İŞİD’in Kobani’ye dönük saldırıları sonrası 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekilleri Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Fatma Kurtulan, Garo Paylan ve Pero Dündar hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görülüyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, duruşmanın görüldüğü Sincan Cezaevi Kampüsü önünde açıklama yaptı. Önceki dava ve siyasetçilere verilen cezaları hatırlatan Hatimoğulları, davaları "kumpas" olarak nitelendirdi. Hatimoğulları, “Nitekim haklı da çıktık. Ceza alan arkadaşlarımızın hiçbiri isnat edilen suçlardan ceza almış değildir” dedi.
Hatimoğulları, şunları söyledi: "İsnat edilen suçlar neydi? 37 kişinin katledilmesinden sorumlu tutulmuşlardı. Birçok kuruma maddi zarar vermekle yargılanıyorlardı. Türkiye kamuoyu Yasin Börü cinayeti şeklinde biliyordu bu olayları. Ancak karar açıklandığı zaman gördük ki arkadaşlarımız isnat edilen bu suçlardan ceza almadı. Zaten hem gizli hem açık tanıkların tanıklıklarına da baktığımız zaman, elle tutulur herhangi bir tanıklığa, elle tutulur herhangi bir delile ve sonuca varamamışlardır. Bugün Kobani Kumpas Davası'ndaki iddianame zaten çökmüştür. Arkadaşlarımızın aldığı cezalar parlamentoda, sokakta, parti görevleri sırasında yapmış oldukları konuşmalar ve açıklamalardandır. Tutuklu olan Hüda Kaya arkadaşımızın da yargılandığı Kobani Kumpas Davası'nın ikinci etabında yine aynı kumpasın buradaki iddianamede de olduğu gibi devam ettiğini görüyoruz. Sevgili Hüda Kaya 28 Şubat döneminde yargılanmış bir insandır. Aynı Hüda Kaya şu anda Saray’ın yargısı tarafından aynı 28 Şubat mantığı ile yargılanmaktadır. Biz bunu kabul etmiyoruz.
Dün olduğu gibi bugün de taleplerimizi sıralamaktan asla geri adım atmayacağız. Kobani Kumpas Davası, AKP ve Saray’ın koltuk değneğine dönüşmüş olan ve Saray’da yazılan iddianamelerle yol alan yargının sonuçlarıdır. Bunu asla kabul etmiyoruz. Bugün AİHM'in kararları ortadadır. AİHM’in Demirtaş için vermiş olduğu karar, bu davada yargılanan bütün arkadaşlarımızı bağlayan bir karardır. Türkiye AİHS’e taraf bir ülke olarak AİHM kararlarını harfiyen yerine getirmelidir. AİHM kararları der ki 'Türkiye’de yargı taraflı davranmıştır, yargı hukuka göre değil siyasi saiklerle davranmış ve bu kararları vermiştir. Bu kararlar yok hükmündedir ve Kobani Kumpas Davasında yargılananlar derhal serbest bırakılmalıdır' demektedir. Biz AİHM kararlarının uygulanmasını talep ediyoruz.
Kobani Kumpas Davası'nın esas hikayesinin başlama noktasını herkes biliyor. Kobani, IŞİD’e karşı en güçlü mücadelenin yürütüldüğü yerdir. Kobani’yi bütün dünya IŞİD’e karşı verilen onurlu mücadeleyle tanımıştır. IŞİD, o dönemde Irak’tan Türkiye sınırlarına kadar Levant bölgesinin tamamında bir İslam devleti kurmak amacıyla Müslümanlar da dahil olmak üzere herkesi katletmiş bir örgüttür. Bu katliamcı örgüte, bu kadınlara yönelik düşmanca politika yürüten tecavüzcü ve katliamcı örgüte karşı Kobani halkı, Kürt halkı güçlü bir direniş sergilemiştir. Ve bu direniş bütün Türkiye ve Dünya’da büyük büyük bir takdirle karşılanmıştır. Ama ne var ki AKP, HDP’nin siyaseten elini bükemediği için, Kürt halkına diz çöktüremediği için Kobani Kumpas Davasını tezgahlamıştır. Bu tezgahı asla kabul etmiyoruz. Kobani direnişi onurlu bir direniştir. Kobani direnişine sadece HDP’liler sahip çıkmamıştır; Türkiye’de demokrasiden yana olan, IŞİD zihniyetine karşı olan herkes Kobani’nin direnişini takdirle karşılamıştır. Dünya kamuoyu için de öyledir.
Davada verilen kararlar, Kobani Kumpas Davası'nda arkadaşlarımıza verilen 400 küsur sene cezalar IŞİD’in ekmeğine yağ sürmüştür. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Verilen bu cezalar, IŞİD yoluna devam diye altın tepside sunulmuş cezalardır. Bu karar IŞİD yanlısı bir karardır. Bu kararları asla kabul etmiyoruz. Hüda Kaya’nın tutuklu yargılandığı, diğer arkadaşlarımızın ise tutuksuz yargılandığı Kobani Kumpas Davası'nın ikinci etabında bütün arkadaşlarımızın serbest bırakılması gerekiyor. Bugün şayet zerre kadar vicdan varsa, hukuk gözetliyorsa, IŞİD karşıtlığı gözetliyorsa, arkadaşlarımızla ilgili verilmesi gereken karar da beraat kararıdır. Bizler dün olduğu gibi bugün de bu kumpas davalarına karşı DEM Parti ve demokrasi güçleri olarak mücadele etmeye devam edeceğiz.”