İmralı’da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı bir araya gelen Tecride Karşı Uluslararası Hukukçular Delegasyonu, Diyarbakır’da ziyaretlerini sürdürdü.

Delegasyonun temasları Diyarbakır Barosu ziyareti ile tamamlandı. Delegasyonu Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve Yönetim Kurulu üyeleri karşıladı.

Yargının Kürt meselesi süreci

Burada ilk olarak konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, heyetin sorularını yanıtladı. Gazeteci Dicle Müftüoğlu'nun duruşmasını takip ettiklerini söyleyen heyet politik davalarda ne tür zorlukları yaşadıklarını sordu. Eren, yargının politik davalara bakış açısının iktidarın Kürt meselesine bakış açısıyla paralel ilerlediğini söyledi. Türkiye'de 2013-2015 sürecini hatırlatan Eren, yargının o süreçte politik davalara bakışının farklı şuan ki sürecin çok daha farklı olduğunu ifade etti. Eren, "Kürt meselesinde ılımlı süreç olunca yargı da ılımlı oluyor. Süreç sertleşince yargı da sertleşiyor" dedi.

Savunmaya bakış açısı

Politik davalarda daha farklı, daha "özel" bir yargılama unsurunun olduğunu belirten Eren, yine "özel" mahkemelerin de olduğunu aktardı. Eren, “Bu dava dosyalarına yaklaşım dosyalara bakan avukata, savunmaya da bakış açısını değiştiriyor" diye belirtti.

Baro üyesi 85 avukat yargılanıyor

Diyarbakır Barosu'nun en çok suçlanan, en çok üyesinin tutuklanıp, gözaltına alınarak yargılandığı baro olduğunu söyleyen Eren, "Çünkü Kürt meselesinin çözümsüzlüğünü iktidara en yakın hissettiren baro Diyarbakır Barosu'dur" dedi.  Eren, baro üyesi 85 avukatın şuan yargılandığını ifade etti.

Diyarbakır Barosu'nda kendisi ve yönetim kurulu üyelerinin raporlamalar, çalışmalarından ötürü yargılandığını belirten Eren, politik davalardaki “gizlilik”, “avukat kısıtlılığı” kararları gibi ihlalleri heyete anlattı. Heyette kendi bölgelerinde yaşanan hak ve hukuk ihlallerini aktardı.

Heyetin Diyarbakır temasları son buldu. Heyet temaslarını yarın İstanbul'da sürdürecek. 

Kaynak: MA