İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. İnsan ve hukuk örgütleri ile tutuklu yakınlarının çağrılarına rağmen hasta tutuklular ölüme terk ediliyor. 28 Şubat Davası’ndan müebbet hapis cezası verilen Korgeneral Vural Avar’ın 20 Aralık 2022’de Sincan F Tipi Cezaevi’nde yaşamını yitirmesinin ardından iktidar, 3 Ocak’ta “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler” başlıklı 8 maddelik bir genelge yayımladı.

Genelgeye rağmen hasta tutuklular tahliye edilmezken, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) "kocama hali" raporu verdiği Hizbullah’ın “askeri kanat sorumlusu” Mehmet Emin Alpsoy, 28 Şubat Davası’nda müebbet hapis cezası verilen 87 yaşındaki İlhan Kılıç ve 75 yaşındaki Kenan Deniz ile “sürekli sakatlık hali” raporu verdiği çeşitli suçlardan 9 yıl 46 ay 24 gün hapis cezası verilen adli tutuklu Osman Kartal, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla tahliye edildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD)  Diyarbakır Şubesi Merkezi Hapishaneler Komisyonu Üyesi avukat Ercan Yılmaz, hasta tutukluların tahliyesine yönelik çifte standart uygulamasına tepki gösterdi.

‘ATK’nin yapısı değiştirilmeli’

Adalet Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge ile birlikte hasta tutukluların tahliyesine dönük iyimser bir hava yaratıldığını söyleyen Yılmaz, ancak ilk günden itibaren genelgenin yetersiz olduğuna yönelik eleştiride bulunduklarını söyledi. Hasta tutukluların tahliye edilebilmesi için öncelikli olarak ATK’nin yapısının değiştirilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Hala devam eden en büyük sorun, yerelde bulunan tam teşekküllü hastanelerin, hasta tutuklulara vermiş olduğu raporların tahliye edilmesinde yeterli görülmemesidir. Hastanenin tutukluya ‘cezaevinde kalamaz’ raporu vermesi halinde, raporun teyidi için ATK’nin yeni bir rapor hazırlaması bekleniyor. Süreç zaten burada uzuyor, bir de ATK burada taraflı davranıyor. Bunun en iyi örneği Aysel Tuğluk’un durumuydu. Dolayısıyla ATK’nin yapısının değiştirilmesi ve tam teşekkülü hastanelerin verdiği raporların yeterli görülmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘Çifte standart’

ATK’nin hasta tutuklulara yönelik hazırladığı rapor ve Cumhurbaşkanlığı özel af yetkisinin kullanımında tutukluların hangi suç isnadıyla cezaevine girdiğine bakılarak karar verildiğine dikkat çeken Yılmaz, Hizbullah’ın “askeri kanat sorumlusu” Mehmet Emin Alpsoy’un serbest bırakılmasını anımsatarak, “Eğer İslami örgütlerden tutukluyorsa, af yetkisi ve ATK’de daha toleranslı olduğunu görüyoruz” diye belirtti.

Hasta olan siyasi tutukluların tahliye edilmemesinde siyasi konjonktürün de büyük etkisinin olduğunu belirten Yılmaz, “ATK tarafından rapor verilmeyen ya da cumhurbaşkanı özel af yetkisinden faydalanamayan hasta tutuklulara baktığımızda, bunlar Kürt siyasi hareketinden kaynaklı cezaevinde tutulan tutukluların olduğunu görüyoruz. 2016 yılındaki darbe girişimin ardından muhaliflere yönelik baskılar cezaevlerinde kendisini hasta tutukluların tahliye edilmemesi ve hukuksuzca verilen disiplin cezaları ile gösteriyor” diye kaydetti.

Muhalefet cesaretli davranmalı’

Hasta tutukluların tahliyesi edilmesi için siyasi partiler tarafından destek verilmesinin önemine değinen Yılmaz, “Bu ideolojiler üstü bir durumdur. Belki siyasi konjonktürün değişmesi ile belki siyasi ortam daha da yumuşayacaktır ama burada özellikle muhalefet partilerinin cesur davranmaları gerekiyor. Mahpusun sağlık hakkı savunulurken, hangi gerekçe ile cezaevinde tutulduğu tereddüdüne girmemeleri gerekiyor. Bu herkesin asli görevidir. Dolayısıyla böylesine baskılı bir süreçte, hasta tutukluların durumunu iktidarın gündemine koymak, büyük önem arz etmektedir. Sadece hasta mahpusların ölümü ile oluşan gündemi konuşup unutmamak gerekiyor” çağrısında bulundu.  

Editör: Ali Abbas Yılmaz