Gündem

Diyarbakır’da kadın gazeteci olmak

Diyarbakır’da medya sektöründe mesai harcayan kadın gazeteciler, tüm olumsuzluklara rağmen mesleklerini sürdürmeye çalışıyor. Peki mesleki faaliyetlerini sürdüren kadın gazeteciler hangi sorunlarla karşılaşıyor ve buna ilişkin ne diyor?

Zelal Sinayiç/ÖZEL HABER

Diyarbakır’da medya sektöründe mesai harcayan kadın gazeteciler, tüm olumsuzluklara rağmen mesleklerini sürdürmeye çalışıyor. Kadınlar sadece eşit koşullarda çalışabilmek için de aynı zamanda kendini kanıtlama mücadelesi veriyor. Yaşadıklarını Sur Ajans’a anlatan kadın gazeteciler, “Eril zihniyetle uğraşmak belli bir süreden sonra çok yoruyor. Ama sahayı bırakmamak gerekiyor. Erkek meslektaşlarımız tarafından da zorluklara maruz kalıyoruz. Kadın gazeteciler haber kaynaklar tarafından da tacize uğrayabiliyor. Ve bunu ifşa edemiyorlar ne yazık ki…” diyor.

Kadınlar, dünyada ve Türkiye’de hayatın her alanında daha fazla eşitsizliklerle mücadele etmek zorunda kalıyor ve meslekleri ile çalışma koşuları toplumsal kodlardan ayrı tutulamıyor. Medya sektörünün üst kademeleri erkek gazetecilerden oluştuğundan dolayı, kadın gazeteciler mesleklerinde yükselmek için erkeklerden daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalıyor.

Kadın gazeteciler bir yandan mesleklerinin zorluğu ile mücadele ederken, diğer yandan sözlü ya da fiziksel tacize, cinsiyetçi yaklaşımlara, sömürü ve baskıya maruz kalıyor.

Diyarbakır’da mesleğini sürdüren kadın gazeteciler de bir yandan bu zorluklarla boğuşurken, diğer yandan da haber üretmeye ve aktarmaya çalışıyorlar. Bu gazetecilerden Fatma Temel ile Beritan Kaya’ya mesleki hayatlarında yaşadıklarını sorduk.

Bütün zorluklara rağmen gazetecilik ısrarını sürdürüyorlar

Gazetecilik mesleğinde 3 yılını geride bırakan Fatma Temel, kadınların medya sektöründe verdikleri çaba erkek gazetecilerle kıyaslanamayacak kadar zor olduğunu belirtiyor.

“Gazetecilik hayalimdeki meslekti. 3 yıldır bu işi yapıyorum. Gazeteci olmak için çok çabaladım ve hala çok çabalıyorum. Hem Türkiye hem de Diyarbakır yerelinde gazetecilik mesleğini sürdürmek çok zor. Kadınlar için gazetecilik, ekstra zor bir meslek. Sahada gazetecilik mesleğini sürdürürken zorluklarla karşılaşabiliyoruz. Röportaj yaparken yurttaşın sana karşı olan yaklaşımı kötü olabiliyor.”

Eril zihniyetle uğraşmak belli bir süreden sonra çok yoruyor insanı

Yine Diyarbakır’da mesleki faaliyetine ulusal bir medya kuruluşunda başlayan Gazeteci Beritan Kaya ise sahayı çok sevmesine rağmen, eril zihniyet baskısından dolayı şu sıralar sahadan çekilerek haber merkezinde gazeteciliğini sürdürüyor.

“Bu kalıplaşmış tavırlar ve algılarda bir değişiklik olmadığı için insan geri çekilmeyi düşünüyor. Misal ben şuan sahada değilim. Sahayı çok sevmeme rağmen, sahadan çekilmek zorunda kaldım. Yapmamam gerekiyordu ama eril zihniyetle uğraşmak belli bir süreden sonra çok yoruyor insanı. Umarım bu kalıplaşmış algılar ve tavırlar artık değişir ve sahada üretim yapmayı seven tüm kadın meslektaşlarımız özgürce sahaya iner. Bir birlikteliği de sağlamak gerekiyor bence, tek başına olmuyor bazı şeyler.”

Verilere göre medya sektöründe kadın gazeteciler daha az istihdam ediliyor

Basın İlan Kurumu’nun(BİK), 2022 yılı ‘Basın Çalışanları İstatistikleri’ raporundaki verilere göre Türkiye genel resmi ilan alan toplam 964 yazılı gazete bulunuyor. Bu gazetelerde ise toplamda 6 bin 687 fikir işçisi çalışıyor. Cinsiyete göre bakıldığında, 6 bin 687 çalışandan 4 bin 319’u erkek ve 2 bin 368’i kadın gazetecilerden oluşuyor.

Ülke genelindeki medya sektöründe olduğu gibi kadın gazeteciler, bölgesel yani yerel medyada daha az istihdam ediliyor. Yine BİK’in 2022 yılı verilerine göre Diyarbakır’da resmi ilan alan 18 yazılı basın kuruluşunda toplamda 91 gazeteci çalışıyor ve bu sayının 74’ü erkek gazetecilerden, 17’si ise kadın gazetecilerden oluşuyor.

Dijital olarak yayın hayatını sürdüren yerel, ulusal ve uluslararası basın kuruluşlarında çalışan istatistikleri de BİK’in yazılı basın üzerindeki verilerine dahil edildiğinde kadın ve erkek gazeteciler arasındaki eşitsizlik daha da genişliyor. Öyle ki Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) geçtiğimiz Mayıs ayında yayımladığı ‘Basın Özgürlüğü Raporu’nda gazetecilik mesleğini yürüten işletmelerdeki kayıtlı çalışan sayısının 27 bin 241 olduğu belirtiliyor.

Sigortasız ve ya kadronun tamamlanması için çalışıyor gibi gösterilen gazeteciler ile farklı SGK kodları üzerinden istihdam edilen gazetecilerin varlığı ise sektörde çalışan gazeteciler tarafından bilinen bir gerçeklik ve bu gerçeklik ise medya sektörünün içindeki eşitsizlik girdabını derinleştiriyor.

‘Kadın gazeteci sayısının artması gerekiyor’

Yerel medyada kadın gazetecilerin sayısının az olduğuna atıfta bulunan Beritan Kaya, eril zihniyet sisteminin her alana hakim olduğunu ve bu durumun mesleğe yeni başlayan kadın gazetecilerin sahada kendilerini var etme cesaretlerini kırabildiğini dile getiriyor.

 “Kadın olmak her alanda çok zor. Fakat bu meslekte kadın olmak daha da zor. Bölgede kadınlara yönelik kalıplaşmış algılar halen varlığını sürdürüyor. Bölgede genel olarak kadın gazeteci sayısı çok az, ulusal basın kuruluşlarının sahada çalışan kadın gazeteciler hiç yok, belki de ben göremiyorum. Bu bölgeye yönelik ‘terör bölgesi’ şeklindeki algı hakim olduğu için ‘kadın gazeteci zaten yapamaz’ düşüncesiyle buralara kadın gazeteci gönderilmiyor. Buranın yereli ile ilgili bir durum değil, sistemin tamamı böyle. Yerel basın da bunu devam ettiriyor.

Yeni gelen gazetecilere de alan açmıyorlar

Kadın gazeteci sayısının artması gerekiyor. Saha da kadın gazeteci sayısı artarsa, erkeklere artık normal gelecek. Kadın sayısı yoğunlukta olunca da saha çok daha renklenecek. Gençlere, yeni gelenlere yer açılması gerekiyor. Diyarbakır gazetecileri, çivi çakmışlar. Ayrılmıyorlar ve yeni gelen gazetecilere de alan açmıyorlar. Böyle olunca ilerleyiş olmuyor. Dolayısıyla yeni gelen kadın gazeteci de göremiyoruz.

Her alan aşılanmak istenen ‘yapamazsın’ algısına karşı kadın gazetecilerin çok daha fazla direnmesi gerekir. Kadınlar pes etmediği, geri çekilmediği sürece mutlaka başarıya ulaşacaklar.”

'Gazeteciler özgürce mesleklerini yapamıyorlar'

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) ‘2022-2023 yılı Basın Özgürlüğü Raporu’na göre, 96 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 43 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi ve 32 gazeteci tutuklandı. Tutuklu gazetecilerin yüzde 80’i ise ‘Silahlı Örgüt Üyeliği Suçu’ ile suçlanıyor.

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG)’nin Kasım ayı raporuna göre ise 11 gazeteci gözaltına alınırken, beşi tutuklandı. Kasım ayında görülen 51 davada 93 gazeteci yargılandı. Raporda, toplamda tutuklu gazeteci sayısının 62 olduğuna yer verildi.

Gazetecilik refleksi pasifize edilmek isteniyor

Sosyo-politik konumu itibariyle bölgenin nabzının Diyarbakır’da attığını ifade eden Fatma Temel, bölge genelinde hak ihlalinin yoğun yaşandığını aktarıyor ve hak ihlallerine yönelik gazetecilik refleksinin baskı, gözaltı ve tutuklamalar ile pasifize edilmeye çalışıldığını söylüyor. 

“Genel olarak bakıldığına Türkiye’de gazetecilik yapmak zor. Ama Diyarbakır’da bu zorluk, kendini daha çok hissettiriyor. İnsan burada bu mesleği yapamıyor. Çünkü burada çok fazla hak ihlali var. Gazetecilik ilkelerine bağlı bir gazeteci de bu ihlallere karşı kayıtsız kalamıyor. Bu nedenle gazeteciler üzerinde çok fazla baskı kuruluyor. Yılın belirli süreçlerinde çok fazla gazeteci arkadaşımız gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Hala da tutuklu meslektaşlarımız var.

Diyarbakır’da kadın gazeteci olmak çok daha zor bir hal aldı

Bu baskılardan kaynaklı kimi meslektaşımız ya da kimi zaman bizler, özgürce mesleğimizi yapamıyoruz. İnsanların uğradığı hak ihlallerine karşı gösterilen gazetecilik refleksi, cezalandırılıyor. Bu cezalandırma, gözaltı, cezaevi, mobing ve işsiz bırakılma yöntemiyle yapılıyor. Haberleri yazarken kullandığımız kelimelere çok dikkat etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü can güvenliğimiz yok.  Geçtiğimiz genel seçimlerden sonra Diyarbakır’da kadın gazeteci olmak çok daha zor bir hal aldı.”

Fiziksel saldırı ve taciz hazırlanan raporlara da yansıyor

Meslekteki siyasal baskılarının yanı sıra kadın gazeteciler sözlü ve fiziksel tacize karşı mücadele etmek zorunda kalıyor. Gazetecilerin mesleki yaşamlarında taciz ile karşı karşıya kalabildiğini ifade eden Temel ile Kaya kadın gazetecilerin kimliklerinden ötürü sahada dezavantajlı konumda olduklarını kaydediyor.

Her yılın belli dönemlerinde kadın gazetecilere yönelik hazırladığı raporları yayımlayan Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ), 2023 yılının temmuz ayında da bir rapor da yayımladı. Bu raporda 2023 yılının ilk 3 ayında 145 kadın gazetecinin saldırıya maruz kaldığı, 24 kadın gazetecinin fiziksel saldırıya, 23 gazetecinin ise hukuken taciz edildiği yer aldı.

Gazetecilere yönelik saldırıların 2022 yılının ilk 3 ayına göre yüzde 4,3 oranında arttığına vurgu yapılan raporda, “2022'nin ilk çeyreğine kıyasla kadın gazetecilere yönelik fiziksel ve yasal tacizin (rahatsız edici, üzücü veya tehdit edici görünen eylemlerle) artmasından endişe duyuyoruz” ifadeleri yer aldı.

'Haber kaynakları tarafından tacize uğrabililiyorlar'

Fatma Temel, sahada gazetecilik mesleğini icra ederken hem erkek meslektaşlarından hem de haber kaynaklarından dolayı zorluk yaşadıklarını söylüyor ve kadın gazetecilerin tacizle karşı karşıya kaldığını şu sözlerle dile getiriyor:

Giydiğim kıyafetten ötürü tehdit edildim

“Kadın gazeteciler haber kaynaklar tarafından da tacize uğrayabiliyor. Ve bunu ifşa edemiyorlar ne yazık ki. İfşa etseler bile yine suçlu konuma düşme ihtimalleri var. Yani çalıştığı kurumla ilintili biri tarafından taciz edildiğinde bunu gündeme getireme noktasında çekimser davranabiliyor. Bu kişiler, bu durumun yayılabileceği korkusu taşıdığı için kadınları her alanda sindirmeye, itibarsızlaştırma, alandan uzaklaştırmaya çalışıyor.

Gazeteci kimliğimden kaynaklı geçenlerde giydiğim kıyafetten ötürü tehdit edildim, ‘Sen bu kıyafeti giyemezsin, burası sahabeler şehri’ diye.

Erkek meslektaşları tarafından da ötekileştiriliyorlar

Erkek meslektaşlarımız tarafından da zorluklara maruz kalıyoruz. Basın açıklamalarında olsun, bir etkinlikte olsun, hemen öne geçiyorlar. Hiçbir şekilde kadınlara fırsat tanınmıyorlar. Onlara sorsan ‘Biz işimizi yapıyoruz’ derler, öyle bir durum söz konusu değil. Sonuçta hepimiz aynı işi yapıyoruz. Kadın kimliğimizden ötürü bir ötekileştirme söz konusu. İş yerlerinden olsun, haber müdürleri ile olsun bu tarz durumlarla karşılaşabiliyoruz”

‘Bu da şiddetin bir türü’

Medya sektöründe de kadınlar giydikleri kıyafetlerden dolayı sözlü tacize maruz kalıyor. Beritan Kaya da kadın ve erkek gazeteciler arasındaki kıyafet eşitsizliğine dem vurarak, bu durumu ‘şiddetin’ bir türü olarak yorumluyor ve şöyle ekliyor:

 “Kadın olduğun için giyimine bile dikkat etmek zorunda kalıyorsun. Bu da şiddetin bir türü. Gittiğim bir haberde giyimimden kaynaklı bir arkadaşım ‘düğüne mi geliyorsun?’ dedi, bu şekilde habere gidilemezmiş gibi. Ben bu şekilde bir habere gelebilirim. Neden, bir erkek gazeteci takım elbise ile habere gittiğinde ‘Bak nasıl işine özeniyor’ deniliyor da, ben böyle giyince düğüne gitmiş oluyorum. Bu bir psikolojik şiddet, erkekler bu söylemleriyle seni küçümsemeye çalışıyor.

Peki kim bizim sesimiz olacak?

Sahada kadın olduğum için artı bir öncelik istemiyorum. Ama sırf kadın olduğum için kendilerinde her şeyi yapma cesareti de bulmasınlar.

Hani gazeteciler toplumun sesidir diyorlar. Kadın gazeteciler olarak biz herkesin sesi olmaya çalışıyoruz, peki kim bizim sesimiz olacak?”