Zelal Sinayiç/ÖZEL HABER
Kürtler, 13 Ocak gününü 14 Ocak’a bağlayan geceyi Serê Salê (yılbaşı) olarak kabul ediyor.
Dünyada Miladi takvim esas alınarak 1 Ocak’ta kutlanan yılbaşı, Kürtler tarafından ise Hicri takvime göre 13 Ocak’ı 14 Ocak’a bağlayan gece olarak kutlanıyor. Kürtler tarafından asırlardır devam ettirilen bu gelenek eski yılın gidişi, yeni yılın gelişi olarak görülüyor.
Yılbaşı kutlamalarında erkekler kadın kıyafetleri, kadınlar ise erkek kıyafetleri giyerek kapı kapı dolaşır. Def ve erbane eşliğinde dolaşan gençler adeta bayram şöleni yaşatıyor.
Son yıllarda yok olmakla karşı karşıya kalan bu gelenek çeşitli dernek ve STK’lar tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Bugüne özel birçok yerde kutlamalar yapılması bekleniliyor olsa da önümüzdeki yıllarda bu kutlamaların nasıl bir konumda olacağı ise merak uyandırıyor.
Sur Ajans’a konuşan Diyarbakırlı yurttaşlar çocukluklarında yeni yıl kutlamalarını anlatırken, günümüzde ise bu geleneğin yok olmakla karşı karşıya kalmasının üzüntüsünü yaşıyor.
‘Unutulmuş durumda’
Halil Gezici (62), elinde gazete ve Serê Salê(yılbaşı) üzerine haberi okurken karşımıza çıkıyor. 45 yıldır Diyarbakır’da yaşayan Gezici, çocuklarına Kürtlerin yılbaşının ne olduğu anlattıklarını ve öğrettiklerini fakat kutlamadıklarını anlatıyor.
Yeni yıl kutlamalarının asırlar öncesine dayandığını ifade eden Gezici, yok olmakla karşı karşıya kaldığını söylüyor:
“Serê Salê kutlamalarının, Sümerlere, Zerdüştlere kadar uzanan bir geçmişi var. İnsanlar tarafından taşınarak günümüze kadar gelmiştir. Eskiden yeni yıl çok farklı bir coşkuyla kutlanılıyordu. Şuan ise o coşkusu azaldı. Bu kentte 30 yaşın altındaki gençlere ‘Serê Salê’ dediğimiz zaman cevap verebilecek çok az kişi vardır. Serê Salê maalesef unutulmuş durumda.”
Nasıl kutlanır?
Gezici yenil yıl kutlamaların her kültürde farklı şekilde kutlandığını söylüyor ve Kürtler nasıl kutlandığını şu şekilde anlatıyor:
“Köse, yaşlı kıyafeti giyen, pamuklarla sakal yapan, başı eğik olup hafif kambur yürüyen kişi grubun en önünde gider. Köse yaşı ilerleyen, saçı beyazlayan, yaşlanmış, sırtı kamburlaşmış, bastonla gezen kişidir. Bu kişi farklı gösteri ve oyunlar sergiler. Eğlence akşamı böyle etkinlikler yapılıyordu. Bu grup Ev ev gezip, para olsun, meyve olsun, kuru yemiş olsun, sucuklu ceviz olsun kim ne verirse onu topluyordu. Köylerde ise yemekler, tatlılar yapılır, nohut kaynatırdır. Herkes kendi koşullarına göre ne yapabiliyorsa dağıtıyordu. Her evde farklı yemekler pişiyordu. Yılbaşının ne olduğunu herkes bilirdi. Bir köyde 100 aile varsa içinde düşmanın olsa dahi hepsinin kapısı tek tek çalınır yeni yılları kutlanırdı.”
‘Kültürünü kaybeden, her şeyini kaybeder’
Onurlu bir yaşam sürdürmek isteyen her milletin kültürünü, yaşatması ve sahip çıkması gerektiğini söyleyen Gezici, kültürünü kaybeden insanın her şeyini kaybedeceğini ifade ediyor ve ekliyor; “Son dönemde kültür ve sanat dernekleri tarafından bu kültürün yaşatılmasını çok değerli ve kıymetli bir çalışma olarak görüyorum.”
‘Çığlıklarıyla kültürlerini yaşatmak’
Gezici konuşmasını şu cümlelerle sonlandırıyor: “Gençlerin, çocukların bugün kentin bütün sokaklarında erbaneleriyle, defleriyle, sesleriyle, çığlıklarıyla sokak sokak gezip kültürlerini yaşatmasını diliyorum. “
‘Çok güzel günlerdi’
49 yaşındaki Saliha ise bir kitap kafede karşımıza çıkıyor. Eski günlerin özlemini yaşayan Yapıcı, yeni yılı çocukken nasıl kutladıklarını şöyle aktarıyor:
“Günler öncesinden her şey hazırlanır, ev ev kim gezecek onlar belirlenirdi. Genelde genç erkekler seçilirdi, çocuklar ise arkada onlarla beraber gezerdi. Köyde toplanan çocuklar ve gençler, yaşlı kıyafetleri giyer çeşitli oyunlar sergilerdi. Bizler de onlar heyecanla kapıda beklerdik. Kim nasıl giyinmiş diye çok merak ederdik. Evimizde ne varsa annemler verir, sonra halaylar çekerdik. Gecenin sonun bütün çocuklar bir evde toplanır, toplanılan bütün yiyecekler ortaya koyulur, hep beraber yerdik. Yaşlılar ise bir köşede sohbetler eder, bizleri izlerdi. Çok güzel günlerdi.”
‘Herkes yaşam gayesine düştü’
Televizyon kanalların olduğu dönemlerde, yılbaşı kutlamaların en güzel aktivitelerden olduğunu söyleyen Yapıcı, küçük şehirlerde, köylerde hala yeni yıl kutlamaların yapıldığını fakat büyük şehir merkezlerinde tamamen unutulduğunu ifade ediyor ve ekliyor:
“Samimi komşulukların, akrabalıkların yok olmasıyla, çok fazla kültürde beraberinde yok oldu. Herkes yaşam gayesine düştü ve her şey unutulmaya başladı. Herkes farklı yerlere dağıldı, kimse kimseyi göremez oldu. Biz bu kültürün yaşatılmasını istiyoruz. Evde 3 kişi yaşıyoruz, bu geleneği yaşatmaya çalışıyoruz. 3 kişi evde oyunlar oynuyor, kıyafetler giyip gösteri yapıyoruz. Maalesef sadece bununla sınırlı kalıyor.”