Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, seçim sürecinin ana eksenin değişim üzerine oturacağına vurgu yaparken, ülkede değişen seçmen paradigmasının altını çizerek, “Sadece en yoksula dönük politikalar değil, bütün kesimlerin daha iyi yaşamasına dönük kim en iyi politikalar geliştirebiliyorsa ona doğru bir umut ve kayma olabiliyor. Mevcudu korumak isteyenler de geçmişle övünenler de çok kazanamıyor. Dolayısıyla geleceğin nasıl inşa edilebileceğini ve geleceğin daha iyi olabileceği yönünde umut yaratanlar daha başarılı olabiliyor.” dedi.

SUR AJANS / ÖZEL

Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüstem Erkan, ülkede yaşanan büyük depremin yaralarının sarılması noktasında öne çıkan konut sorunu, yıllardır çözüm bekleyen temel sorunlar, muhalefetin seçim sürecinde toplumun değişim ihtiyacına yanıt verecek politikaları üretme zorunluluğu, Altılı Masanın Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplumsal mutabakat bileşenlerini arttırma ihtiyacı ve ülkedeki değişim beklentisinin milletvekili aday profiline de yansıması üzerine Sur Ajans’a önemli değerlendirmelerde bulundu.

‘Kamuoyuna açıklanmadan bir aday üzerinden mutabakatın olması gerekirdi’

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Altılı Masa’yı terk etmesi ve yeniden masaya döneme sürecini değerlendiren Prof. Dr. Rüstem Erkan, “Altılı Masa’nın 4-5 günlük bu problemli süreci yaşaması, kurmay heyetinin yürütmüş olduğu politikadaki sorunun bir sonucu olarak ortaya çıktı. 18 aydır görüşmeler devam ediyor, 11 toplantı yapıldı, çok ayrıntılı mutabakatlar oluştu. Mutabakat metinlerinde en ince ayrıntılara kadar detaylar düşünülmüş. Banyo sularının geri dönüşümünün nasıl olacağından göçmen kuşların yollarının nasıl korunacağına kadar çok ayrıntılı olarak belirlenmiş durumda. Fakat burada yola çıkarken kamuoyuna açıklanmadan bir aday üzerinden mutabakatın olması gerekirdi. Diğer mutabakatlar açıklanmadan… Tabii burada Kılıçdaroğlu ve Akşener’in zihinlerinde farklı şeylerin olduğu ortaya çıktı. Aslında Akşener başından beri hissettiriyordu, Büyükşehir Belediye Başkanlarından birinin olması yönünde ama Kılıçdaroğlu da olmaması yönünde bir politika yürütüyordu. Dolayısıyla bunun son güne bırakılması ve masanın dağıtılması kamuoyunda bir güvensizlik yarattı. Fakat kamuoyundaki beklentinin yüksek olması, kamuoyunun da buna angaje olması nedeniyle bir kamuoyu baskısı da oluştu. Son 2 günlük süreçte aslında İYİ Parti de bir kaybetme sürecine girdi ve Altılı Masa’nın kaybetmesinin yüksek olacağı konusunda bir algı oluştu. Dolayısıyla bu baskılardan sonra masaya bir dönüş yönünde adım atıldı. Daha sonra 5 Başkan yardımcısının yanısıra daha sonra 2 Belediye Başkanının da Başkan yardımcısı olması formülü masaya dönüş formülü olarak ortaya çıktı. Kamuoyunda da görüldüğü gibi bir destek var. Dolayısıyla eğer siyasi partiler (Altılı Masa) bu süreci bundan sonra da bu tartışmalar üzerinde çok fazla götürürse meselenin kaybedeni konumuna gelir.” diye konuştu.

‘Muhalefet, Türkiye coğrafyasında sağlıklı konutların nasıl inşa edileceği yönünde politikalarını açıklamalı’

Deprem gündeminin önemli olduğunu, bu alanda üretilecek politikaların netleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Erkan, deprem gündeminden ibaret bir seçim sürecinin ülkenin çözüm bekleyen diğer temel sorunlarına bir haksızlık olduğunu belirterek şunları söyledi: “Seçimden önce yapılacak şeylerle, seçimden sonra yapılacaklar birbirinden farklıdır. Mutabakatın nasıl oluştuğu, seçimden sonra bakanların ne olacağı vs. bunlar seçmeni ilgilendiren şeyler değil. Biran önce Türkiye’nin gündemine dönmek gerekiyor. Deprem gündeminin bu kadar radikal bir şekilde değişmesi de iktidarın lehine muhalefetin aleyhine bir durum oldu. Bence Altılı Masa bu dönemde birkaç toplantıyı deprem illerinde yapsaydı, hiç başkanlık tartışması da olmadan; depreme dönük neler yapılacağı üzerinden güçlü açıklamalar yapsaydı daha yerinde olurdu. Bundan sonra seçim sürecinde şöyle bir tehlike de ortaya çıktı. Türkiye’de 22 yıllı iktidarın yaratmış olduğu sorunlar birikimi ve iktidara karşı kamuoyunda bir gerilim de ortaya çıkmış oldu. Dün Sayın Cumhurbaşkanı seçim sürecini deprem ve konut sorunu üzerinde yürüteceğiz dedi. Bugüne kadar konuşulan demokratik sorunlar, otoriterleşme, ekonomik sorunlar, Kürt sorunu, gençliğin talepleri vs. bunlar birden gündemin dışına düşerek sadece deprem ve inşaat meselesinin konuşulmasına gelindi. Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının ve bütün muhalefet kadrolarının buna dikkat etmesi gerekir. Tabii ki, şu çok önemli, tarihin en büyük yıkımı ile karşı karşıyayız. Ciddi sorun var, ciddi konut açığı var. Eğer burada iktidar biz bunu 1 yılda yapacağız diyorsa muhalefetin de bunu 11 ayda yapacak politikalar üretmesi lazım. Bu konuda mutlaka sağlıklı bir çözüm üretmesi lazım. Hem deprem bölgesinde evsiz kalanların konut ihtiyacını karşılamak hem bütün Türkiye coğrafyasında sağlıklı konutların nasıl inşa edileceği yönünde politikalarını açıklamalı. Fakat seçim politikasını sadece bunun üzerine de kurmamalı. Burada net bir politikası olması lazım ama seçimden önceki sorunların çözümüne dair de ciddi politikalar geliştirmesi lazım. Şuan Altılı Masayı bekleyen ikinci tehdit milletvekilli adaylığı sürecinde de aynı tartışmaların yaşanmasıdır. Burada da bir kriz ve tartışmalar ortaya çıkarsa bu da güvensizliği arttırır ve kazanma şansını azaltan bir durum ortaya çıkarır. Şu açıkça ortaya çıktı ki seçim birinci turda bitecek.”

‘Değişimin yönünü belirlemek lazım’

Toplumsal mutabakatın sadece siyasi parti liderleri ile sağlanamayacağına vurgu yapan Prof. Dr. Erkan, Türkiye’de her alanda bir paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirterek şunları söyledi: “20 sene içinde seçmen davranışı değişti. Yeni ortaya çıkan geniş seçmen kitlesinin davranışı çok farklı. Tamam seçimi değişim üzerine kurmak çok doğru, çünkü bir değişim isteği var. Ana sloganın değişim olması da önemli ama burada değişimin yönünü de belirtmek gerekli. Değişimin içini doldurmak, özgürlük ve herkes için daha iyi bir yaşam biçimi; sadece en yoksul için, Türkiye’de geniş kitle için bu değişimin içini doldurmak gerekiyor. Çünkü Türkiye’de orta sınıf ortadan kalkmaya başlıyor. Seçimin sonucunu belirleyen bu ve dolayısıyla bunlar üzerine bir sistem kurulmalı. Sadece insanlar yatağa aç girmesin sloganı ile oy alamazsınız. Türkiye’de işsizlikle nasıl mücadele edileceği, eğitim sistemindeki krizin nasıl çözüleceği ve tüm bu sorun alanlarının sistematik olarak nasıl aşılacağını toplumun geniş kesimlerine umut verecek politikalar şeklinde özetlemek gerekiyor.

‘Birikmiş sorunları deprem sorunu altında perdelemek haksızlık olur’

Altılı Masanın HDP seçmeninde ciddi bir oy alması ihtiyacına dikkati çeken Prof. Dr. Erkan, Altılı Masanın mutabakat metninde Kürt sorununa değinilmemesinin bir eksiklik olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de bunu birlik içerisinde, herkesin kabul edebileceği, demokratik bir çözümün sağlanacağı konusunda bir çözüm, bir umut vermesinde bir sakınca yok bence. Türkiye’de bunu tartışarak, Türkiye’nin birliğine zarar vermeden, herkesin daha iyi yaşam şansını haklarıyla birlikte yaşamasını sağlayacak bir çözüm politikası geliştireceğiz demelerinde ne sakınca var. Bunu söylemeleri lazım. Bakın bir Bursa maçında hemen bir gerilim ortaya çıkabiliyor ve öyle bir şey yaratabiliyor ki, Türkiye’de bir akıl var herhalde, sinir uçlarıyla oynayabilecek simgeleri ortaya çıkarabiliyor. Türkiye’nin en tehlikeli katillerine sahip çıkabilecek bir şey ortaya çıkabiliyor. Onun dışında 13-14 yaşındaki bir çocuğa Diyarbakırlı diye çok ağır bir şekilde küfür edilebiliyor. Dolayısıyla bunlar birlikte yaşamayı zedeleyen şeyler. Yani bir terör var bir de terörizmin kaynağı var. Terörizmin kaynağı bu tür şeylerle ortaya çıkar. Türkiye’de her şeyde terörizmin kaynağını, faşizmin kaynağını, insan hakların karşı olacak şeylerin kaynağını da ortadan kaldırmak lazım. Bunun için üretilecek politikaların ortaya konması gerekiyor. Tamam deprem ciddi bir sorun ama yıllardır birikmiş sorunları deprem sorunu altında perdelemek, yılların sorunlarını örterek seçime girmek yaşanılan sorunlara bir haksızlık olur.”

‘Mevcudu korumak isteyenler de geçmişle övünenler de çok kazanamıyor’

Seçimin sonucunu siyasete aktif katılmayan ortalama yurttaşların belirleyeceğine vurgu yapan Prof. Dr. Erkan, büyük mitinglerin seçim sonucunu çok etkilemeyeceğini belirterek şöyle konuştu: “Önemli olan evde, sokakta vs. olan ve aktif siyasete katılmayan insanların da ikna edilmiş olması lazım. Büyük mitinglere, coşkuya da çok aldanmamak lazım. O bir göstergedir ama önemli olan aktif siyasete katılmayan ve gidip sandıkta kararını gösteren insanları ikna etmek lazım. Türkiye’de geniş seçmen kitlesi güvenliği çok önemsiyor. Kendisinin, çocuğunun bugününün ve geleceğinin güvenlik içerisinde olması ve insanlarda bir zenginleşme, yani yaşam standartların yükseltilmesi ihtiyacı vardır. İnsanları çocuğunun daha iyi eğitim almasını, daha iyi sağlık hizmeti alamsını istiyor. Daha iyi konutta, daha iyi bir çevrede yaşamak istiyor. Onun için sadece en yoksula dönük politikalar değil, bütün kesimlerin daha iyi yaşamasına dönük kim en iyi politikalar geliştirebiliyorsa ona doğru bir umut ve kayma olabiliyor. Mevcudu korumak isteyenler de geçmişle övünenler de çok kazanamıyor. Dolayısıyla geleceğin nasıl inşa edilebileceğini ve geleceğin daha iyi olabileceği yönünde umut yaratanlar daha başarılı olabiliyor.”

‘Hassas bir dönem, hassas bir seçim’

Altılı Masa içinde konuşulan birçok konuyu tüm ayrıntılara girerek aktaranlara dair ise Prof. Dr. Erkan şunlara dikkat çekti: “Bunların bazıları da Altılı Masaya yakın gazeteciler. Öyle ince noktaları anlatıyorlar ki, burada da bir şüphe var yani. Bu kadar ayrıntı ki, bence birçoğu da doğru değil. Eğer bunlar konuşuluyorsa, bunlar Türkiye’yi nasıl yönetecek gibi bir algının oluşmasına hizmet ediyor. Onun için bunlara dikkat etmek gerekiyor. Sureti haktan görünüp de başka türlü davrananlar vs. Hassas bir dönem, hassas bir seçim ve bu süreci herkesin kendisi açısından iyi yönetmesi lazım.”

‘Milletvekili aday profilleri de değişimi yansıtmalı’

Siyasi partilerin seçmenin önüne çıkaracağı aday profilinin de değişimi yansıtması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Erkan, iktidarın yıprandığı kadar muhalefet partileri içindeki siyasetçilerin de yıprandığını belirterek, “21 yıllık iktidarın karşısında da muhalefetten hep aynı kişileri görüyorsunuz. Eğer bir değişimden bahsediliyorsa aday sürecinde de bu değişimin gözetilmesi lazım. Öyle geleneksel aktörler, geleneksel kanaat önderleri ve belli ölçüde bir ekonomik gücü olan insanlarla Türkiye’de bir seçim kazanamazsınız. Dolayısıyla milletvekili aday profilleri de çok önemli.” dedi.

‘Kılıçdaroğlu bütün partilerle görüşmeli’

Türkiye’nin tüm renklerini kucaklama iddiası olan Altılı Masanın Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun, HDP’nin ve sol partilerin de görüşlerinin dikkate alınması ve Türkiye yönetimine yansıması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Erkan, “Bence Kılıçdaroğlu bütün siyasi parti liderleriyle, başta AK Parti Lideri Sayın Erdoğan olmak üzere hepsiyle eğer randevu verirlerse bir görüşme talebi başlatarak Türkiye’de seçime giren bütün partilerle ya da örgütlenmiş, kurumsallaşmış olanlarla bir diyalog, ziyaret sürecini başlatmasıyla HDP ve diğer partilerle görüşebilir. Bütün bu partilerin görüşlerinin alınmasının sağlıklı olacağı düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı.

Editör: Ali Abbas Yılmaz