Ekonomi

Mardin’de DEDAŞ uygulamaları çiftçileri göçe zorluyor

DEDAŞ’ın yüksek elektrik faturaları ve kestiği cezalar Mardin’deki çiftçileri üretimden kopma noktasına getirdi. Çiftçiler, DEDAŞ'ın destekleme ödeneklerine dahi el koyması nedeniyle topraklarını terk edip göç etmeye zorlandıklarını ifade etti.

Mezopotamya Ovası’nda yaygın tarım faaliyetlerinin yapıldığı kentlerden biri Mardin. Kentin Artuklu, Kızıltepe, Nusaybin ve Derik ilçeleri tarımsal üretimin önemli merkezleri arasında. 3 milyon dekarlık tarımsal arazinin bulunduğu kentte, arazilerin yüzde 70’i sulanabilir alanlardan oluşurken, yüzde 30’unda susuz tarım yapılıyor. Çoğunlukla buğday, mısır ve arpa ekimi yapılan araziler yer altı suları ile sulanıyor. Sulamanın yapılabilmesi ise elektrik enerjisine bağlı.

Yüksek maliyetler ve düşük taban ücretlerinin yanı sıra kentteki çiftçilerin yaşadıkları en büyük sorun, elektrik dağıtım şirketi Dicle Elektrik Dağıtım AŞ.’nin (DEDAŞ) belirlediği yüksek elektrik faturaları ve kestiği cezalar.

Tarımsal üretimin elektriğe bağlı olduğu kentte, DEDAŞ’ın uygulamaları nedeniyle üretim desteklemelerini dahi alamamaları son yıllarda birçok kişinin çiftçiliği bırakmasına neden oldu. Kızıltepe Çiftçiler Derneği’nin tahmini verilerine göre, son 5 yılda kent genelindeki 6 bin dolayındaki çiftçinin yüzde 15’i, yüksek elektrik faturaları, trafolara el konulması, ‘kaçak tüketim bedeli’ adı altında kesilen yüksek cezalar gibi nedenlerle ekim yapmayı bıraktı.

Çiftçilerin arazilerini ekememesi nedeniyle köylüler şehir merkezine ve farklı şehirlere göç etmek zorunda kalırken, bu köylerden biri Artuklu ilçesine bağlı Yukarıaydınlı köyü Gundik Maqso mezrası.

Köydeki çiftçiler, ektikleri buğday, mısırın yanı sıra üzüm bağları ile zeytinlikleri elektrik kesintileri nedeniyle sulayamadıkları için tarım yapamayacak duruma geldi. Mezrada yaşayan 15 aileden 4’ü, son iki yıl içinde şehir merkezine ya da farklı kentlere göç etti.

‘2 yıldır arazisini ekemiyor’

Köy sakinlerinden İlham İlhami, iki yıldır elektriğinin kesik olması nedeniyle arazisini ekemeyen çiftçilerden. DEDAŞ’ın kestiği faturalara itiraz edip konuyu yargıya taşıyan çiftçinin elektriği dava sonuçlanmadan tamamen kesildi. Mağdur çiftçi, 150 dönümlük arazisinde iki yıldır ekim yapmazken, tankerle su taşıyarak sulamak zorunda kaldığı zeytinliği ile üzüm bağından da yeterli verimi alamıyor.

Çiftçi İlhami, “Defalarca elektriği açmaları yönünde başvurmuş olsam da borcu gerekçe yapıyorlar, ama mahkememiz devam ediyor. Mahkemenin vereceği karar neyse onu kabul edeceğiz. Aksi halde yapılan zulümdür” diye konuştu.

İki yıldır ekim yapmadığını, bir kısım alanda sadece susuz tarım yaptığını belirtin İlhami, “Sadece buğday ektim, onu da susuz yerde ektim. Zeytinlerim, üzümler dallarında kuruyor. Büyük bir zulümdür. Nasıl olacak ben de bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

Göç edilen evleri gösterdi

DEDAŞ’ın zulmü nedeniyle köyün de boşaldığını kaydeden İlhami, çevresindeki evleri göstererek hepsinin göç ettiğini söyledi. DEDAŞ’ın çiftçilerin desteklemelerine de el koyduğunu söyleyen İlhami, “5 yıldır desteklemelerim içeride. 400-500 bin lira olduğunu tahmin ediyorum. DEDAŞ’a borcum da ancak o kadardır. Mahsup etseler de borcum kalmaz ama yapmıyorlar. Bizim borcumuzun üzerine faiz işliyor, ama bizim ki de öyle duruyor, kimse ne olduğunu bilmiyor” dedi.

Ekim yapmadı, 250 bin lira fatura geldi

Arazisini ekmemesine rağmen DEDAŞ tarafından yaklaşık 250 bin lira fatura çıkarılan çiftçilerden Hüseyin Ado ise, şunları dile getirdi: “Mısır ekmedim. Ancak bana 250 bin liralık fatura kesmişler. Ceza da kesmişler ama ne kadar olduğunu bilmiyorum. Borularım orada, arazim de boştur. Çevrede herkes de benim ekim yapmadığımı biliyor. Bir kişi ekim yaptığımı söylesin cezamı kabul edeceğim. Bu sene buğday da ekmeyeceğim. Yapamıyorum. Bir gün su versem 250 bin lira fatura kesiyorlar. Neden sulayayım. Boş bıraktım daha iyi. Mahkeme de açtım. Ama mahkeme ne zaman sonuçlanır onu da bilmiyorum.”

‘Çiftçilik yapamaz hale geldik’

Çiftçilerin hepsinin benzer durumda, artık ekim yapamayacak halde olduklarını anlatan Ado, “Gübrenin kilosu 20 lira, buğdayın kilosu 7 lira, mazotun litresi 40 lira, traktörün tamiri 20 bin lira, tekeri 3 bin lira iken kimse üretim yapamaz. Biz de çiftçiliği bırakacağız. Hepsinden iyidir. DEDAŞ da özel şirket, ne kopardıysam kar mantığı ile yaklaşıyor. 3 aydır kuyuyu çalıştırmıyorum, tankerle su getiriyorum. Ben çalıştırmıyorum. 250 bin lira fatura gönderiyorlar, bir de çalıştırsam ne olacak” ifadelerini kullandı.