Dicle Nehri’nin, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Hevsel Bahçeleri’nin içinden geçen kısmındaki kıyı şeridi, adacıklar ve oluşan mendereslere dolgu yapılarak tarım alanlarına dönüştürülüyor.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Hevsel Bahçeleri’nin içinden geçen Dicle Nehri’nin içinde oluşan doğal adacıklar ve binlerce yıl sonucunda oluşan mendereslere toprak dolgusu yapılarak, doğal adacıklarda yetişen yüzlerce ağaç kesilerek yeni tarım alanları oluşturuluyor. Geçen yıldan beri mülk sahiplerinin nehir aleyhine başlattıkları toprak genişletme çalışması ise yetkiler tarafından izlemekle yetiniliyor. Kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, kayyım yönetimindeki Sur Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Diyarbakır İl Müdürlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı İl Müdürlüğü, aradan geçen bir yıla rağmen tahribatın engellenmesine dair adım atıp sorumlular hakkında işlem başlatmazken, baharın gelmesiyle tarla sahipleri genişleme çalışmalarını hızlandırdı.

‘İşgaller yayılıyor’

Dicle Nehri’nin nehir statüsünden çıkarılarak korumasız bırakıldığını bundan dolayı rant amaçlı işgallerin başladığını belirten Ekoloji Derneği Üyesi Zeki Kanay, “İlk başta On Gözlü Köprü’nün orada, kayyım sürecinin ardından işgaller başlıyor. Hatta bir dönem köprünün gözleri dahi işgal edilmişti. Sonra tepkiler üzerine geri adım attılar, ama bu sefer köprünün dört tarafında işgaller yayılıyor. Bazı iş adamları tarafından kum yatağından kum çıkarılan bölgelerde büyük göletler yapılmıştı. Bu da nehir yatağına büyük müdahale anlamına geliyor. Oradaki ekosistemde çok sayıda balık türü yaşıyor. Dicle Nehri’ne özgü balıklar var. Hem karada hem suda yaşayan canlılar var. Böcekler, kelebekler, kuşlar var. Hakeza Dicle Nehri Vadisi'nde iki yüzden fazla kuş türü tespit edilmiştir. Nehrin yatağıyla oynanırsa, ağaçlar kesilirse, kuşların göç yolları, yuvalanacağı ve dinleneceği yerler de tahrip edilir. Dicle Nehri'nde, Dicle-Fırat Nehri'ne özgü Fırat Kaplumbağası var. Kumul alanların tahribatıyla bunların yuva yapacakları alanlar da yok oluyor ve gittikçe sayıları azalıyor” diye konuştu.

‘Göz yumuyorlar’

Bölgeyi insan müdahalesine açık hale getirmenin, ticarileşmenin ve ranta açmanın adımları olduğunu belirten Kanay, “Hala durmuyorlar. Bu sefer şahıslara göz yumuluyor. Son süreçte Dicle Nehri'nde bulunan iki adayı işgal ettiler. Bazı yerlerde nehrin yarısına kadar bir işgal girişimi var. Sur Belediyesi dahi bu işgalde ve tahribatta rol oynuyor. Orada Kırklar Dağı'nın hemen dibinde nehirden kum çekerek yol yapımı adı altında her sene yine müdahale ederek nehir yatağına büyük tahribatlar verdiler. Bu tahribatlar gün geçtikçe artıyor. Kayyım yönetimindeki belediyenin ve valiliğin bu alanı koruması lazımken, tam tersine gözlerinin önünde olan bu tahribatlara bir göz yumuyorlar ya da görmüyorlar. Koskoca adalar işgal ediliyor. Bunlar hazine, halkın, doğanın malı, ekosistemin birer parçaları. Biz bunlara sahip çıkmazsak, müdahale edersek yarın nehir akışını değiştirmiş olacağız. Nehirdeki ekosistemdeki canlılara, bitkilere müdahale edeceğiz ve bunlar da bize olumsuz yansıyacak” ifadelerini kullandı.

‘Geleceğe de miras bırakmamız lazım’

Hevsel Bahçeleri ve Diyarbakır surlarının 2015 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındığını hatırlatan Kanay, “Miras ne demek? Geçmişten gelmiş ve bizim de onu geleceğe aktarmamız lazım. Geleceğe de miras bırakmamız lazım. En basit yaklaşım bu olmalı. Dolayısıyla buraya en küçük bir müdahalede bulunmamak lazım. Bulunulması gerekiyorsa da multidisipliner şekilde birçok meslek alanının birlikte istişare ederek, tartışarak müdahale edilir. Gerekiyorsa bir düzenleme ya da restorasyon yapılır. Ama bir şahsın aldığı kararla, bir imzayla ya da hiç imzasız şekilde bu alana müdahale ediliyor. Alan kendi halinde bırakılsa dahi razıyız, çünkü en az zarar anlamına geliyor. En küçük müdahalede dahi binlerce hayvanın yaşam alanını tahrip etmiş oluyoruz” şeklinde konuştu.

Editör: Ali Abbas Yılmaz