Cumhurbaşkanlığı ve genel Seçimlerin gerçekleştirildiği 14 Mayıs’tan sonra dövizde Kredi Risk Primi (CDS) arttı ve belirsizlik borsada düşüşler yarattı. Merkez Bankası döviz talebini azaltmaya yönelik bankaların döviz alım limitinde ve esnek hesap limitinde düşürme hamleleriyle piyasaya müdahalesini sürdürüyor. Ancak bir gün sonra kredi kartından nakit avans limitine getirilen sınırlama kararından vazgeçildi. 14 Mayıs’ta seçimlerin ikinci turu olan 28 Mayıs’a giderken borsa ve döviz kurlarında dalgalanmalar sürüyor. Ekonomi- Politikçi Profesör Doktor Mustafa Durmuş, seçimlerin ikinci tura kalması sonrası ekonomide yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

‘Piyasalar 28 Mayıs’ı bekliyor’

Seçimler öncesi piyasalarda beklentinin oluştuğunu ve buna bağlı olarak CDS’nin düştüğünü belirten Durmuş, “Türkiye'nin döviz sistemi, borçlanma oranlarını, borçlanma faizini etkiliyor. Düşmüş olması piyasalar açısından da ekonomi açısından da sevindirici bir durumdu. Döviz kuru baskılandığı için onun üzerinde daha sert etkiler tersinden ortaya çıkabiliyor. 14 Mayıs seçimleri sonrasında CDS’nin 700’lere kadar çıkması, piyasadaki altüst oluşun da göstergesiydi. Beklentilerin gerçekleşmesinin bir sonucu olarak değerlendirebilir. Doların ve Euro yukarı yönde seyrediyor. Normal koşullarda o makro ihtiyati tedbirleri, hükümetin bankaları sıkıştırarak almış olduğu birtakım tedbirler olmasa, çok daha yukarı çıkacaktır. Piyasalar gergin biçimde bu 28 Mayıs'taki seçimlerin sonuçlarını bekliyorlar” dedi.

‘Çok yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve piyasadaki istikrarsızlık var’

İkinci tur seçimlerinde Erdoğan’ın kazanması halinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam edeceğini ve iktidarın ekonomi politikalarının da belli olduğuna değinen Durmuş, “Bir süredir yürütülen ekonomi politikalarını, özellikle faiz politikası uygulamalarının sonuçlarını gördük. Çok yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve piyasadaki istikrarsızlık var. Döviz kurunu tutabilmek için bu kez de kur korumalı mevduat denen bir şey icat ettiler. Bu aslında zengini daha fazla zenginleştiren ve para sahiplerine servet aktarma biçimine dönüştü” diye konuştu.

‘Ekonomideki görülen olumsuz etkiler artarak, derinleşerek sürecek’

Erdoğan’ın seçimi kazanması durumunda enflasyonun daha çok artacağının altını çizen Durmuş, “Çünkü bu politikaların açısından geçerli olduğunu, halk tarafından kabul edildiğini düşünecek ve bu politikaları sürdürecek. İkinci turda Erdoğan'ın kazanması halinde 2017 yılından bu yana uygulanan ekonomi politikaları devam edecek. Ekonomideki görülen olumsuz etkiler artarak, derinleşerek sürecek ve kurun daha da yukarı çıkması kaçınılmaz olacak. Bu arada kısa vadeli dış borçlar 203 milyar doları buluyor. Döviz rezervlerinin de gerçekte eksi 60 milyar doların üzerinde olması, rezervlerinin Türkiye'yi çok ciddi bir ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya bırakacak ya da döviz kriziyle karşı karşıya bırakacak gibi gözüküyor” diye belirtti.

‘Dışarıdan gelecek sıcak para gerekiyor’

Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelmenin aksine çıkış seyri içinde olduğunu belirten Durmuş, “Bir yandan cari açığın bileşenlerine bakıldığında, yabancı çıkışlarının arttığını ama döviz girişlerinin giderek azaldığını görüyoruz. Zaten başlı başına bir yıllık 55 milyar doları bulan bir cari açıktan söz ediyoruz. Bunu kapatmaya, döviz gelirleri, turizm gelirleri yetmiyor, yetmeyecek. İhracat gelirleri zaten geriden seyrediyor. Yabancı kaynak girişi lazım. Dışarıdan gelecek sıcak para gerekiyor ama sıcak paranın da frene bastığını ve Türkiye'deki gelişmeleri izlediğini, Erdoğan'ın kazanması durumunda da sıcak paranın bir müddet daha girmeyeceğini ya da çıkışların artabileceğini söylemek mümkün. Bu da aslında mevcut döviz krizinin daha da derinleştirecek” dedi.

‘Kılıçdaroğlu ile güven artacak’

Seçimi Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda piyasaların check balance (denge ve denetleme) olarak okunacağı öngörüsünde bulunan Durmuş, “İşte Meclis’te mevcut iktidar ağırlıklı ve çoğunlukta, o da seçim sisteminde yapılan değişikliklerle bu hale geldi ama en azından Meclis’teki bu ağırlığı dengeleyecek bir cumhurbaşkanlığı değişikliği olacak. Zaten cumhurbaşkanının etkisi çok daha fazla karar alma süreçleri ve hızla uygulama yetkisi açısından bunu bir denge unsuru olarak görecek, daha ılımlı bakabilecek. Yabancı yatırımcılar açısından ekonomiye olan güven süreç içerisinde artabilecek. Normalleşme, demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı gibi, ekonominin de demokrasinin de olmazsa olmazı haline gelen bu sürecin işlemesi halinde, önümüzdeki yabancı kaynak sorunu, dış kaynak sorunu, tasarruf, yatırım açığı ve döviz sorunu gibi sorunların çok daha rahat, ılımlı atlatılabilecek” diye kaydetti.

‘Belirsizlik ve istikrarsızlık’

Cumhurbaşkanlığı değişikliği halinde piyasaların, yatırımcıların ve ekonominin siyasete güvenin artacağını, bunun da ekonomiye olumlu yansıyacağının altını çizen Durmuş, “İkinci tur seçim yapılana kadar kurda yukarı doğru artış hızlanarak sürerse, bu gelişmeler devam edecektir. Bunu durdurabilmek mümkün, çünkü bunun sebebi dövize olan talebin çok yüksek olması, döviz arzının çok kısıtlı olması, döviz girişinin yetersiz olması ama hepsinden önemlisi belirsizlik ve istikrarsızlık. Seçim sonuçları noktasında olduğu için de bu tür önlemler artarak gidecek. Ama alınan her önlem de bir sonraki sorunun daha da büyüyerek iktidarın karşısına ya da yeni gelecek bir rejimin önüne gelecek” tespitlerinde bulundu.

'28 Mayıs'ta bir değişiklik olmazsa, ekonomik kriz daha da derinleşecek'

Ekonomiyi demokrasi ile birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade eden Durmuş, ekonominin normalleşmesi, işsizliğin azaltılabilmesi, döviz kurunun belli bir düzeyde tutulabilmesi, enflasyonun düşürülebilmesi, uzun vadede faiz oranlarının düşürülebilmesi ve üretiminin yeniden canlandırılması için ilk değişikliğin demokrasi yönünde yapılmasının önemine vurgu yaptı. Durmuş, “Demokrasiyi bu ülkede yeniden inşa etmeden, barışı tesis etmeden, bu sözünü ettiğimiz ekonomideki olumlu gelişmeleri sağlayabilmek mümkün değildir. Bunu net bir şekilde gördük; ekonomi ile demokrasi bir madalyonun iki yüzü gibi. 28 Mayıs'ta bir değişiklik olmazsa, cumhurbaşkanlığı seçiminde ekonomik kriz daha da derinleşecek. Hem ekonomi hem de demokrasi mücadelesi birlikte yürütülmek durumunda. Seçmenin de buna bakarak adımlarını atmasında çok büyük yarar var” sözlerine yer verdi.

Editör: Ali Abbas Yılmaz