Ferhat Kaplan

Lîs Yayınevi’nin okuyucuyla buluşturduğu Lâlistan’daki şiirler hayatın tüm sıkıntıları ile zamanın hızlı bir şekilde akışına inat, şair durmadan hız kesmeden “umut” diyor. Umut/umutsuzluk duyguları ve kimliğin kader olduğu duyguları geçiyor okuyana.

Metin Aydın, kitaba adını veren “lâlistan” şiirinde aşk ve umut uğruna kendini feda edebileceğine değinmiştir:

ustura ağzı kadar bileylediğimiz öfke

dili dağlanmış lâlistandı.

“Papağan” isimli şiirinde ise insanların olağan ritüellerine sıkı sıkıya bağlanmasına eleştiri getiriliyor:

Tevekkül

kuşlar densiz

nasılsa uyanır güne

daha gözünde çapak

ayak ayak adamlar

ha babam nümayiş

her vakit proleter

terkinde kuş devrimi

apolet sabahlara tüy kanat

silme yoldaş papağan.

Şair “kendinizi ifade edin, konuşun, haykırın, duygularınızı yazıya dökün” diyor  “lâl” şiirinde:

velev ki öleceğim

kalmasın kınında sözcüklerim

artık bildiği kadar cenge

tutuşsun tek tek dizelerim.

dilimin dağlanışı

diyeti susku olan

çıkmalı kınından sözcüklerim

ölü doğacak yoksa şiirim.

“Soru” isimli şiirde, insan aynı zamanda sonunu hazırlar diyor:

sizden daha iyi bir mezar kazıyıcısı var mı?

Şair “o masal evin inadı” şiirinde çocukluğa, anılara olan özlemden ve çocuk olarak kalınması gerektiğinden bahsetmiş:

o masal evin tepesinde asılı duran güneş

ışıl ışıl gülümsedi

haylaz çocuk anılarından bana

salına salına süzülen kadim suda

eğleşirken uçarı balıklar.

suda taş kaydırmaca oynayan arıza veletlerin

sevinçlerinden kamburlu dertler sökün etti

sırra kadem bastı sonra çocuklar

daim ağzı salyalı lafazanların tiratlarında.

bir şair fantezisi olmalı mutluluğun resmi

gökkuşağından ödünç rengarenk kalemlerle

dörtnala hayatlar yaşanmıyor çünkü

ki bu melun renk cümbüşünde

ateşini yutmuş ejderhaydı devran.

eprimiş çocuk defterime eğri büğrü çizdiği

iki pencere bir kapı

bacası dumanlı

lambası kızıl

hepten arınmaya hazır pervane kamikazelerin

pike danslarla yandığı annemin resminde.

kırlangıçların kutsal sayıldığı

o masal evin tepesinde asılı duran güneş

ışıl ışıl gülümsedi haylaz çocuk anılarından bana

daim ağzı salyalı lafazanların tiratlarına inat.

daim ağzı salyalı lafazanların tiratlarına inat.

Daha sonra “lanet ettim” şiirinde toplumun derin yaralarına, acılarına değinilmiş. Şair bu şiirinde toplumsal acının nirvanasına ulaşarak isyan noktasına gelmiştir. Umuttan karamsarlığa doğru evrilen bir tabloyu betimleyen dizeler sökün ediyor:

heyhat, heyhat, heyhat!

oluk oluk kan!.. oluk oluk kan!..

utandım, utandım, utandım…

içimdeki zalime lanet ettim.

süt çocukların, melek kadınların...

kafalarını sunaklarda kesti

vicdanları kuyulara hapsolmuş katil taifesi!

vicdanları kuyulara hapsolmuş katil taifesi!

 

Kimi şiirlerinde (hey ki ne hey) de sevgilinin tenine duyulan özlem dile geliyor:

imandan çıkartmış gözlerine dalıp

seni bir güzel öpeceğim aklın duracak

kızılca kıyamet kopacak, tufan sonra.

bir kuş gagasıyla su taşıyacak yangınına

yanacağım yangınında.

hey ki ne hey! hey ki ne hey!

 

 “ölenlere ağıt” şiirinde ise Yezidilerin katledilmesine duyulan öfke ve haykırışla sarsılıyoruz:

kanla sarhoş

galiz küfürler savrulur

kapkara elbiseleriyle davetsiz

zalim bir siluet

zifiri gecelerce zehirler aydınlığı.

yalınayak vaveylalarla biçare

sen gibi insan ey insanoğluinsan!

bak ölüyor kardeşlerin

öldürülüyorlar zebanice

tüyleri çekilmiş kanar

hadi sar yüreğinle

artık öldürülmesin yezîdîler!

biz ölelim öldürüldükleri her yerde!

İnsanların kötü yönlerini ortaya çıkarmakta ne kadar istekli oldukları konu edilmiş “yakarış” şiirinde. Şairin insanların kötülükte sınır tanımamasına şaşırması göze çarpıyor:

kâbustan beter

kan sızıyor şarkî gecelerden

duy sesimi tanrım!

çocukların bildiğin gibi değil.

Metin Aydın’ın son şiirlerinin yer aldığı “Kavledilmiş Şiirler” isimli dosyada yer alan şiirlerde aşka, sevgiliye doyamama vardır. Sevgilinin hayaliyle bir yaşam var. Sevgili ile göz göze geldiğinde dünyanın durduğu duygusu var.

Lâlistan’da bireysel duygular ile toplumsallık iç içe işlenmiş. Bireysel şiirlerinde genel olarak verdiği hisler; umut, heyecan, anı yaşama, merhamet ve çocukluğun temizliği, toplumsal olarak vermek istediği düşünce ise coğrafyanın kader olduğudur.

Buraya kadar duygusunu anlamaya ve aktarmaya çalıştığımız, “lâlistan” adıyla Kürtçeye kazandırılan eserin Türkçe yazan Metin Aydın’ı nasıl etkileyeceğini merak ediyorum.  

Oldukça iddialı bir eser “lalistan”. Kürtçe okurun yeterince feyz alabileceği bir ağırlıkta.

Editör: Ali Abbas Yılmaz