Türkiye’de 2013-2015 yıllarında barış sürecinin sonlandırılmasının ardından savaş politikaları yeniden devreye girdi. Söz konusu politikalar ise en çok Kürt siyasetçilere, hukukçulara, aydın ve gazetecilere yöneldi.  14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci dönem parlamento seçimleri yaklaştıkça da katlanarak arttı. İlk olarak 8 Haziran’da Mezopotamya Ajansı (MA) ve JİNNEWS bürolarına yapılan baskınlar sonucunda 16 gazeteci gözaltına alınırken 15 gazeteci tutuklandı. Ardından 25 Ekim 2022’de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yine MA ve JINNEWS Bürolarına yapılan baskınlar sonucunda 11 gazeteci gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazetecilerden 9’u ise tutuklandı. 25 Nisan’da ise Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yapılan baskınlar sonucunda 140’ı aşkın kişi gözaltına alındı. Bu baskınlarda yine MA Editörü Abdurrahman Gök, JINNEWS Muhabiri Beritan Canözer, gazeteciler Mehmet Şah Oruç, Remzi Akkaya, Mıkail Barut, “Örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.  Son olarak bugün Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ve MA Editörü Sedat Yılmaz gözaltına alındı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın, Yayın, Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Bölge Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, söz konusu operasyonlara yönelik değerlendirmelerde bulundu. 

Söz konusu operasyonların iktidarın seçim öncesinde Özgür Basına karşı almış olduğu bir önlem olarak değerlendiren Dedeoğlu, “DFG’nin eşbaşkanı Dicle’nin gözaltına alınması bunu açıkça belli eden bir tavır. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Alınan gazeteciler, DİSK Basın-İş üyeleri. Hatta polisin sorgulaması sırasında ‘hangi sendikaya üyesiniz, neden o sendikaya üyesiniz, gerekçeniz nedir’ gibi sorular sorması bile Türkiye’nin gelmiş olduğu durumu açıkça belli ediyor. Bunun seçime yönelik bir tavır olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Özgür Basın üzerindeki baskıların gittikçe arttığına dikkat çeken Dedeoğlu, “Özgür basının sesini daha da kısmanın yollarını daha da sertleşerek almaya çalışacaklar. Bugün alınan iki kişi belki yarın 4 kişi olacak ama biz inanıyoruz ki Özgür Basının sesini kısmaları mümkün değil. Gözaltılarla, cezaevine insan tıkmakla ne gazetecilerin sesini kısabilirler ne de bizim yapacağımız haberlerin önünü alabilirler. Bunlar kendilerine göre almış oldukları ufak tefek önlemler. Hiçbir zaman Özgür Basının sesini kısamayacaklar. Gazetecileri susturamayacaklar” diye konuştu.

Özgür Basın’ın merkezinin ve kaynağının Amed olduğuna ve operasyonların Amed’ten başladığına dikkat çeken Dedeoğlu, şunları kaydetti: “Bir ağacın dallarını budamaya çalışıyorlar ama bir ağacı ne kadar çok budarsanız o kadar çok verim alırsınız. Bunu da unutuyorlar. Bizim dallarımızı budayacaklar ama biz daha da gelişerek büyüyeceğiz. Özgür basını susturamayacaklar. Diyarbakır’dan başlayan önlem diğer illeri de kapsayacaktır ama özgür basının sesini kısmak o kadar kolay değil.”

Türkiye'de Kürtlere ve Kürt gazetecilere karşı baskılara batının ses çıkarmadığını belirten Dedeoğlu, söz konusu durumun iktidarı şımarttığını belirterek, şunları kaydetti: “DİSK Basın-İş olarak bugün tutuklanan gazetecilerle, Özgür basın mensuplarıyla ilgili bir açıklamamamız olacak. Bu açıklamaları, bu tepkileri hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda giderek büyütmemiz gerekiyor ki iktidarın bu yüzsüzlüğünün önüne geçebilelim. Kürt illerinde yapılan baskılar Türk illerinde pek görülmüyor. Bunu görünür kılmanın yollarına bakmak, insani düşünmek gerek. Bugün Kürt gazetecilere yapılan baskılar yarın sosyalistlere, sonrasında Türkiye’ye de yapılmaya başlayacak. Yapılan haksızlıkların önüne geçmemiz, bunu sert bir dille kınamamız gerek. Özellikle uluslararası camiada bunu görünür kılmamız gerekiyor. Bunun önüne geçmenin yollarından birisi arkadaşlarımıza yapılan bu haksız müdahaleleri görünür kılmak, ses çıkarmak. Bizim derdimiz de bu. Ses çıkarabilenler olarak çok azız ama az olmamız az olarak kalacağımız anlamına gelmiyor. Bunu büyütmemiz gerekiyor. İki hafta içerisinde alınmayacağımıza dair bir emare yok. Doğruları haykıran, gerçeği söyleyen herkesin gözaltına alınacağı, cezaevine tıkılacağı bir ülke olmaya doğru ilerliyoruz. Umarım halkımız da bunun seçimlerde görür ve gereken cevabı verir.” (MA)

Editör: Ali Abbas Yılmaz