İnsan Hakları Derneği (İHD) Hakkari Şubesi tarafından kurulan “İntiharların Sebeplerine Yönelik Gözlem Komisyonu” kentte 2023 Ocak ayından bu yana meydana gelen şüpheli ölüm ve intihar olaylarına ilişkin raporunu açıkladı. Dernek binasında yapılan açıklamada raporu İHD üyesi Pınar Şen Zengin okudu.

'Eksik soruşturma'

İntihar edenlerin kadın ve genç bireylerden olmasının dikkat çekici olduğuna vurgu yapılan raporda, “Özellikle basından takip edilen intihar haberleri ve akabinde intiharın gerekçeleri gizemini korurken, ailelerin iddiaları sonucunda yapılan gözlemlerde birçok alt dinamikler olduğu gözlemlenmiştir. Bu alt dinamikler; sosyo-politik (siyasal), sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve çeşitli tarikat ve cemaatler olabileceğini göstermektedir. Bunun yanı sıra yaşanan bu intiharlara yönelik bölgenin ilgili mecralarının; etkin soruşturma yürütmedeki eksiklikleri gözlemlenmiştir. İntiharlar bireysel olmakla beraber her bir intiharın kendi içerisinde değerlendirilmesi ve buna yönelik toplumsal bir sorun haline dönüşmeden müdahale edilmesi için gereken aygıtların geliştirilmesi ve işletilmesi önemlidir. Yaşanan intiharlara yönelik tüm birimlerin harekete geçmesi, tüm sivil toplum örgütlerinin de bu konuda etkin bir çalışma yürütmesi ve veri oluşturması gerekiyor” denildi.  

10 ayda 25 intihar girişimi

Raporda, intiharların Hakkari ve ilçelerdeki dağılımıyla ele alındığına değinilerek, “Hakkari ilinde 2023 yılı itibari ile bilinen ve basına yansıyan kadarıyla 25 kişinin intihar ettiği bilinmektedir. Bunlardan 12 kişi hayatını kaybederken 13 kişi yoğun bakım ünitesi ve hastanelerde tedavi görmektedir. İntihar vakalarının çoğunluğu merkez, Şemdinli, Çukurca ve Yüksekova olduğu yapılan basın taramaları ve aile ziyaretleri sonucunda netleştirilmiştir. İntihar edenler ortalama 17-30 yaş aralığında genç kadın ve erkek bireylerden oluşuyor” diye belirtildi.

'Cinsel istismar intihara sürüklüyor'

Raporda üniformalıların karıştığı suçlara ve etkilerine de dikkat çekildi. Raporda, “Hakkari’de 2019 yılında patlak veren ve kolluk kuvvetlerinin de dahil olduğu kişilerin kadınları cinsel istismara zorladığı açığa çıktı. Cinsel istismara zorlanan kadınlardan bazılarının ölümünün ‘intihar’ adı altında şüpheli ölümler olduğu gözlemlenmiştir. Eylül ayının sonu, Ekim ayının başı içerisinde ismi henüz basına verilemeyen iki kadın ölümünün 2019’da yaşanan cinsel istismar olayında adı geçen kadınlar olduğu gözlemlenmiştir. Aileler ile temas kurulamazken olay örgüsünün kapatılması da bu durumda dikkat çekmektedir. Kadınların şüpheli ölümü altında yatan nedenlerden biri olarak cinsel istismar meselesi düşünülebilir. Yaşanan bu olay örgüleri Kurdistan üzerinde devam eden özel savaş politikaları ve nekropolitika olduğunu bizlere göstermektedir” ifadeleri yer aldı.   

‘2015 sonrası sokağa çıkma yasaklarından sonra artış’

Raporun devamında şu ifadeler yer aldı: “İntiharların altında yatan belli başlı dinamikler olduğunu gözlemledik. Bu dinamikler; sosyolojik, psikolojik, ekonomik, politik ve çeşitli tarikat ve cemaatlerden oluşmakla beraber, sebepleri her birinin alt başlığında değerlendirilmekte. Hakkari bölgesi gençliğinin dinamik yapısı sosyal olan tüm ortamlardan uzaklaştırılarak kendi iç dünyasında yok edilmeye bırakılmıştır. Bunların bölgede özellikle 2015 sonrası sokağa çıkma yasaklarından sonra artış göstermesi de mevcut iktidarın özel savaş politikalarından yalnızca biridir.

Genç kadınlar

Bölge gençliği kendi içerisinde yalnızlaştırılarak erkek ve kadın gençlerin yaşam biçimleri kolluk kuvvetlerinin denetimi altına girdi. Gençlerin uyuşturucuya yönelmelerinin altında yatan sebeplerin kolluk kuvvetleri ve gençler arasında kurulan ikili ilişkiler sonucu olduğu bölge halkı tarafından iddia edilmektedir. Bunun yanı sıra bölgedeki genç kızların yine kolluk kuvvetleri tarafından çoğu zaman tehdit edilerek ya da kandırılarak cinsel istismara maruz bırakıldıkları basına yansıyan haberlerden bilinmektedir. Bölgede özellikle kafe vb. yerlerde çalışan genç kadınların kolluk kuvvetleri tarafından çoğu zaman rahatsız edildiği ve birçoğunun bölgedeki yetersiz yaşam elverişinden kaynaklı kolluk kuvvetlerine inandığı ve sonucunda da cinsel birlikteliğe zorlanarak bir tehdit haline dönüştüğü bölgenin genç kadınları tarafından iddia edilmiştir.

İktidar politikası ve ekonomik koşullar

Hakkari demografik yapısıyla genç nüfusu en yoğun olan bölgelerden biridir. Ekonomik etkenler kişilerin yaşam haklarını ellerinden alınmasına neden olmaktadır. Özellikle bölgede genç nüfusun çalışma oranının düşük yahut asgari ücret altında çalışıyor olması gençlerin hayata ümitsiz yaklaşmasının en büyük sebeplerindendir. Bu nokta da bugün hala birçok işveren çalışanlarını asgari ücret altında çalıştırmakta ve sözde denetim yapan yetkililer bu durumları gözlemleyememektedir. Bundan kaynaklı olarak gençlerin farklı yerlere yönelmesine sebebiyet vermektedir. Keza yapılan araştırmalarda Hakkari ve ilçelerinde özellikle uyuşturucu kullanımının artışı da gençlerin çaresizlik içerisinde olduğunu göstermektedir. Üniversite mezunu olup bugün hiç bir yerde istihdam bulamayan gençler asgari ücret ya da altında ücretlere tabii tutularak toplum içerisinde rencide olmakta ve gururları kırılmaktadır. Ekonomik bağlamda devletin bölgede yaptırımı olmaması da gençleri devletin özel politikaları kapsamında batıya sürüklemekte ya da batıda sömürüden ve yozlaşmadan kaçan gençlerin intihar etmesine sebebiyet vermektedir.

Van'daki 2 öğrenciden günlerdir haber alınamıyor Van'daki 2 öğrenciden günlerdir haber alınamıyor

 İHD ve şubelerine yapılan ajanlaştırma üzerine başvurular…

Özellikle bölgedeki gençlerin kendi özgür fikirlerinden kopartılarak yoksulluğa ve çaresizliğe sürüklendiği de açıktır. Bununla beraber yürütülen beden politikaları da bunun bir parçasıdır. Özellikle siyasal anlamda Kürt gençlerinin okur yazarlık, eylem etkinlik, örgütlü mücadelelerine karşı bir duruşun ve yasakların hakimiyeti gençler üzerinde umutsuzluk yaratmaktadır. Gençlerin siyasal hareket içerisinde özgür fikirlerini beyan etme haklarının ellerinden alınması da gençlerin toplum içerisindeki varlıklarını sorgulayıcı hale getirmekte ve eğilimlerini farklı yönlere çevirmektedir. Gençlik merkezleri adı altında açılan yapıların sadece mevcut iktidarın politikalarına hizmet ettiği gözlemlenmiştir. İHD ve şubelerine yapılan ajanlaştırma üzerine başvurular örneğinde de gördüğümüz gibi bu mekanizmalar kendi politikalarını da üretmektedir. Aileler ile yapılan görüşmelerde özellikle intiharların ardından yetkili mercilerin hiç bir ziyareti olmadığını ve bununla beraber yürütülen soruşturmanın etkin bir biçimde olmadığını beyan ederek, ‘gençlerimiz bu iktidar yüzünden ölüyor’ söylemleri bu noktada önemlidir. 

Tarikat ve cemaat vurgusu

Bölgede yaşanan intiharlar üzerine yapmış olunan gözlemler sonucunda bir dizi görüşmeler yapıldı ve kendini tarikatın bir parçası gören bir kadının iddiaları şu yöndedir: 'Kapılar kapanmak üzere, intiharlar bir başlangıçtır. Şemdinli bizim için önemli bir yer. Şu an 90 bin kişiyiz.' Bu beyanlar bölgede farklı bir dini ya da inanç tarikatı olabileceği şüphesini uyandırmış, bununla alakalı çalışmalarımız devam etmektedir.

Etkili çalışma yürütme çağrısı

Bölgedeki gençlerimizin yaşam standartlarını sağlayacak gerekli tüm aygıtların oluşturulması bu bağlamda önem arz etmektedir. Etkin ve kapsamlı soruşturmaların yürütülmesi ve gerektiğinde bölge STK’leri ile ortak çalışma yapılması var olan intiharlar ve buna benzer olay örgülerinde yapıcı olmakla beraber çözüm olarak görülmelidir. STK’lerin bu konuda saf dışı bırakılması yalnızca politik bir hareket olarak tanımlanmaktadır. İnsan hakları savunucuları olarak yaşanan intiharların toplumsal dengeleri alt üst ettiğini belirtmek isteriz. Bu yüzden yaşam hakkı gibi en büyük hak ihlallerinin yaşandığı bu coğrafyada gençlerimize yönelik acil etkili çalışmalar başlatılması gerektiğini bildiriyoruz.” (Kaynak: MA)

Editör: Ali Abbas Yılmaz