Hasan Cemal, T24’teki veda yazısında hayata yeni bir başlangıç yaptığını ve elini taşın altına koyduğunu belirterek, Türkiye’de siyasete adım attığını açıkladı. Gazeteci Cemal’in T24’teki yazısı şöyle: “Türkiye bugün bir krizler ülkesi. Çöküşü ve çürümüşlüğü yaşayan bir ülke. Yeniden inşa edilmeyi, barış ve demokrasiyi, hukuk ve adaleti, özgürlük ve refahı bekleyen büyük ve güzel bir ülke. Ben de elimi bizzat taşın altına sokmak için Yeşil Sol Parti listesinden milletvekili adayı olarak siyasete giriyorum. Türkiye'nin zincirlerini kırması şart! Türkiye bir krizler ülkesi. Her alanda derinleşen krizlerin pençesinde kıvranıyor. Türkiye'yi bugün geriliğe mahkûm eden siyasal, ekonomik, toplumsal temel sorunları uzun yıllardır çözüm bekliyor. İşsizlik ve yoksulluk, enflasyon ve hayat pahalılığı insanımızın hayatını karartıyor. Çöküş ve çürümüşlük gençliğimizin gelecek umudunu söndürüyor, onları kendi ülkelerinden soğutuyor. Kadınlar, erkek şiddetine açık yaşıyor. Kadınlar, eve kapatılıyor. Kadınlar, onları karanlığa boğan "Taliban düzeni"ne zorlanıyor. Kadın - erkek eşitliği, cinsiyet eşitliği olmayan bir ülke, geriliğe, yoksulluğa, karanlığa mahkûmdur. Eğitim eğitim olmaktan çıktı bu ülkede. Üniversite üniversite olmaktan çıktı. Soru soran, merak eden, eleştiren, itirazı olan kafalar değil, dogmalara boyun eğen, kendine söyleneni yapan, biat eden kafalar yetiştirilmek isteniyor. Adaletsizlik hayatın her alanına damgasını vurmuş durumda. Bağımsız ve tarafsız yargı yok. Demokrasileri demokrasi yapan güçler ayrılığı tarihe karıştı. Medya özgür değil. İfade özgürlüğünün yerinde yeller esiyor. Ülke yolsuzluk ve rüşvet batağına boğazına kadar gömülmüş, çetelerin eline düşmüşken hapishaneler siyasi mahkûmlarla, gazetecilerle dolu! "Kayyum düzeni"yle halkın oyları hiçe sayılıyor. Bir korku imparatorluğu kâbus gibi ülkenin üstüne çökmüş durumda. Bugün bütün iktidar ipleri Saray'daki "tek adam"ın elinde. Rejimin adı bu yüzden "tek adam rejimi..." Eski zamanlarda Türkiye sabaha karşı "tank sesleri"yle gelen askeri darbe düzenlerinde yaşardı. Bugün ise "seçim sandığı"ndan çıkan, ama demokrasi ve hukukun üstünlüğünü askıya alan "sivil darbe düzeni"nde yaşıyoruz. Türkiye'nin zincirlerini kırması şart! Bunun için de ilk adım, "tek adamı", Recep Tayyip Erdoğan'ı 14 Mayıs'ta halkın oylarıyla iktidardan indirmektir. Sonra da Türkiye'de barış, demokrasi ve adalet yolunda yürümeye başlamaktır. İşte bunun için HDP'den yapılan milletvekilliği teklifini kabul ettim ve Yeşil Sol Parti listesinde İstanbul 2. Bölge 3. sıradan aday oldum. Böylece 54 yıldır çok severek yaptığım gazeteciliği, içim acıyarak da olsa, noktalıyorum. Şimdi de doğrudan elimi taşın altına sokarak, Türkiye'nin zincirlerini kırmasında bir rol üstlenmek istiyorum. Seçilirsem, gazeteciliğe başladığım Ankara'ya, 54 yıl sonra bu sefer siyasetçi olarak döneceğim. Barış, demokrasi, adalet ve özgürlükten yana olanların el ele tarih yazacakları, tarih yapacakları bir döneme giriyor Türkiye. 100. yılında, depremlerin korkunç bir felakete dönüşmediği, Cumhuriyet'i demokrasiyle taçlandıracağımız, demokratik cumhuriyeti kuracağımız bir dönem... Çok heyecanlıyım. Ama önce 14 Mayıs'ta Erdoğan'a "hadi sana artık güle güle!" demek lazım. Bu çürümüşlük düzeni Türkiye'nin kaderi değildir.”