İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen cezanın siyasi sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, Saraçhane mitingindeki sahnede HDP’ye yer verilmemesinin eksikliğine vurgu yaparken, 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adaylığı için öne çıkan İmamoğlu faktörünün taşıdığı hukuki riske dikkat çekti. reha ruhavioğlu Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu Özel Haber: Ali Abbas Yılmaz Ruhavioğlu, “Bazıları böyle bir karar karşısında bir direnç göstermek ve hemen İmamoğlu’nun aday göstermek gibi bir tutum takınıyorlar, bunu istiyorlar. Bazıları da olası risklere işaret ederek İmamoğlu’nun aday olmaması gerektiğini söylüyorlar. Her iki tarafın da elbette ki, makul gerekçeleri var. Fakat her iki tarafın da ortak görüşü şu: İmamoğlu kendi sinerjisiyle Türkiye’de muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kazanmasına etki edebilecek bir figürdür. Kendisi aday olmasa bile etki edebilecek bir aktör. Dolayısıyla Muhalefet bloku ve 6’lı masa tarafından İmamoğlu’nun gözetilmediği bir süreç artık çok mümkün olmayacak. Ya İmamoğlu, onun aday olmasını bekleyenlerin istediği gibi aday olacak ya da aday kim olursa olsun mevcut İmamoğlu’nun sinerjisi o adayın kampanyasına yansıyacak” diye belirtti. Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen cezanın siyasete etkisini, 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayının belirlenme denklemine yansımasını ve Bölge illerindeki belediyelerdeki kayyum uygulamalarına yeterli tepkiyi gösteremeyen muhalefetin maruz kaldığı hukuksuzlukları Sur Ajans’a değerlendirdi. reha ruhavioğlu ‘2 gün geçti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz bu davayla ilgili konuşmadı’ Ruhavioğlu, İmamoğlu hakkında verilen kararın siyasi sonuçlarına ilişkin şöyle konuştu: “Bu ceza hukuk sınırları içinde tartışmayı gerektiren bir ceza değil, daha çok siyasi saikle verilmiş bir ceza ve siyasi sonuçları olan bir dava. Dolayısıyla bugünkü ortama baktığımızda bu cezanın 2 temel sonucunu görüyoruz. Birincisi, bu ceza İmamoğlu’nu bir siyasi aktör olarak güçlendirdi. Örneğin dün bir fotoğraf vardı Saraçhane’de; 6’lı masayı oluşturan 6 siyasi partinin liderleri ve artı yanlarında İmamoğlu duruyor. İmamoğlu Türkiye siyasetinde de 6’lı masanın kendisinde de daha güçlü bir siyasi aktöre dönüştü. İkinci sonucu, bu cezanın 6’lı masaya da bir heyecan, sinerji getirmiş olduğu. 6’lı masanın liderleri ilk kez ortak bir miting gibi bir etkinlik yaptılar ve kalabalık bir kitleye konuştular. Farklı düşünen siyasi liderlerin toplanmış kitleye kendi dertlerini anlattıkları bir fırsat da ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla bu davanın henüz iktidar, Erdoğan vs. lehine sonuçlarını görmüyoruz. Süreç onların aleyhine işliyor. Bir ihtimal onların murad ettiği sonuç şu olabilir. Kendileri açısından olumsuz bir çıktıyı göze alarak, İmamoğlu daha güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı olabilecekken, onun önünü kesmek ama bununla ilgili kendilerine gelecek eleştirileri de kabul etmek gibi beklentileri olabilir. Fakat şu tabii ilginç şu, üstünden 2 gün geçti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz bu davayla ilgili konuşmadı. AK Partililer daha çok bunu yargının bir takdiri olarak görüyorlar. AK Partiyle ilişkilendirmemeye çalışıyorlar. Bazıları hatta bunun İmamoğlu’nu büyütecek bir yargı operasyonu olabileceğini bile düşünüyorlar vs. Sonuç olarak bugünden bakınca şöyle bir şeyi görüyoruz. İmamoğlu’nun popülaritesi, ona karşı olan ilgi artmış durumda. Ama öbür taraftan hukuki olarak en azından Cumhurbaşkanı adayı olarak tartışıldığı için söylüyorum, bu durum hukuken biraz daha zora girmiş gibi gözüküyor. Bugün HDP’nin tepesinde nasıl bir Demokles’in kılıcı sallanıyorsa (kapatma davasından bahsediyorum). Bu kapatma davası örneğin HDP’yi B planlarına zorluyor. Şöyle konuşuyoruz: Seçim Pazar günü ve seçimden 2 gün önceki Cuma günü HDP kapatılabilir. Yani, HDP’nin yeni bir partiyle, yeni bir listeyle seçime girme şansının olmadığı bir durumda kapatılabilir. HDP de bunun için B ve C planları hazırlıyor. Aynı tehlike artık İmamoğlu için de sözkonusu. İmamoğlu’nun davası uzatılabilir. Sürüncemede bırakılabilir. Ve muhalefet için, ‘onu aday gösterirseniz, son dakika adaylığının düşürülmesi ve böylece muhalefetin adaysız kalması gibi bir durum ortaya çıkabilir. Böyle bir risk muhalefetin karşısında olacak. Fakat elbette ki, siyaset bütün bu zorluklara karşı alternatifler üretme sanatıdır. HDP’nin yaptığı şey bu. HDP muhtemelen ittifakı içindeki partilerin biriyle anlaşmalı olarak seçmenini başka bir partiye yönlendirecek. İmamoğlu için de düşünülür mü bilmiyorum ama en azından böyle bir hukuki risk olduğunu görüyoruz. Tabii buna karşı alınacak tedbirleri de muhalefet düşünecektir.” reha ruhavioğlu ‘İmamoğlu, sinerjisiyle muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kazanmasına etki edebilecek bir figür’ İmamoğlu faktörünün söz konusu karardan sonra 6’lı masa açısından yeni bir konumlandırmayı koşulladığına vurgu yapan Ruhavioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugünden itibaren 6’lı masanın İmamoğlu gibi bir siyasi aktörü daha fazla gözetmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada tabii mesele şu: Bazıları böyle bir karar karşısında bir direnç göstermek ve hemen İmamoğlu’nun aday göstermek gibi bir tutum takınıyorlar, bunu istiyorlar. Bazıları da olası risklere işaret ederek İmamoğlu’nun aday olmaması gerektiğini söylüyorlar. Her iki tarafın da elbette ki, makul gerekçeleri var. Fakat her iki tarafın da ortak görüşü şu: İmamoğlu kendi sinerjisiyle Türkiye’de muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kazanmasına etki edebilecek bir figürdür. Kendisi aday olmasa bile etki edebilecek bir aktör. Dolayısıyla Muhalefet bloku ve 6’lı masa tarafından İmamoğlu’nun gözetilmediği bir süreç artık çok mümkün olmayacak. Ya İmamoğlu, onun aday olmasını bekleyenlerin istediği gibi aday olacak ya da aday kim olursa olsun mevcut İmamoğlu’nun sinerjisi o adayın kampanyasına yansıyacak. Bunun için de ne olması gerekiyor. Diyelim ki aday gösterilmedi ve sinerjisinin oraya etki etmesi isteniyor. Peki, bu ne karşılığında isteniyor. İmamoğlu’nun böyle bir sürece ikna edilmesi ve rıza göstermesi gerekiyor. Bütün bu gelişmeleri biz önümüzdeki süreçte izleyeceğiz. Fakat bugün görünen o ki, hükümet kendisinin henüz işine yaramayan ama muhalefete bir can suyu veren siyasi etkisi yüksek bir yargı süreci yürütmüş ve bunun çıktılarını izliyoruz. Bunun çıktıları bugün büyük ölçüde muhalefetin lehine görülüyor. Henüz AK Partinin ne yapacağı ve bu konuda nasıl bir tutum takınacağı belirsizlik içeriyor. Muhtemelen tepkileri görmek ve buna karşı bir tutum almayı düşünüyorlar. Yani, kamuoyunun tepkisi çok yüksek olursa çıkıp, bu kararın bizle ilgisi yok diyecekler. Ama bu karar böyle devam ederse Tayyip Erdoğan’ın dayanamayacağını ve önümüzdeki 2-3 ay içinde bakın yaptığını ödettik gibi onun siyasi sonuçlarını üstlenmek gibi tutum da takınabileceğini bekliyorum. Ama tabii dediğim gibi bunların hepsi varsayım. Fakat önümüzdeki süreç daha hareketli, biraz da hız kazandığı ve İmamoğlu’nun önümüzdeki süreçte daha güçlü bir aktör olarak da 6’lı masanın yanında bir İmamoğlu sandalyesi olacak. Saraçhane’deki 7 kişinin fotoğrafı biraz böyle bir şey. Muhalefetin bu süreci nasıl bir sinerjiye dönüştüreceği (?) ya da dönüştürebilirse bu yargı kararını geriletmiş ve buradan başarılı bir şekilde çıkmış olurlar. Sürdüremezlerse, buradan bir sinerji yaratamazlarsa  muhtemelen hükümet bir sonraki hamleyi yapmak için cesaret toplayacaktır. Hükümet bugün için sular çok bulanık olduğu için tutum takınmaktan zorlanıyor. Ama tepkileri ölçtükten sonra mutlaka bir tutum takınacaktır. Muhtemelen hükümet şuanda bu kararın sonuçlarını kamuoyu nasıl karşılıyor diye birkaç araştırma yaptırıyordur. Muhtemelen kendi kitlesinin, oy verenlerin, kararsızların bu duruma nasıl baktıklarını ölçmeye çalışıyor. Hükümet buna göre resmi görüşünü bizimle paylaşacaktır.” ‘Tiyatroyu oynayanlar İmamoğlu ve muhalefet değil, esas iktidardır bu senaryoyu kurgulayan’ İktidar yetkililerin İmamoğlu’nun Saraçhane toplantısını “tiyatroya” benzetmesine ilişkin olarak da Ruhavioğlu şunları söyledi: “Diyelim ki, bir tiyatro var ama bu tiyatroya sebep olanlar kimler? Gayet basit bir dava sebebiyle 2 kere seçim kazanmış bir belediye başkanının siyasi yasaklı hale getirilmeye çalışılması. Eğer siz böyle bir şeye sebep verirseniz birisi orada tiyatro da yapar başka bir şey de yapar. Yani işi komplo teorilerine dökerek, sanki İmamoğlu, kendisi kendisini yargılatmış da. Esas tiyatro mahkemede sergilenendir. Siz orada yargıyı siyasi bir sürecin parçası olarak kullanıyorsunuz. Karşı taraf da buna karşı kendi siyasetini kuruyor. Yani kitleyi arkasına toplayacak, konsolide edecek bir siyasi hamle yapıyor. Bunlar hayatın olağan akışı içerisinde normal hamlelerdir. Ama esas orada problemli olan 16 milyon insanın oyunu almış bir büyükşehir belediye başkanını kullandığı bir kelimeden dolayı siyasi yasaklı hale getirmektir. 2022 Türkiye’sinde -daha doğrusu 2022 dünyasında, çünkü Türkiye biraz bu halde- gayet absürt bir şey izliyoruz. Meselenin tamamına baktığımızda bir tiyatroya benziyor. Ama bu tiyatroyu oynayanlar İmamoğlu ve muhalefet değil, esas iktidardır bu senaryoyu kurgulayan. Herkes elbette ki bunun karşısında susmak durumunda değil. Kendi karşı hamlesini yapıyorlar ve bu da gayet anlaşılır bir şey.” 6’lı masada adaylık senaryoları İmamoğlu’na yönelik olarak verilen kararın yeni bir sürecin fitilini ateşleyip ateşlemediğine ilişkin de Ruhavioğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: “İmamoğlu’nu daha güçlü yaptığı kanaatini taşıyorum. Ama öbür taraftan daha güçlü bir aktör oluş olması Cumhurbaşkanı adaylığını kesinleştirir mi, o konuda da en azından yargısal olarak bazı riskler olduğunu görüyorum. Dolayısıyla İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı kim olacak, onun kampanyasında nasıl bir süreç işleyecek bu konularda İmamoğlu’nu daha söz sahibi bir aktör olarak göreceğiz. Görünen o ki, İmamoğlu ile ilgili Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ile ilgili adaylık tartışmaları henüz kapanmış değil. Bu mahkeme kararı sonrası Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimali bitti gibi bir şey de diyemeyiz. Hala her şey çok canlı. Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak isteyecek ve kendi belediye başkanı olan mağdur İmamoğlu’nun sinerjisini o kampanyada kullanacak gibi bir senaryo da mümkün. Bunun da karşılığında İmamoğlu’nun da bazı meselelere ikna edilmesi gerekiyor. Öbür taraftan bu yargısal tazyik İmamoğlu’nu 6’lı masaya bir aday olarak dayatıyor görüşünde olanlar da var. Fakat bu hukuki riskleri üstlenmeden bunları konuşmak zor. Hukuki risk üstlenmek zorunda. Bunun da İmamoğlu’nu aday gösterelim ama riskleri de üstlenelim B planımız olsun diye bir karar olursa 6’lı masanın alternatiflerini bulabileceklerini düşünüyorum. Ama bugün henüz her şey berrak değil. Net olan bir şey var, 6’lı masanın moral üstünlüğüne sahip olduğu ve İmamoğlu’nun da güçlü bir siyasi aktör olduğu.” ‘Bu cendereden nasıl çıkılır, esas bunu tartışmak, konuşmak gerekiyor’ Bölgede atanan kayyumlara Batıdan yeterince ses yükseltilmediğini hatırlayan bölge insanında bugün yaşanan karar ilişkin olarak yükseltilen serzenişlere ilişkin de Ruhavioğlu, şu değerlendirmede bulundu: “İmamoğlu kayyumların atanmasına karşı muhalefet cephesinde en net tutum göstermiş insanlardan biri. Buraya geldi belediye başkanlarını ziyaret etti. Dolayısıyla bunu İmamoğlu’nun şahsı için çok yerine oturduğunu düşünmüyorum. Siz tepki verme biçimini beğenmeyebilirsiniz ama Diyarbakır’a gelip belediye başkanlarıyla görüşmesinin bir anlamı var, o günkü şartlar içinde. Çünkü diğerlerinin cesaret edemediği bir şeydi bu. Fakat bir bütün olarak muhalefet blokunun böyle bir eleştiriye tabi tutulması da haklı. Çünkü antidemokratik bir uygulamaya ses çıkarmadığınızda o başka antidemokratik uygulamalar için de cesaret veriyor. İmamoğlu’na gelmeden Adana’da, İzmir’de, Yalova’da muhalefetin bazı belediye başkanları görevden alındı ve örneğin AK Partinin güçlü olduğu, Meclis çoğunluğunu sağladığı yerlerde Meclis içinden biri seçildi. AK Partinin Mecliste yeterli sayıda olmadığı yerlerde de kayyumlar atandı. Dolayısıyla bu net hukuksuzluk CHP özelinde muhalefeti de sarmıştı ve bu kayyum meselesiyle muhatap oluyorlardı. Ama bu meseleye karşı daha dirençli durmak gerekiyordu. Bu eleştiriye katılıyorum. Fakat bugünden sonra ne yapılması gerekiyoru tartışmak daha anlamlı. O konuda de Demirtaş’ın hem bir eleştirisi vardı hem de ‘henüz geç değil, bundan sonra ne yapacağımızı konuşalım’ diyor. Ben bu çerçevenin daha makul bir çerçeve olduğunu düşünüyorum. Geçmişte siz böyle yaptınız bu oldu da durmamak lazım. Bundan sonra bu cendereden nasıl çıkılır, esas bunu tartışmak, konuşmak gerekiyor.” ‘Mithat Sancar ya da Pervin Buldan o sahnede bir konuşma yapabilirdi’ Saraçhane’de bir araya gelen 6’lı masa liderlerinin yaptıkları konuşmalar üzerine de Ruhavioğlu’nun değerlendirmeleri şöyle: “Bence orada hem çerçevesi en doyurucu olan hem de kitleye en iyi hitap eden konuşma Ali Babacan’ın konuşmasıydı. Çünkü o meydandaki kitleye hitap eden sahnede de bir eksiklik vardı. İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi esasta HDP seçmeninin ona oy vermesiyle mümkün oldu. HDP’nin iradesi olmasa İmamoğlu’nun kazanması matematik olarak mümkün değildi. Dolayısıyla aynı zamanda bu yargı İstanbul’daki HDP seçmeninin de iradesine olumsuz bir etkide bulunmuş oluyor. O seçmen kitlesinin temsilcileriyle oraya dahil edilmesi mümkün olabilirdi. Sadece 6’lı masa değil, başka muhalefet liderleri de oraya davet edilip HDP de bunların içine dahil edilebilirdi. Mithat Sancar ya da Pervin Buldan o sahnede bir konuşma yapabilirdi. Ben bunun önümüzdeki süreç için daha canlı daha hareketli bir çıktısının olabileceğini düşünüyorum. Ama 6’lı masa buna çok cesaret edemiyor, edemedi. Fakat Babacan’ın buralarda atanan kayyumlara karşı olduğunu söylemesi, Selahattin Demirtaş’a yapılanlara karşı olduğunu söylemesi ve kitleden ona coşkulu bir karşılık gelmesi insanların hem Demirtaş’a yapılanın haksızlık olduğu konusunda Babacan’a katıldıkları hem de bu haksızlığa tepki gösterdiklerini, bundan rahatsız olduklarını da göstermiş oldu. Bunun yanında özellikle Davutoğlu ve Babacan özelinde muhafazakar kökenden gelen AK Partiden ayrılmış partilerin neden 6’lı masada oturduklarına dair kitlenin zihnindeki soru işaretlerine de bir cevap verdiğini düşünüyorum. Yani, muhalefetin tamamlayıcı bir unsuru olduklarını gösterdiler. Davutoğlu’nun verdiği örnekler, referanslar ve gösterdiği tepki. Bu şunu göstermiş oldu; bu meseleden rahatsız olan dindarların (eski AK Partililerin) söyleyecekleri sözleri ve takınacakları tutumları var. Bu kesimi de bunlar temsil ediyor. Sol-seküler dünya ile AK Partililer arasındaki duvarları biraz esnetiyor, bu insanların olması. Ve 6’lı masanın destek bulmasına daha çok faydalı oluyor. Öbür taraftan Kürtleri temsil edecek kimsenin olmadığı o sahnede Babacan kısmen HDP’lilerin duygusunu da karşılamış oldu. Dolayısıyla 6 liderin bir arada konuşması moral bakımdan olumlu. Meral hanımın kendi performansı da olumluydu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması her ne kadar beklenen coşkuda olmasa da içerik olarak zayıf bir konuşmaydı diyemeyiz. Dolayısıyla liderler orada üzerlerine düşen sorumluluğu büyük ölçüde yerine getirdiler diye düşünüyorum.  Ama elbetteki daha organize ve birbiriyle paslaşarak ve nüanslardan anlamlar çıkarmayacağımız bir netlikte olması lazım. İşte Kılıçdaroğlu’nun bu sözü İmamoğlu’na karşı mı söylendi ve ya Akşener’in şu sözü İmamoğlu’nun desteği olarak mı algılanıyor gibi tartışmaları bitirecek netlikte siyasi performans gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.” Kamuoyu 6’lı masadan aday bekliyor Ruhavioğlu, 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayının hala daha belirlenmemiş olmasının muhalefet açısından oluşturduğu duruma ilişkin olarak ise şunları ifade etti: “Birincisi ben kişisel olarak seçim takvimi net açıklanmadan adayın açıklanmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Ortada bir takvim yokken, seçim yokken siz adayı belirliyorsunuz. Ben bu kısma katılmıyorum. Fakat şöyle: Kamuoyu ise 6’lı masanın heyecan yaratması için adayın açıklanmasını bekliyor. 6’lı masa bir heyecan yaratacaksa bunu adayını açıklamakla yapabilir, kamuoyunun beklentisi bu. Buna katılıyorum. Fakat bu saraçhane mitingi bize bir şey daha gösterdi. 6’lı masa 1 birbuçuk ay daha adayını açıklamayacak gibi görünüyor. Ocak ortası, sonu, şubat başı gibi adayını açıklayacak gibi görünüyor. O zamana kadar 6’lı masanın o masa etrafında toplanmak ve tartışmalarını bir beyaz kağıtla kamuoyuna aktarmak yerine Saraçhane’deki gibi mitingler düzenlemek ve kamuoyu coşkusunu canlı tutmak gibi bir alternatif de ortaya çıkarmış oldu. Otel odalarında açıklanan programlar Türkiye’nin siyasi dönüşümü için kıymetli ancak kamuoyunda etki yaratamayan programlar. Çünkü kamuoyu adayı bekliyor. Fakat 6’lı masa kamuoyunun baskısıyla da işi aceleye getirmiyorsa bence Saraçhane alternatifi iyi bir alternatifti. Türkiye’nin örneğin 7 bölgesinde 7 ortak miting yapmak, 2 haftada bir meselelerini anlatmak ve böylece birbuçuk aylık sürede hem kitle desteğini konsolide etmek hem de adayı açıklamak için zaman kazanmak gibi bir formül 6’lı masanın önünde mümkün. Bunu değerlendirebilirler mi tabii onların takdiridir. Ama sinerji için kamuoyunun adayı beklediği fikrine de katılıyorum.”

Editör: Haber Merkezi