Özel Haber: Ali Abbas Yılmaz/Arif Bulut

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bileşenlerinden DTSO Başkanı Mehmet Kaya, depremden bu yana kriz merkezinin faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtirken, kentteki barınma sorunu, merdiven altı işletmelerin yaşadıkların sorunun çözümü, krediye erişim ve teşvik paketlerinin toptancı mantıktan uzak bir şekilde yerelin özgünlükleri ve taleplerinin dikkate alınarak hazırlanmasına ilişki önemli değerlendirmelerde bulundu.

Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bileşenlerinden DTSO Başkanı Mehmet Kaya, depremden hemen sonra kurulan Kriz Masası’nın bugüne kadarki faaliyetleri, kentte deprem sonrası acil çözüm bekleyen konut sorunu, depremzede iş insanlarının krediye erişim sorunu ve deprem bölgesine sunulacak teşviklerde dikkat edilmesi gereken hususlar üzerine Sur Ajans’a değerlendirmelerde bulundu.

‘Normalleşme olan kadar dayanışmamız devam edecek’

Maraş depremlerinin ardından kentte kurulan Kriz Masası’nın faaliyetlerinin sürdüğünü ifade eden DTSO Başkanı Mehmet Kaya, şunları söyledi: “Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak ilk hedefimiz Diyarbakır’da insanların barınma ve aş sorununa odaklandık. Kentte yakaladığımız birliktelikle bunu büyük bir sorun yaşamadan atlattık. Depremin ikinci gününden itibaren, bugün de halen devam eden ve özellikle depremden çok fazla etkilenen Adıyaman başta olmak üzere, Pazarcık, Islahiye, Hatay ve Maraş gibi illerimize dönemsel, yığıma sebep olmayacak şekilde, daha çok ihtiyaçlara dönük ilçelere, kimi azınlık gruplara yardımlarımız devam ediyor. Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak bu işe başlarken, depremle ilgili önceliği bunlara verdik ve halen kriz merkezimiz sürekli orada barınan ve artık işin biraz daha fazla rehabilitasona dönük, biraz daha insanların normalleşmesini sağlayacak, hem psikolojik hem kentlerin başta Adıyaman olmak üzere Diyarbakır ile sanayisini eşitleyerek katkı koyabileceğimiz, biran önce ayağa kalkmalarını sağlayacak çalışmaları yürütüyoruz. Normalleşme olan kadar dayanışmamız devam edecek. Bugün de Hatay’a ihtiyaçları mukabilinde 1 tır daha gönderdik ve normalleşene kadar da yardımlarımız devam edecek. Adıyaman özelinde de oradaki iş insanların, OSB ile birlikte DTSO ve Diyarbakır Ticaret Borsası olarak orada bir çalışma başlatıyoruz. Bununla da oradaki sanayiciyi ayağa kaldırmayı hedefliyoruz. Yani, deprem sonrası akut müdahaleyi aşıp sektörel desteklere döndük.”

‘30 bin konut demek 100 bini aşan kişi demektir’

Diyarbakır’da deprem sonrası yaşanan barınma sorununun aşılmasına dönük çalışmalara ilişkin olarak da Kaya, şöyle konuştu: “Diyarbakır’daki konutların tamamının Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından 30 bine yakın konutun oturulamaz olduğuna ilişkin rapor çıktı. Ama barınmaya baktığınızda Valilikçe yapılan açıklamada 7 bin 500 kişinin çadırlarda ve yurtlarda barındırıldığı ifade ediliyor. Şimdi yaklaşık 30 bin konut demek 100 bini aşan kişi demektir. Bu da demektir ki, Diyarbakır’da 100 bin kişi çadırda değiller ama evlerine de gidemiyorlar. Tabii ki kentimizin sosyal ilişkileri insanımızı dışarıda bırakmıyor. Akrabalarının evinde, varsa köylerde, kırsalda sığındıklarını biliyoruz. Bu da önemli bir barınma sorunu olduğunu gösteriyor ve bunun biran önce çözülmesi gerekiyor. Maalesef şuana kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı ihalelerde henüz Diyarbakır’ın hiçbir konut ihalesi yapılmadı. Birçok deprem ilinde ihale yapılıp konut yapımına başlanmasına rağmen Diyarbakır’da henüz başlanmadı. Bu insanların kalıcı barınma sorununun doğru bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Hem kentin imar boyutunu doğru değerlendirmek gerekiyor hem de biran öncece özellikle bir yerlere sığınmış olan insanların barınma sorununu çözmek en önemli hedeflerimizden bir tanesidir.”

‘Finans şuan bölgenin en önemli sorunlarından bir tanesi’

Diyarbakır’da deprem sonrası 1 hafta içinde sanayi tesislerinin üretime geçtiğine değinen Kaya, kentin içinde hasarlı binaların altında üretim yapan küçük ve orta işletmelerin yaşadıkları sorunlara ilişkin olarak da şunları söyledi: “Diyarbakır’da yaklaşık 3 bin 500’ü aşan binanın altındaki işyerleri eşyalarını çıkaramadılar ve bunlarla ilgili henüz sağlıklı bir adım atılmış değil. Bu insanların hem barınma sorununu çözmek hem de işlerini devam ettirebilecekleri alanlar yaratmak zorundayız. Biz bunun saha çalışmasını bitirmek üzereyiz. Gerek tekstil sektöründeki merdiven altı diye ifade edebileceğimiz alanlardaki işletmeleri bizim artık buralardan çıkarmamız lazım. Bununla ilgili Valilikle bir çalışma yapılıyor. Biran önce bu işyerlerini nasıl faaliyete geçireceğimiz ve en azından 3-5 yıl kalabilecekleri; OSB’ye gidebilecekleri OSB’ye, Küçük sanayiye gidebilecekleri küçük sanayiye, kent içinde kalabilecekleri de kente yakın alanlarda üretime geçebilecekleri alanlar yaratmak zorundayız. Evet, biz çok bağırmıyoruz Diyarbakır olarak, çünkü henüz Adıyaman, Maraş ve Hatay’da insanların su, gıda ihtiyaçları varken, biz bu sorunu dile getirmiyoruz ama bu sorun da var. Diyarbakır’da bina altı işletmelerin büyük bir ekonomik sorunu var. Bu insanların borçları var, çekleri var, senetleri var. Bu insanların getirdikleri ürünlerin Batıya ödenmesi gereken borçları var. Bu insanların kendi banka kredileri karşılığında verdikleri işyerlerini bankanın ipotekten çıkarma sorunu var. Finans şuan bölgenin en önemli sorunlarından bir tanesi. Bunları biran önce çözmezsek bu insanlar artık işlerini devam ettiremeyecekler.”

‘KGF yasada var ama yararlanan yok’

Diyarbakır OSB’de yüzde 20’lik bir işgücü kaybı oluştuğuna dikkati çeken Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Barınma sorunu çözülemediği için insanlar işlerine gidemiyorlar. İnsanlar barınma sorunundan dolayı ailesiyle bir yerlere sığınmış durumda. Bu sanayiye de yansıyor. Endişemiz en önemli gücümüz olan beşeri sermayemizin, genç nüfusumuzun Batı illerine gitmelerine sebep olursak artık biz burada hangi sanayi işletmesini açarsak açalım o üstünlüğümüz kaybolacak. Yan, genç nüfusumuz buradan kopacak ve bunu engellememiz gerekiyor. Bununla ilgili bakanlıklara sürekli raporlar gönderiyoruz. OSB’de kayıp işgücünü sanayi merkezlerinde geçici barınma merkezleri kurarak çözmek zorundayız. Aynı zamanda depremde yıkılan iller Diyarbakır ile ticaret yapan illerdir. Ya bizim borcumuz var ya alacağımız var. Bugün pamuk ekecek üretici, sattığı pamuğun bedelini alamamış durumda. Barınma sorununu çözmenin yanısıra bunlara kredisel ve finansal desteklerin biran önce yapılması gerekiyor. KGF kredilerini kamu bankalarından alamıyoruz. KGF yasada var ama yararlanan yok. İnsanlara ‘nakit yok’ deniyor. En önemli sorun KGF kredilerine erişim sorunudur. Hükümetin KGF kredileri ve bina altında kalan işyerleriyle ilgili hızla adım atması gerekiyor.”

‘Toptancı yaklaşım değil ilçe bazlı teşvik ve destek’

Kentin yeniden imarında yerel aklın dikkate alınması, yerelin özgünlüklerine göre teşviklerin düzenlenmesi gerektiğine işaret eden Kaya, şunları söyledi: “Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nun bu çalışmanın içerisinde olması ve katkı koyması gerekiyor ki, artık yanlış yapmayalım. Türkiye’nin artık yanlış yapmaya harcayacak bir parası yok. Yeni bir yanlışı kaldıracak gücü yok. Evet acil müdahale gerektiren bir sorun var ve çözüm ortak akıldan geçiyor. Ortak akılla yeni yanlışların önüne geçmemiz gerekiyor. Biz çalışmalarımızda her kesime danışarak yol almaya çalışıyoruz. Hem iş insanlarının sorunlarını giderecek hem de açıkta kalan vatandaşlarımızın kalıcı barınma sorununu giderecek çalışmanın içinde olmak istiyoruz. Türkiye önemli bir süreçten geçiyor ve bölge önemli bir bölge. Nüfusun yüzde 13’ünün yaşadığı ve depremden etkilenen bir gölgeden bahsediyoruz. Buraya kaba bir tanımla, toptancı bir yaklaşımla teşvik ve destek yapılması yanlış bir yöntem. Kentimizin önceliği başkadır, Maraş’ın Adıyaman’ın, Hatay’ın önceliği başkadır. Bunların hepsini bir havuz içerisinde değerlendirmek geçmiş teşviklerin yanlışına düşmek olur. Bütün deprem illeri cazibe merkezi sınıfına alındı. Şimdi siz Adıyaman-Diyarbakır ile Antep’i aynı cazibe merkezi ve aynı teşviklerle yararlandırırsanız siz Adıyaman ve Diyarbakır’a haksızlık edersiniz. Antep’i ayrı Hatay’ı ayrı alacaksınız. Biran önce bu akla dönmek lazım. Maalesef yapılan uygulamalar bundan uzak, toptancı bir yaklaşım var. Hükümetin bu toptancı yaklaşıma son verip, yereldeki aklı da talepleri de dikkate alarak il de değil, ilçe bazında bir teşvik, destek sistemi getirmesi gerekiyor ki, biran önce bu kentlerin imalatı artsın, insanlar barınma sorununu çözsün, ihracatımız artsın.”

Editör: Ali Abbas Yılmaz