmanlarını zorla toplayarak yapılır mı? Hayır. Peki, çalıştay henüz o alanda uzmanlık derecesi almamış ya da henüz uzman sayılamayacak kişilerle yapılır mı? Hayır. Ama “yapıyorum, çünkü yapabiliyorum” kuralı geçerliyse vallahi böyle de çalıştay yapılır. Yapılacak! İsterseniz katılmayın; fişlendiğinizle kalırsınız!
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Dairesinin başındaki pek milliyetperver ve herkesi terörist olarak damgalamaya hazır, seri hurufat üreticisi zat, bir akademik Alevi çalıştayı düzenlemeye karar vermiş! Haydi gözümüz aydın! Eh, “ben devletsem, çalıştayım da dilediğim gibi olur; sıkıysa gelmeyin” diyor! Nasıl mı? Çalıştay nasıl yapılıyormuş, bakın da öğrenin ey akademisyenler!
Önce ilgili zat YÖK’e bir yazı yazar ve yazıda şöyle der: “Başkanlığımızın Alevilik-Bektaşilik ile ilgili çalışmaları kapsamında, Başkanlığınıza bağlı tüm devlet, özel ve vakıf üniversitelerinde Alevilik-Bektaşilik ile ilgili halihazırda yüksek lisans/doktora yapan veya son üç yıl içinde yüksek lisans ve doktora tezini teslim eden öğrenciler ve tez danışmanları ile Başkanlığımızda bir çalıştay yapılması planlanmaktadır.”
“Çalıştay alanın uzmanlarıyla yapılmamakta”
Görüldüğü gibi, öncelikle çalıştay dediği çalıştay değildir, çünkü en başta alanın uzmanlarıyla yapılmamaktadır. Son üç yılda bu alanda yüksek lisans ya da doktora yapanı uzman sayalım, teze daha bir harf bile yazmamış olsa sadece tez konusu Alevilik diye geçen herkes için bilgi istenmektedir. Artı, bununla yetinilmemekte danışmanların da bilgisi ve katılımı istenmektedir. Alevilikle ilgili bir çalıştayda danışman davet etmek, çalıştay cehaleti değilse başka bir amaç taşımaktadır; örneğin o çalıştay ucubesi içinde danışmanları hizaya sokmak gibi. Çünkü işin uzmanı bilir ki Alevilikle ilgili bir konuda tez yazdıran bir sosyal/beşeri bilimci Alevilik uzmanı olmak zorunda değildir. Bu sadece bu konuyla ilgili değil; her beşeri/sosyal bilim alanında böyledir. Her danışman her konuyu çalışmış olamaz ve bilemez de zaten; hatta çoğun tezlerden öğreniriz biz ama bu bizi o alanın/konunun uzmanı yapmaz. Danışman, neyin beşeri/sosyal bilimler alanında bir tez olup olmadığını bilen kişidir! Hele bir de ilgili konuda çalışmış biriyse, ondan iyisi Şam’da kayısı olur. Ama Alevilik gibi bir konuda çalışma yaptırabilecek danışman sayısı bir elin parmağını geçmez çünkü zaten eğer Sünni-Ortodoks ya da Türkçü bir zaviyeden Aleviliğe yaklaşmıyorsanız fişlenmişsiniz demektir! Sizin öyle bir tez yazdırmanız epeyce risk almanızı gerektirir. Buna rağmen danışmanlar da çalıştay ucubesine davet ediliyor. Yani bu alanda daha bir satır yazmamış olan, bu alanda lisansüstü yapmış olan, bu alanda çalışma yürütmüş danışmanla, hiç yürütmemiş olan aynı sepete doldurulmaktadır. Buradan çalıştay çıkmaz; buradan çıksa çıksa göz boyama ve en önemlisi tehdit çıkar!
Diyelim ki ben kötü niyetliyim: Herkesi çağırmayacaklar da içinden seçecekler istedikleri uzmanı. O halde niye teze yeni başlamış birinin ve danışmanının bilgisine ihtiyacın var? Hele şu son üç yıl hikayesine gelince… Niye son üç yıl acaba? Üniversite tasfiyelerinin ürün verdiği son üç yıl olmasın bu? Mazallah beş yıl dersek atılmış, emekli olmuş, emekliliğe zorlanmış “tiplerin” tezleri ve danışmanları da önümüze düşebilir, neme lazım, değil mi efendim? Evet evet ben kötü niyetliyim! Arkadaş, son üç yılda yapılmış tezler Ulusal Tez Merkezinde zaten; neden YÖK’e yazı yazıyorsun acaba? YÖK’ten ne isteniyor peki? Buyurun: “Söz konusu çalıştay kapsamında, yazımız ekindeki Alevilik-Bektaşilikle ilgili tez hazırlamış/hazırlamakta olan öğrenci ve tez danışmanları için düzenlenmiş bilgi formlarının doldurulması ve Başkanlığımıza ulaştırılmasının sağlanması hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.”
“Çalıştaya gitmeyi reddeden bir akademisyen çıkarsa başına ne gelir?”
Peki YÖK ne yapıyor? Ne yapacak; bakanlıktan yazı gelmiş; tüm üniversitelere tebliğ ediyor. Üniversiteler ilgili enstitülerine; enstitüler ilgili anabilim dallarının tüm öğretim üyelerine! Yukarıdan aşağıya, devlet kudretiyle çalıştay! Peki, bu formları doldurup göndermezseniz ne olur ya da bu formları doldurmayı reddeden bir akademisyen çıkar mı acaba? “Arkadaş, gizli saklı iş mi yapıyoruz da bir bakanlıkla bilgi paylaşıyorum ben? Git, istediğini istediğin kurumdan al, muhatabın ben değilim” diyen bir akademisyen çıkar mı? Dahası, bu çalıştaya gitmeyi reddeden bir akademisyen/danışman çıkar mı? Çıkarsa başına ne gelir? Bu çalıştaya gitmeyi reddeden tez öğrencilerinin başına ne gelir? Bütün bu sorular ortada duruyor. Aslında ortada değil; nihayetinde “devletin kılıcı” çekilmişse, ya o yana düşeceksiniz, ya bu yana! Yanıt baştan verilmiştir. Gerisi akademisyenlerin cübbelerini ilikleyip iliklemeyecekleriyle ilgilidir! Sahi ya, o cübbeler çoktan çiğnenmişti değil mi?
“Neden herkesin telefonu dahil bilgilerini istiyorsunuz?”
Dönelim çalıştaya… çalıştayın sınırları belli olduğuna göre, temel soru hala ortada duruyor: Neden herkesin telefonu dahil, bilgilerini istiyorsunuz? Teze daha yeni başlamış birinin telefonu, e-maili size niye lazım; bu bilgi ne için kullanılacak? Haşa, fişleme demeyeceğim; bu klişe ve her klişe gibi çoğun doğrulanmış bir yargıdan ibaret. İlgili bakanlığın bu girişimi açıkça üniversitedeki Alevilik çalışmalarını hizaya sokma, başta sözünü ettiğim iktidar cetveline uydurma girişimi ve anlaşılıyor ki YÖK’ün ve YÖK’ten daha YÖKçü rektörlerin ve “akademisyen” tayfasının üniversiteleri hizaya sokması, söz konusu Alevilik olunca, yeterli gelmiyor; sanırım eleğin gözleri geniş bulunuyor ki ilgili daire durumdan vazife çıkarıp bu gözenekleri daha da sıkılaştırma peşinde…Vatana, millete, Aleviperverlere, ilgili başkanlığın peşinde koşanlara hayırlı olsun! Buradan da size çok ekmek çıkar. Hadi iyisiniz yine, iyi!