Didem Madak

Çocukluğumda şiire ilk adımını aileme mektup yazarak kapı altlarında atardım. Daha sonra bunu bir bohem havası olduğunu anladığımda

bu mektuplar şiirlere evrildi.

Kalbini kalın bir kitapta kurutan kadın. (Didem Madak)

Şiir, onun için bir muziplikti.

Oysa hayat hikayesi grapon kağıdına sarılı

öylece duruyordu.

 Öylece kağıda yazdı.

Çile damlıyordu satırları.

 Kır çiçekleri kokuyordu dizeleri.

İnsanların doksan dokuz yalnızlığı vardı derdi. En belirgini ise " Siz Aşktan N' anlarsınız Bayım" adlı şiiriydi. Annesinin hatıralarına saklandığı dizeler yorgun/solgun ve beyazdı.

Bağlılık kavramında anne yüreğine sığınan ve zaman/zaman hayallerde çatır dayan bu özlem, bu kırgınlıklar,   anlam veremediği acılardan ibaretti.

 Kadın olmanın zor zanaat olduğu çağda kadın şair olmak, zordu onun için.

"Kimi gün öylesine yalnızdım.

 Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.

 Annem ki beyaz bir kadındır.

 Ölüsünü şiirle yıkadım.

 Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz

siz bayım."

Nitekim her şeyden habersiz.

Kibrit çakmak gibiydi çocukluğu. Herkes alevlerden kaçınca o içindeki şiirleriyle alevleri söndürmeye çalıştı. Küllerini ise bir ağacın dibine gömdü.  Aşk dizelerinde bir hayli  belirgindi.

Tutkusu bir bodrum katında herkesten uzak yaşamaya devam ederken,

onun tek hayali vardı.

Yazmak ve yaşatmaktı.

"Çok şey öğrendim

Geçen üç yıl boyunca

 Alt katında uyumayı bir ranzanın

Üst katında çocukluğum

Kağıttan gemiler yaptım kalbimden

Ki hiç biri karşıya ulaşmazdı

Aşk diyorsunuz

Limanı olanın aşkı olmaz ki bayım."

Yazar, tüm yaşantısını bir sonbahar ağacına benzetse de

aslında dizelerinde mutlu ve aşk ile yaşayabileceği bir hayat temennisi saklıydı.

Belki de şiirlerinde gizli özne değildi

ama her satırında kendisini ele veriyormuşçasına belirgindi.

Şiirlerini okudukça her hecesinde bir umut bir özlem saklıydı.

Her şey ulu ortadayken hayattan saklarcasına kopmuştu. 

Bir annenin kaderini yaşamak kadar hüzünlüydü bedeni.  Bazı zamanlarda

Sabahları yüzü, solgun ve yorgundu.

Yıldızlı bir Gecenin yalnızlığından sıkılmış gibiydi.

Odasında çocuksu gülüşlerin resmini çizerken,

çiçeklerine sarılı mavi bir sonbahar bıraktı.

Hâsılı;

Şairin hayatını okudukça, şiirlerini dinledikçe, payımıza düşenin esiri değil... Bir daha yaşanmaması üzerine hayata tutunmayı öğretici kılıyor adeta.

Rahmetle anıyorum...